two

176 36 7
                                    


Öğretmenlik liseye kadar aklının ucunda dahi olmayan bir meslekti. Oldun olası çocuklardan uzak durar ufak bir bağırışlarında başın ağrımaya başlar ve o ortamdan uzaklaşırdın.

Şimdi ise kendini mesleğine adamış, bu küçük çocuklara bir şeyler öğretmek isteyen bir sınıf öğretmeniydin.

Hayat gerçekten beklenmedik şeyler sunuyordu.

"Ben sıkıldım." bacaklarını bir ileri bir geri sallayan Levi başını sana çevirip iri mavi gözlerini sevimlice açtı.

Bu görüntü karşısında gülümseyip elini yumuşak siyah saçları arasında gezdirdin.

"Birazdan dayın burada olur."

Müdür kravatını gevşetip kızarmış yüzüyle ayağını rahatsız edici bir sesle yere vuruyordu. Derin bir nefes alıp bakışlarını karşıdaki aileye çevirdin.

Kadın somurtan yüzüyle rimelden gözükmeyen gözlerini yere dikmişti, kocası ise işten izinli çıkmış olmalı ki iki dakikada bir kol saatine bakıyordu.

Odada çıt çıkmazken kapının aniden açılmasıyla bu sessizlik bozulmuş herkesin dikkati oraya çekilmişti.

İçeri giren uzun boylu, kirli sakallı adam yüzündeki pis sırıtışla gözlerini etrafta gezdirdi. Gözleri yeğenine değince gülümsemesi büyümüştü.

"Bu ne saygısızlık? Hangi hadle içeri böyle girersiniz?" müdür sinirle ayağa kalktı, boynundaki damarlar bağırmaktan belirginleşmişti.

Kenny hiç oralı olmayıp rahat bir tavırla Levi ile senin arandaki boş sandalyeye ileredi. Önünden geçerken göz kırpmayı unutmamıştı.

Bu laubali tavırlarına içten içe sinir oldun. Onunla telefonda mesajlaşırken böyle bir adam olduğunu az çok tahmin etmiştin ama bu kadar edepsiz olduğunu düşünmemiştin.

Müdür geri yerine oturup sakinleşerek karşınızdaki aileye baktı. "Sizden çok özür dilerim. Yeğeni ne ki dayısı ne olsun?" kaşların çatıldı. Gözlerin bacağını rahat bir tavırla diğerinin üstüne atmış Kenny'nin yanındaki Levi'a kaydı.

Az çok görebildiğin kadarıyla başını önüne eğmiş parmaklarıyla oynuyordu. Yüz ifaden daha çok sertleşirken Kenny'nin hâlâ hiçbir şey olmamış gibi davranması son nokta olmuştu.

"Küçücük çocuk hakkında böyle konuşmanız ne kadar doğru Müdür Bey?" herkesin gözleri sana dönerken devam ettin.

"Kendi aralarında her çocuğun yapabileceği bir kavga yaşamışlar bunu bu kadar büyütmemeliyiz bence." resmen şuan Kenny'nin yapması gereken konuşmayı sen gerçekleştiriyordun.

Yanındaki adamın bakışlarını yüzünde hissettin. "Bu güzel hanımefendi haklı." konuşmaya başlamasıyla başını ona çevirdin.

"Sonuçta velet değil mi bunlar? Elbette kavga edecekler." ardından kısık bir kıkırdama salıp devam etti. "Hem yeğenim kendini gayet güzel savunmuş bu yüzden onu yargılayamayız."

Karşı sandalyedeki kadın sinirden kızarırken kocasını bir şeyler yapması için dürtükledi. Zavallı adam sandalyeden zıplayıp ürkekçe karısına baktı.

"S-siz ne hakla böyle konuşursunuz, yeğeninizin oğlumu ne hale g-getirdiğini görmüyor musunuz? Bu mu k-kendini savunma?" adamın arada kekelemesi karısından korkması olduğu apaçık ortadaydı.

Haline acıyıp gözlerini kıstın. Bu kadar da hanımcı olunmazdı.

Bakışların adamın eliyle gösterdiği çocuğa kaydı. Aslında pek bir şeyi yoktu sadece saçları dağılmış ve gömleğinin üstü yırtılmıştı.

"Bu ilk olmuyor! Yeğeniniz bununla beraber dördüncü uyarısını alıyor ve emin olun bir dahakine uyarma zahmetine girmez direkt okuldan atarım." müdür aşağılayan bakışlarını Levi'a dikti.

"Ve sen, kendine çeki düzen ver burası bir okul. Burada sokak serserilerine ayıracak vaktimiz yok." öfkeni bastırmak için yumruk yaptığın elini sıktın.

