2.1

1.2K 143 338
                                    

.✞︎.

"Umarım birisine bir şey olmamıştır."

"Umarım yokluğumuzu farketmemişlerdir, Min."

"Bir de öyle bi' sorunsal vardı, değil mi?"

"Maalesef."

Kamp alanından gelen çığlık sesi kulaklarına iliştiği andan itibaren hızlı adımlarla oraya doğru yürüyen çift, bir yandan da her şeyin yolunda gidiyor olmasını umuyordu.

Sonunda alana iyice yaklaştıklarında öğrenci sesleri netleşmeye başlamıştı.

"Ne demek çadırlarında yoklar? Hiçbiriniz görmedi mi onları?"

Duyduğuyla Hyunjin, bakışlarını kahverengi saçlıya çevirirken Minho, endişeli gözlerle ağaçların arasından öğretmenlere ve öğrencilere bakmaya devam ediyordu.

"Hadi onlar daha da meraklanmadan gidelim, Min."

Minho başını salladı ve deminden beri birleşik olan ellerini ayırdıktan sonra ikili, alana girdi tereddütlü adımlarla.

İlkiliyi farkeden ilk kişi tesadüfen tam da onlarının yönüne bakan Minhee olmuştu.

"Bay Kim, işte geliyorlar!"

Junmyeon, başını Minhee'nin işaret ettiği yöne çevirdiğinde sağlıklı bir şekilde gördüğü ikili için rahat bir nefes alırken, bir yandan da vakit kaybetmeden herkes gibi onlara doğru yürümeye başlamıştı.

"Tanrı aşkına neredeydiniz? Polisi aramamıza az kalmıştı."

Minho bunun karşısında ne cevap vermesi gerektiğini bilemezken, sözü alan Hyunjin ile gözleri şaşkınlık içinde açılmış ve sorgular bakışlarla ona bakmaya başlamıştı.

"Hocam şey.. Minho'nun çişi gelmişti de."

"Ne?"

"Değil mi Minho? Sırf tek başına ormana gitmekten korktuğun için beni uykumdan uyandırmadın mı?"

Arkadaki öğrencilerden birkaçı kıkırdamaya başladığında Minho, tüm kanın yüzüne hücum ettiğini hissedip bakışlarını yere düşürüken utanç içinde kafasını sallamıştı sadece.

"Yaklaşık on beş-yirmi dakikadır bekliyoruz sizi. Ne yaptınız o kadar dakika oğlum, gece gece ormanda?"

"Hazır ikimizin de uykusu açılmışken biraz yürüyelim dedik Bay Kim. Ama çok da uzağa gidemeden çığlık sesi duyunca endişelendik ve geri döndük."

Hyunjin'in sakin sesi ve soğukkanlı ifadeleri neredeyse Minho'yu bile kendisine inandıracakken, kimsenin bu hikayeden şüphe etmeyeceğine emin olmuştu.

"Anladım, yine de çok meraklandık. Bir dahakine başkasına haber verin gitmeden."

"Peki Bay Kim. Sahi, o çığlık sesi de bizim yüzümüzden miydi?"

blue neighbourhoodWhere stories live. Discover now