2.3

30.7K 1.4K 390
                                    

Selamlarrr

Yeni bölüm geldi..

İyi okumalar...

✔✔✔✔✔✔✔

Kadiroğlu aşiretinde günlerdir süregelen bir gerginlik hakimdi. Gece gündüz yapılan aramalar yanıt vermiyor küçücük kızı onca adam bulamıyorlardı. Gün geçtikçe onu bulamamak da artık utanç duyulacak bir mesele haline gelmişti. Her ne kadar gizlenmeye çalışılsada evlilik günü gelip çatmış fakat düğün dernek yapılmayınca haberler ortaya yayılmıştı bile.

Şimdi Mardin koskoca aşiretten kaçıp giden küçük kızı konuşuyordu. Aşiretten kaçması ayrı olay Ateş Demiroğlu ile evlenmekten kaçması ayrı olaydı.

Yayılıp duran konuşmalar iki aşireti de yerin dibine gömerken Şifa'ya duyulan kin göğe kadar yükseliyordu.

"Baba! Bu kız...kendini öldürmüş olmasın bir yerlerde"diye aklına getirmekten kaçındığı şeyi diline getirip konuştu Ragib. Başka bir ihtimal veremiyordu artık. Evin bahçesinden ötesini bilmeyen kızı günlerdir bulamıyorlardı ve bu ihtimal artık yanıp sönmeye başlamıştı aklında.

"Öyle etmişse iyi!"dedi Yakup sıkılı dişleri arasından. Yaşının getirdiği delilik ile daha vasat düşünüyor ve saman alevi misali tepkiler veriyordu. Arkadaşlarından biri kardeşinin kaçmasıyla ilgili laf etmiş ve Yakup o çocuğu hastanelik etmişti. Eğer elinden almasalar mezara bile gönderecekti. Daha insan olamadan adam olmaya çalışan genç bir delikanlıydı işte.

"Etme öyle laflar!"diye sertçe uyardı babası. Her ne olursa olsun evlat acısı ağırdı. Kimse yaşamamalıydı bunu. Yakup babasının uyarması ile kendi düşüncesinin iğrençliğini yeni farketti. Böyle düşünmek olur muydu sahi?

"Ölüsünü bile bulurduk! Sanki uçup gitti ha! Ha bu toprağın üzerinde kim var sorup soruşturduk görmemiş kimse."dedi Ragib hayretler içerisinde. Hâlâ anlam veremiyordu neyin ne olduğuna. Her yanında adamlarının bittiği bu topraklarda o kız kimseye görünmeden kaçıp gitmişti. Bunun açıklamasını yapamıyordu bir türlü.

"Ne kadar daha kaçacak? Kimliği her şeyi burada. İlaç alması gerekecek..."diye mırıltıyla yakındı Afil. Sesi çok çıkmıyordu bu olaydan beri. Sanki kardeşinin kaçıp gittiğini herkesten önce biliyor gibi bir ifade vardı zaten yüzünde. Sanki buna göz yummuş da bundan pişman olmuş gibiydi... Ama bu evliliğe kendisi de pek iyi bakmıyordu. Afil Ateş'i çok sevmezdi. Bu evlilik işine hiç sıcak bakmamıştı. Adı nam salmış bir adamdı Ateş. Birden fazla kadınla ilişki yaşayan adama kimse kızını vermek istemezdi Mardin'de fakat o büyük aşiretin tek oğluydu. Bu anlaşma için evlilik şart koşulmuştu bile. Ses çıkaramamıştı. Zaten daha sonra da kabullenmişti bu evlilik işini. Ama hemen sonra kardeşinin kaçması her şeyi alt üst etmişti. Kızamıyordu da. Kendisi biliyordu çünkü istenmeyen bir evliliğin yükünü.

Ama işte namları da lekelenmişti artık.
Kimi sevdiğiyle kaçtığını, kimi bir yanlışı olduğunu ve bunu gizlemek için kaçtığını ,ki bu da biriyle bir münasebeti olmuş olup bekaretini kaybetmesi bunu gizlemek için de kaçtığı düşüncesiydi, düşünüyordu. Bu laflar Kadiroğlu aşireti için utanç vericiydi.

Erkekler avluda tartışadururken Rukiye hanım mutfakta kederli kederli oturmuş soğuk suyunu yudumluyordu. Kızının kaçmasına ettiği yardım kalbini sıkıştırıyordu. Çünkü her gün evde kızı bulunursa ona yapılacaklar konuşuluyor ve Rukiye hanım da bunları duydukça beter oluyordu. Keşke karşı dursaydım diye içerliyordu.

Dalgın dalgın bardağı elinde döndürürken camın ardından bir ses duydu.

"Teyze! Şşh! Bak hele"

Kız Kaçıran |Askeri Texting|Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin