Bunu abimlere söylesem eminim ki benimle çok ilgilendiklerini söyleyeceklerdi. Onların bahsettiği ilgi tamamen maddi bir ilgiydi. Ben hastalanınca en iyi doktorlar gelirdi eve, en iyi ilaçlar, en iyi yiyecekler. Keyfim yerine gelsin diye alınan pahalı hediyeler.

Onların bahsettiği ilgi buydu.

Ama abim hiç benimle beraber uyumamıştı. Hastalandığımda zaten babaannem yüzünden yanıma bile yaklaşamazdı, ona da bulaşacak diye. Ama gök gürültülüsünden korkup yanına gittiğimde ya da kâbus gördüğümde hiç yanında uyumamıştım. Çok korktuğum geceler de kimseye sarılıp uyumamıştım.

Fakat onlar buna da bir çözüm bulmuşlardı elbette. Sonuçta paranın açamayacağı kapı yoktu. Çok iyi bir psikolog bulmuşlardı, benim için Bursa'ya kadar getirtmişlerdi.

Yani onlar benimle çok ilgilenmişti (!)
Şimdi bunları söylesem, benim şımarık olduğumu nankörlük ettiğimi söylerlerdi.

Zaten hatalı olan, şımarık olan, değer bilmeyen hep bendim. Benim dışımda ki Kara ailesi daima mükemmeldi. Hiç bir hataları, hiç bir eksiklikleri yoktu. Hiç bir zamanda olmazdı...

Oflayarak geriye yaslandım.

"Niye düşünüyorsun Ahsen böyle şeyleri?" Dedim kendi kendime. Zaten keyfim yoktu. İyice moralim bozulmuştu.

Kaseyi ağzına kadar çorba ile doldurduğum için bitirememiştim. Bitiremememin tadıyla hiç bir alakası yoktu yani.

Tepsiyi tezgaha bıraktıktan sonra koltuğa geri döndüm ve uzanıp battaniyeyi üzerime örttüm.

Sıcak bir uyku bana iyi gelecek, yaralarımı saracak diye düşünerek daldığım uykudan tam 4 saat sonra uyanmıştım.

"Oha." Dedim telefonun ekranına bakarak. "Saat 5 olmuş."

Yerimden doğrulup bir kaç dakika öylece boş boş etrafıma bakındım. Sonra ayaklanıp banyoya gittim. Elimi yüzümü yıkadıktan sonra aynada kendime baktım, ruh gibi duruyordum. Saçlarımı düzeltip yüzümü tekrar yıkadım.

Yüzüme çarpan soğuk su bütün vücudumun titremesine sebep olmuştu. Sanırım ateşim vardı. Ayrıca sıcacık bir uyku bana iyi falan gelmemişti. Aksine daha kötü uyanmıştım.

Yüzümü kuruladıktan sonra oturma odasına geri döndüm. Koltukta duran telefonumu elime aldım. Abim iki kere aramıştı ama duymamıştım bile.

Rehbere girip abimi aradım.

"Alo Ahsen?" Dedi telaşla.

"Abi aramışsın, duymadım."

"Kızım sen benim aklımımı alacaksın?" Diye sordu hızla.

"Abi uyuyordum."

"İyi misin?"

"Yani, biraz ateşim var galiba."

"Hastaneye git."

"O kadar değil."

"Ahsen tek başınasın orada kötü olursan kim bakacak?" Dedi. "Daha kötü olmadan git."

"Tamam abi giderim." Diyerek geçiştirdim. Koltuktan kalkmaya halim yoktu. Gelmiş bana hastaneye git diyordu.

"Aklım sende kalıyor." Dedi.

"Kalmasın abi, iyiyim işte."

"Sesin ve söylediğinin arasında dağlar kadar fark var."

Derin bir nefes aldım.

"Merak etme abi." Dedim. "Kendi başımın çaresine bakacak kadar büyüdüm."

Zemheri | TamamlandıWhere stories live. Discover now