Derin bir iç çekince kahverengi saçlı, diğerinin odağı tamamen ona dönmüştü.

"Bu sabah olanlar... ben- yani sana aşık olduğumu biliyorsun değil mi?"

"Biliyorum sevgilim. Neden sorma ihtiyacı hissettin ki? Farkında olmadan bir şey mi yaptım yoksa?"

"Hayır! sadece.." Yüzünü tavandan çekip sağına döndürdüğünde sevgilisiyle yüz yüze gelmişti. "..sadece bugün Hanse'yi gördüğümde duygulandım çünkü uzun süredir görmemiştim ve onun hayalini gerçekleştiriyor olduğunu bilmek beni mutlu etti ama... ona karşı aynı hisleri beslemiyorum artık, yemin ederim bir tek sana aşığım Hyunjin. Şu an düşündüm de beni yanlış anlamış olabilirsin, ya da ne bileyim Hanse'yi hâlâ sevdiğimi düşünmüş olabilirsin ama-"

"Düşünmedim." Yumuşak tutamları yavaşça okşadı Hyunjin, diğerini rahatlatmak adına. "Aklımın ucundan bile geçmedi Min. Seni çok sevdiğimi biliyorsun ama o kadar da bencil biri değilim. O an nasıl bir his içinde olduğunu tahmin edebiliyordum ama eminim senin hissettiklerin bundan fazlasıydı. Geçmişte yaşadıklarını bilen biri olarak verdiğin tepkinin gayet normal olduğunu düşünmüştüm o an için sadece."

Minho kızaran gözlerini saklamak adına başını sevgilisinin göğsüne yasladıktan sonra yaşadığı duygu karmaşası yüzünden titreyen dudaklarından iki kelime dökülebilmişti sadece."Teşekkür ederim."

Hyunjin ise duyduğuyla hemen görüş açısındaki kahverengi saçlara minik bir öpücük kondurup gözlerini kapadı huzur içinde.

Çok geçmeden ikisi de bedenini uykuya teslim etmişti.

(...)

ertesi gün, sabah
___________________

İki gündür ektikleri okula giderlerken elbette gerginlik ikisini de sarmıştı istemsizce. Tabii Minho gerginlikle birlikte başka duygularla da savaşıyordu içten içe. Bu duyguların başını ise korku çekiyordu elbet. Bunun için kendine çok kızsa bile yapabileceği bir şey yoktu, insanın benliğini değiştirmesi sanıldığı kadar kolay bir şey değildi.

Ve o, oldum olası hayatındaki büyük değişikliklerden korkardı.

"Hey."

Başını ağrıtan düşüncelerinden sevgilisinin seslenmesiyle kurtuldu.

"Rahatla Min." kahverengi saçlının hissettiği stres yüzünden okul üniformasının içine sıkıştırdığı minik elini çekip kendi parmaklarını doladı ve güven verici bir şekilde sıktı Hyunjin. "Sorun yok tamam mı? Ben yanındayken herhangi birinin sana kötü bir bakış atmasına bile izin vermem."

"O kadar da değil, sadece umursama gitsin olur mu? Başına bela al istemiyorum."

"Sen de umursama o zaman."

Buruk bir tebessüm yerleştirdi dudaklarına Minho. "Deneyeceğim, sevgilim."

Birkaç dakikanın ardından nihayet okul kapısından içeri girdiklerinde bırakmak bir kenara dursun ellerini saran parmaklara daha da ihtiyaçla sarıldı Minho.

Hyunjin onun bu hâline gülümsemiş ve sanki ortada hiçbir şey yokmuş gibi üzerlerindeki meraklı bakışları umursamadan her zaman takıldıkları banka doğru adımlamaya başlamıştı. Minho bu konuda o kadar da rahat olamamıştı ancak, çünkü başı önünde göz bebekleri ayaklarında dolanıyordu. Yine de sonuç olarak denemişti değil mi?

blue neighbourhoodWhere stories live. Discover now