"Müdür Bey, Levi özür dilesin ve bu konuyu kapatalım. Yeteri kadar uzadı zaten."

"Oi! Ne diye o özür diliyormuş?" konuu kapatmaya çalışırken Kenny'nin daha da uzatması derin bir nefes almana neden oldu.

"Hem niye kimse Levi'ın şu veledi bu hale getirdiğini konuşmuyor? İlla bir sebebi vardır." sağına dönüp Levi'a üstten baktı.

"Konuşsana."

Levi iki kez gözlerini kırpıştırıp bakışlarını Kenny'den çekti.

"Ailem olmadığı için benimle dalga geçti. " Levi'ın kısık sesi sessiz odaya yayıldı. Kimseden ses çıkmazken Kenny ellerini dizlerine koyup ayaklandı.

"Olay aydınlandığına göre gidebiliriz sanırım." gözleri ilk çocuğun annesine değdi ardından müdüre bakıp Levi'a kalkmasını söyledi.

İkisi odadan çıktıktan sonra sende ayağa kalkıp peşlerinden çıktın. Dış kapıya koşar adımlarla ilerleyip etrafa bakındın. Bankta oturmuş top oyanayan çocukları izleyen Kenny'i görünce dağılan saçlarını düzeltip yanına gittin.

Geldiğini fark edip o bilindik sırıtışını yüzüne yerleştirdi. "Hâlâ isminizi öğrenmiş değilim." yanına oturup bedenini ona döndürdün.

"Ashley." Kenny başını sallayıp mavi gözlerini gözlerinle birleştirdi. Levi ile ne kadar benzer özellikleri olduğunu o zaman fark ettin. Genleri sağlamdı. Annesi çok güzel olmalı diye düşündün.

"Acaba sakıncası yoksa müsait olduğunuz bir gün sizinle Levi hakkında konuşmak isterim."

"Neden?" kurumuş dudaklarını ıslatıp gözlerini kaçırdın. "Levi'ın sınıf içerisinde sessiz olması ve arkadaş edinmemesi onun için büyük bir sıkıntı. Eğer hakkında biraz bir şeyler öğrenebilirsem yardımcı olabileceğimi düşünüyorum."

Kenny başını geri oyun oynayan çocuklara çevirdi. Keskin çene hattı yüzünü sert gösteriyordu ama nedense bu ona ayrı bir hava katmıştı ve senin gözüne oldukça çekici geliyordu.

"Siz onun sadece öğretmenisiniz yapmanız gereken şey sadece ona bir şeyler öğretmeniz özel hayatına karışmak değil." haklıydı ama içinde buna izin vermeyen bir ses vardı. Ve sana her seferinde bu konuyu daha da deşip bir şeyler öğrenmen gerektiğini söylüyordu.

"Bu güzel bayanı kırmayacağınızı düşünmüştüm." hafif alaylı sesin onun da keyfini yerine getirdi.

Mavileri seninle buluşurken amacının ne olduğunu anlamak istermiş gibi derince baktı gözlerine. Kafasını yavaşça sallarken konuştu. "Haklısınız benim gibi bir beyefendiye bu yakışmaz." rahatsızca olduğun yerde kıpırdanıp saçlarını geriye attın.

Bakışları içini ürpertmişti.

"Benim velette geldiğine göre," ayağa kalkıp önünde dikilerek uzun bedeniyle güneşi kesti.

"Gitsem iyi olacak." buraya doğru koşarak gelen Levi'ı görünce sen de ayaklandın. Elini uzatıp gülümsedin. "Sonra görüşürüz o zaman Bay Kenny."

Aynı şekilde gülümseyerek elini sıktı. "Kenny yeterli." başını sallayıp birleşmiş ellerinize baktın. İri eli içinde kaybolan elini çekmek isterken o temtersini yapıp elini daha sıkı tutup dudaklarına değdirdi.

Bu beklemediğin hareketle kalp atışların hızlanmış ve terlemeye başlamıştın. "Görüşürüz Ashley." bir şey demeni beklemeden yanına gelen Levi'la uzaklaştı.

Arkalarından şokla bakarken Levi sana dönmüş ve elini kaldırıp el sallamıştı. Kendine gelip elini kaldırarak Levi'a karşılık verdin.

Bir süre sonra kimsenin görmediğinden emin olarak zilin çalmasıyla birlikte okula girdin. Derse girmeden önce yüzünü soğuk suyla yıkasan iyi olacaktı.

parent | kenny ackermanWhere stories live. Discover now