"Omegam neden böyle yapıyorsun!?"

"Nedenini gayet açık ve net bir şekilde söyledim bence."

"Anlamıyor musun Omegam!?" Bir kolunu Louis'nin omuzlarına atıp onu kendine çekti ve diğer elini konu başlığını vurgular gibi havada gezdirdi. "İkimiz tatile çıkacağız! Sadece sen ve ben..."

"Evet, şimdi tekrar düşününce kulağa korkutucu geliyor. Bence vazgeçelim." Deyince Harry'nin daha da coşacağını hesaba katamamıştı.

"Asla!"

Hızlı bir şekilde oturan Louis'yi kucakladığı gibi kalktı. Odalarına koşmaya başlamışken Omeganın çırpınmaları yollarına çıkan Robert'a kıyasla daha faydasızdı.

"Durun bakalım orada. Evimde daha fazla terbiyesizliğe lüzum yok."

"Ne-"

"Harry! Hiçbir yere gitmek yok! Yemek hazır, sakın yukarı çıkayım demeyin!"

Fırsattan istifade tepindi Louis. "Bırak beni!"

Alfa el mahkûm onu bırakınca Robert da hizmetlilerin hazırladığı yemek odasına geçmişti.

"Bu haksızlık." Diye homurdanan Harry'ye yan bir bakış attı Louis.

"Sen hâlâ konuşuyor musun?"

Sonunda normal bir aile gibi yemek masasında toplanabildiklerinde bir süre sonra konu istemsizce yine tatillerine gelmişti.

İç çekti Louis. "İki hafta boyunca ne yapacağım bununla bilmiyorum..."

Anne kıkırdadı. "Dua et iki haftaya ikna ettik. Bir ay gelmeye niyeti yoktu."

Louis acı acı gülüp masadakileri de güldürürken Harry araya girdi. "Sıkılmana izin vermeyeceğim Omegam!"

"Eminim, şapşal."

Onlar kendi baloncuklarına girerken Robert eşiyle bakıştı. Onun gözleri, 'Gitseler de kurtulsak...' derken, Anne'in gözleri 'Çok kötüsün!' diyordu.

Gemma yanındaki Michal'ın elini tutarken gülümsediler birbirlerine.

Tekrar büyük bir aile olmuşlardı.

×××

Ertesi günün sabahı yola çıkmak için kalkmış, küçük bir kahvaltının ardından vedalaşma kısmına gelmiştik. İki gündür lafı geçen valizleri tek başına taşımaya hak kazanan Harry'yi bekliyorduk. Kendi düşen ağlamazdı, ne söylesem de dinletememiştim. Bana bir valizin yeterli geleceğini bilsem de zorla iki yapmış ve kendisine de tam üç valiz hazırlamıştı.

Süslü.

"Aman Tanrım... Yokluğunuz çok belli olacak, sizi çok özleyeceğim..."

Annem duygusal bir şekilde konuşunca ona gülümseyerek baktım.

"Kendi adına konuş."

Arkasından görünen kayınbabamla aynı anda geldi son valizleri taşıyan Alfam. Bir penguen misali sağa sola yalpalayarak üç valizi taşıyordu.

Gemma kocasının kolunun altından baktı anne ve babasına. "Merak etme, Harry'nin yokluğunu hiç hissettirmeyeceğim baba!"

"Ah... Harika..."

Kayınvalidem kocasına kınayan bakışlar atarken Harry kısık gözlerle bakmıştı babasına.

"Sen bizi al başının üstüne koy be!"

Baş alfa kısık gözlerini bana çevirdi. "Hm, koyarım."

Ona en masum gülümselerimden birini verirken Harry valizleri bagaja yerleştiriyordu. Çok homurdandığını farkedince tek kaşımı kaldırarak ona döndüm. "Ne oldu? Zor mu geldi? Onları bir de oradan oraya sürükleyeceğiz. Birer tane valiz yetermiş değil mi?"

Raunchy Alpha // larryWhere stories live. Discover now