22.BÖLÜM

1.9K 106 54
                                    

Çok uzun zaman oldu. Buyuzden çok uzun bir bölümle karşınızdayım. Umarım beklentinizi karşılayabilmişimdir iyi okumalar 💕

















Jimin yanda duran çikolatadan bir tanesini ağzına attıktan sonra koltuktaki pozisyonunu değiştirdi. İyiyce yayıldıktan sonra gözlerini tavana dikti.
Düşünmemeye çalışıyordu ama bir türlü işe yaramıyordu. Sabahtan beridir tek düşündüğu şey bunu hakkedecek ne yaptım olmuştu.

Belkide gerçekten bunları hakketmemişti. Jungkook kötü biriydi.

Aniden çalan kapı ile yerinden sıçramıştı küçük oğlan. Ani seslere karşı duyarlılığı vardı. Derin bir nefes alarak oturduğu koltuktan kalkarak kapıya yöneldi. Gitmeden önce duvarda asılı olan saate baktı. Saat 11 e geliyordu. Bu saate kim gelebilirdiki diye düşündü. Tae olamazdı çünkü onun bir randevusu vardı. Zaten onun dışında da bu saatte gelen olmazdı . Belkide erken bitmiştir dedi jimin kendi kendine. Tam kapıyı açcakken yanda duran aynaya gözleri ilişti.

Berbat durumdaydı.

Saç tellerinin her biri farklı yöne bakıyordu. Dudağı ve yüzü tüm gün ağladığından dolayı şişmişti. Göz altıda da hem uykusuzluktan hemde göz yaşı döktüğü için kızarmıştı. El yordamıyla saçını düzeltip üzerindeki kaymış thshirtü aşağıya doğru çekiştirdi. Elleri yardımıyla yüzünü sildikten sonra yüzüne bir gülümseme ekledi.

Şimdi en azından daha iyi görünüyordu. Ama salak olmayan herkes onun ağladığını anlayabilirdi. Umarım tae gelmiştir diye içinden geçirerek kapıyı açtı. Yerdeki bakışlarını karşısındaki bedene çevirirken aniden yüzündeki gülümseme soldu .

Oydu tam karşısındaydı. Aylardır deli gibi aşık oldugu, sürekli düşündüğü, kendisini hem üzen , hem mutlu eden ve tüm gün onu ağlatan adam karşısındaydı.

Jeon jungkook.

Tüm haşmeti ile jimin'in karşısında duruyordu. Tam ağzını açmış bir şey söyleyecekken küçüğünün güzelliği karşısında susmuştu. O fazla güzeldi. Belkide güzel kelimesi bile yetmezdi onun karşısında. Her bir detayı özenle yaratılmıştı sanki. Tanrı yaratırken epey bir çaba sarf etmiş olmalıydı diye geçirdi içinden.

Yumuşak saçları vardı. Minik ve çekik gözleri, ona uygun bir burnu, dolgun dudakları vardı. Üzerindeki tshurtü her ne kadar fiziğini kapatsa dahi şort sayesinde pürüzsüz bacakları gözler önündeydi tam anlamıyla mükkemel di .

Melek gibiydi. Belkide gerçek olamayacağını düşündü jungkook. Ama gerçekti işte tam karşısında duruyordu.

Herşeyi mükkemel olmasına rağmen jungkook un en fazla dikkatini çeken parıldayan gözleri olmuştu. Karşısındaki adama aşk ile bakıyordu.

Jungkook istemsizce yutkundu. Ne yapacağını ne söyleyeceğini bilmiyordu. Tek yaptığı şey karşısındaki bedeni izlemekti.

Jiminde aynı durumdaydı, jungkooku izliyordu. İlk defa canlı canlı görmenin şaşkınlığını yaşıyordu belkide.

Bakışlarını yüzünden kaydırıp bedeninde dolaştırdı. Üzerindekilere kısa bir bakış attı. İlk başta affalasa da ne yapacağını bilememişti. Çünkü jungkook savaştan çıkmış gibi görünüyordu.

Tshurtü kaymış omuzunu açıkta bırakmıştı. Altında ki eşofmanın ipini bağlamadığı için ince olan belden düşecek gibiydi. Üstelik dizi yırtılmıştı. Bacağında ise gözle görülür bir şekilde kanayan yarası vardı. Bu yaranın olmasının en büyük sebebi tam olarak giyemediği ayakkabılarıydı. Tabanına basıyordu. Bağcıklarını bile bağlayamamıştı. Göğsüne çevirdi bakışlarını , hızlı inip kalkıyordu.

FEMİNEN  ~JİKOOK ~Where stories live. Discover now