1.0

700 103 72
                                    




izana

Yoldayken telefonumun titrediğini hissettim. Hitto eve varmış olmalydı. Onun eve gideceğinden zaten emindim. Bana mesaj atmasını söylemek o an sadece içimden gelmişti.

Shinichiro'nun Wakasa'yla birlikte yaşadığı küçükbir evi vardı. Wakasa'nın spor salonunun yakınındaki dairelerin birinde yaşıyorlardı. Aslında daha lüks bir evi karşılayabililerdi ama ikisi de küçük daireyi seviyordu.

Ayda bir tüm Sano ailesini yemeğe davet ederlerdi.

Her ne kadar yemekleri birilikte yaptıklarını söyleseler de yemekleri yapanın Wakasa olduğunu herkes biliyordu.

Shinichiro'nun yemekleri kötü değildi ama Wakasa'nınkilerle yarışacak kadar iyi değildi.

Manjiro üniversitenin ilk senesindeydi. Emma ise lisenin son yılındaydı, üniversiteye hazırlanıyordu.

Manjiro ele avuca sığmaz bir çocuktu. Küçükken merdivenden düşüp bitkisel hayata girme tehliksi geçirmiş, çok şükür ucuz atlatmıştı.

Evlerine vardığımda kapıda duraksadım. Hiçbir şey almadan gelmiştim. Onlar ailem olsa bile ayıp olurdu.

Gerek olmamasına rağmen her ay bir şeyler alırdım. Ben kapıda düşüncelerimle boğuşurken kapı açıldı.

Karşımda inui seishu dikiliyordu. "Merhaba izana. Nasılsın?"

Seishu abimin çocuğu gibiydi. Manjiro'yla neredeyse aynı yaşta olmalıydı. En fazla 2 yaş büyük.

Abim onu seishu'nun ailesinin ölümünden sonra yanına almıştı. Biz de ona hızlıca ısınmıştık.

Onu seviyordum. Manjiro gibi değildi. Daha sakin ve ağırbaşlıydı, çoğu durumda. "İyiyim inupi. Sen ne yapıyorsun?" Suratını astı.

Ona inupi dememizden hoşlanmazdı. Ona bu lakapla sadece sevgilisinin seslenmesine izin verirdi. Gerçi biz yine de kullanmaya devam ediyorduk lakabı.

"Senin geldiğini gördüm ama kapı çalmadı. Ben de bir şey oldu sandım. Meğersem sadece kapıda mal mal dikiliyormuşsun. Ne bekliyordun?"

Sözünü asla esirgemezdi. "Çekil de girelim işte."

"İlk önce sorumu cevapla. Neden kapıda bekliyordun?" Cevap vermedim. Seishu devam etti.

"Umarım bir şey getirmediğin için değilidir. Shin abi sana her seferinde buna gerek olmadığını söylüyor."

Benden 2 yaş küçük olmasına rağmen beni azarlıyordu. "Çekil de gireyim içeri seishu! " İç çekerek geçmem için bana yol verdi.

Eve döndüğümde yorgunluktan pestilim çıkmıştı. Yemek güzel fakat yorucuydu. Manjiro her zamanki gibi yemek biter bitmez uyuyakalmıştı.

Onu ve Emma'yı eve bırakmak da bana düşmüştü. Sano aile evine gitmeyi sevmezdim.

Her ne kadar onları ailem olarak kabul etmiş olsam da oraya gittiğim zaman içimde bir burukluk oluşurdu.

Onun çocuğu olmasam da Sakuraka Sano ,Manjiro'nun annesi, bana onun çocuğuymuşum gibi bakmıştı.

Yine de öz annemin beni bu kadar sevmeyecek olması moralimi bozuyordu.

Kendimi salondaki koltuğu bırakıp internette gezinmeye başladım. Hitto'nun attığı mesaj aklıma geldi.


kakucho & izana

hitto:

eve dönünce yazmamı söylemiştin.
eve vardım.
sen kağıtları bitirebildin mi?

iletildi

izana
orada mısın?

iletildi

Çok mu ısrarcı göründüm acaba? |

asistan hoca:
ah! |
kağıtları tamamen unutmuşum. |
Manjiro ve Emma bir saniye rahat bırakmadı ki. |
ne diyeceğim şimdi ben bu çocuğa. |
hitto çıkışta bir yere gittiğim için kağıtlara daha bakamadım.
Ama baktığım zaman sana atacağım merak etme.
Yarına bakarın herhalde.

hitto:
tamam.
ne diyebilirim ki bunun üstüne? |
konuşacak konu kalmadı. |
iyi akşamlar o zaman :)

asistan hoca:
iyi akşamlar hitto.














* * *

Sonunda yeni bölüm atabildim.

aslında daha erken atacaktım bu haliyle ama sano ailesinin yemeğini biraz eklemeye çalıştım. Yapamadım.

Neyse umarım beğenirsiniz :)

<3

üniversite rezaleti || izakaku ✓Tahanan ng mga kuwento. Tumuklas ngayon