2.0

1.3K 146 186
                                    

.✞︎.

Cuma günü - İkindi vakti
_________

Hızlı adımlarla okula giderken geç kalmamış olmayı diliyordu Minho. Gece yatmadan alarmını kurduğuna emindi hâlbuki. Hatta yarın kampa gidecekler diye iki kez kontrol etmişti ancak sabah normalden yarım saat geç uyanmıştı çünkü alarmı çalmamıştı.. bunun nedenini az-çok tahmin edebiliyorken, bu ihtimalin olmasını istemediği için hemen aklından attı ve adımlarını hızlandırdı okul yolunda.

Bugün sırtındaki çantası her zamankinden ağırdı çünkü içinde defterler, kitaplar yerine küçük eşyalar ve ihtiyaç duyulabileceği muhtemel birkaç araç-gereç vardı. Sonuç olarak iki gece ormanda kalacaklardı ve neyin ne zaman olacağı belli olmazdı değil mi?

Dakikalar sonra nihayetinde idarenin kiralamış olduğu otobüs gözüne çarpınca derin bir nefes alabildi, kendisine doğru yaklaşıyordu. 'sabahki talihsizliğim üzerine tanrı bana acımış olmalı.' diye düşünürken yüzünde bir gülümseme belirmişti.

Minho, her zaman inançlı bir insan olmuştu. Fakat zaman zaman Tanrı'nın kendisini sevmediğini düşünmeden edemiyordu. Çünkü bilirsiniz.. O eşcinselleri cennetine kabul etmezdi.

Otobüs, kendisinin bir şey yapmasına gerek kalmadan tam önünde durunca Minho da bekletmemek adına hızlı adımlarla açılan kapıdan içeri girdi. Girdiği gibi gözleri oturacak bir yer aramaya başlamışken Hyunjin'in yüzündeki gülümsemeyle kendisine bakarak cam kenarındaki -ve muhtemelen kendisine ayırdığı- boş koltuğu pat-patladığını görmüştü. O da gülümseyip yanına doğru yürümeye başlarken içeride tanıdığı-tanımadığı yaklaşık yirmi öğrencinin kendilerine baktığını farketmiş ve saniyeler içinde yönünü değiştirerek en arkada tek başına oturan sınıf arkadaşı Serim'in yanına geçmişti.

Hyunjin'in gülümsemesi suratında donarken içindeki dürtüye engel olup, arkasında kalan bedene dönmedi. Bir yandan da düşünmemeye karar vermişti bunun nedenini, çünkü eğer o düşünürse kafasında senaryolar kurup sadece kendini germiş olurdu. 'mutlaka bir sebebi vardır.' diye düşünüp, kafasını dağıtmak için cam kenarına oturdu ve dışarıyı izlemeye başladı.

Öte yandan Minho ise dejavu yaşamış gibi hissediyordu. Okula geldiği ilk gün sırasını paylaşmak isteyen Hyunjin ve az önceki Hyunjin, aynı hayal kırıklığı ile bakmıştı yüzüne. Kendini kötü hissetmekten alıkoyamadı. Kalbini kırmak isteyeceği en son kişi bile değildi Hyunjin. Sadece o saniye için gerilmişti biraz, bugünlerde ikili ne zaman birlikte takılsalar birkaç bakış hep üzerlerinde oluyordu. Bu, fazla rahatsız ediciydi.

(mell: dünyanın en hot çiftisiniz amk nasıl bakmasınlar?)

Öğrencilerin fısıltıları arasında yaklaşık on beş-yirmi dakika süren otobüs yolculuğunun sonunda nihayet ormanın girişindeki patikaya sapıp elma bahçesini biraz gerilerinde bıraktılar. Yol, ormanın içlerine doğru uzarken ağaçlarda sıklaşmaya başlamıştı. Biraz sonra öndeki müdür ve birkaç öğretmenin içinde bulunduğu araba durunca art arda olan iki otobüs de durdu, o sırada öğrenciler hızlıca inmeye çalışırken öğretmenlerinin uyarılarını dinlemiyorlardı.

"Bazılarınız çadırları çıkarmada şoförelere yardımcı olsun."

Üst sınıflardan birkaç erkek öğrenci Bay Junmyeon'u başlarıyla onaylayıp çadırları çıkarmaya başlarken, çıkarılan çadırlar ormanın ortasındaki geniş ve boş alana taşınmaya başlamıştı.

blue neighbourhoodWhere stories live. Discover now