"Saat dört yönünde, arkada paparazziler var. Sevgiliymişiz gibi." Dedi sessizce, hatta neredeyse ağzını oynatarak. Dediğinde uyarak, kafamı yavaşça omzuna koydum ve daha rahat bir pozisyon almak için kıpırdandım.

"Sence bizimle konuşmaya gelirler mi?"

"Biz burada otururken değil. Ne zaman buradan kalktık, üzerimize koşacak bir paparazzi ordusuna hazır ol."

"Aman ne şahane. Bizi bu işe bulaştırdığı için Luke Hemmings'i öldürebilirim." Diye mırıldandım. Gerçekten hoşnut değildim.

"Neden bu kadar rahatsızsın?"

"Biriyle sevgili rolünü yapmanın neresi hoş Calum?" dedim söylediği şeyi es geçerek.

"Eh çok mükemmel sayılmaz evet." Dedi sonunda burnunu buruşturarak. Surat ifadesine gülümsediğimde, o da bana dönmüştü. Yüzünde ki ifade gülümsemeye dönüşürken, dudaklarımızın arasında birkaç santim vardı. Ama daha kimseyle öpüşmemiş biri olarak, ilk öpücüğümü sahte sevgilime vermeyecektim.

"Büyük ihtimalle," dedi nefesini dudaklarıma üfleyerek. Acaba ilk öpücüğümü sahte sevgilime kaptırma olayını tekrar mı düşünseydim? "Şu anda bizim öpüşmemizi bekliyorlar."

Ağzımı açıp bir şey diyemiyordum. İkilem arasında kalmıştım. Şu anda dudakları bana son derece çekici gelirken, kendi düşüncelerimi anlık bir hormon dalgası yüzünden alt etmeli miydim?

Ağzımı açıp reddecekken ne olduğunu anlamadığım bir hızda dudaklarını dudaklarımın üzerinde hissetmiştim. Dudaklarıma değen dudakları, elektrik çarpmış etkisi yaratırken, inlememek için kendimi zor tutmuştum. Kaç erkekle sevişmiştim bir bilgim yoktu. Ama bir öpücük benim için çok şey demekti. Öpücüğün sevişmekten daha duygu dolu olduğunu düşünürdüm. O yüzden belki de bunca yıldır beni öpmeye çalışan her erkeği bırakıp, eve geri dönmüştüm. Ancak şu anda dudakları dudaklarımın üzerinde hareket ederken ne düşüneceğimi bilmiyordum. Bomboştum.

Bir eli çenemi tutup kafamı sabitledikten sonra diğeri saçlarıma gitti ve okşadı. Ellerimi yavaşça yukarı çıkartıp yüzünde oyalandıktan sonra saçlarını buldum. Onları okşarken, dudaklarımı ısırması ile ağzımdan ister istemez bir inilti kaçmıştı. Hemen ardından ondan ayrıldım ve ne zaman kapadığımdan emin olamadığım gözlerimi açıp gözlerine baktım. Koyulaşmış ve istek dolu bakıyordu.

"Sanırım istediklerini verdik. Ellerinde binlerce fotoğraf olduğuna eminim." Diye mırıldandı gözlerini dudaklarım ve gözlerim arasında gezdirirken.

"Evet, evet kesinlikle." Diye mırıldandım. Sesim çok güçsüz çıkmıştı. Boğazımı temizleyip kendime gelmeyi denedim. Daha demin ilk öpücüğümü yok yere harcadığım düşünceleri beynimi istila etti. Ardından nedensizce "Bu benim ilk öpücüğümdü." Diye ekledim.

Calum, hayretle benden uzaklaşıp bana baktı ve kaşlarını kaldırdı. "Dalga mı geçiyorsun?"

"Çok ciddiyim."

Suratında büyük bir gülümseme oluştu. "Bu hoşuma gitti." Cevap vermek yerine sadece gülümsedim. O ise beni biraz daha kendine çekmiş ve gülümseyen suratı ile denizi izlemeye devam etmişti.

Bir müddet daha sessizce orada oturmuştuk. Arada birkaç flaş sesi duyuyor ama tepki vermiyordum. Sonunda Calum hareketlenip banktan kalktıktan sonra bana elini uzattı ve beni kalkmam için çekiştirdi. Ayağa kalkıp yürümeye başladığımda, hızla ellerimizi kenetlemiş ve bana dönüp göz kırpmıştı. Ona sadece gülümsemekle yetinmiş ve rüzgar yüzünden gözüme giren saçlarımı kulağımın arkasına sıkıştırmıştım.

bitch // l.h.Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin