"İptal oldu. Jongdae de sabahtan dersi olmadığını söyleyince geleyim dedim." Anladığını gösterir şekilde başını salladı. Gözleri bir saniye bile benden çekilmediği için kendimi çıplak hissettim. Acaba yanıma oturmadığı için üzüldüğümü anlamış mıydı?

"Efendim?" Jongdae çalan telefonuna cevap verdiğinde dikkatimiz ona döndü. "Tamam, bekle orada beni geliyorum." Jongdae bize el sallayıp aramızdan gittiğinde Baekhyun'la aramıza giren masa bana oldukça uzak geldi. Baekhyun bugün çok uzaktaydı.

Ya da ben alıngan günümdeydim.

"Keşke haber verseydin." Dedi, sanırım aynı şeyi odasındayken de demişti.

"İşim yoktu geleyim dedim. Rahatsız edeceğimi düşünmemiştim." Sesim istemeden tepkili çıkmıştı.

"Hayır, sen gelmeden hemen önce çocuklarla ders çalışma planı yapmıştım. Bilseydim yapmazdım." Beni kırdığı yetmezmiş gibi sarkıttığı dudaklarıyla birlikte beni yeniden diriltiyordu.

Kötü niyetinin olmadığını biliyordum. Bu benim boş kuruntum ve paniğimdi. Baekhyun utanan bakışlarını sürekli kaçırması dışında normalde nasılsa şu anda da öyleydi. Öz güvenimi yeniden kazanmaya ihtiyacım vardı. Omuzlarımı dikleştirip kendime kendimin kim olduğunu hatırlattım ve yüzüme ukala gülümsememi ekledim.

"Bence arkadaşlarını ekebilirsin?" Masaya doğru eğilip yüzümü ona yaklaştırdım. Geri adım atmak yerine o da aynı şekilde masaya eğilerek daha fazla yakınlaşmamızı sağladı.

"Ben senin gibi insanları kolayca ekemiyorumdur belki?" Tek kaşını kaldırarak onunla ilk tanışmamızla ilgili laf sokarken deli gibi sırıtmadan edemedim.

Yakınlığı yüzünden boğaz kuruluğumu gidermek için yutkundum. "Bu konuyu kapatacak mısın?"

"Hayır." Omuz silkip geri çekildi. "Ama ciddiyim. Arkadaşlarımı normalde ekerdim ama ders çalışmam gerek o yüzden gelemem."

Yeniden içime kızgın bir sıcaklığın yayıldığını hissettim. Baekhyun benim vücut ısıma iyi gelmiyordu. "Arkadaşlarından önce geliyorum ama derslerinden önce gelmediğim için beni ekiyorsun. Doğru anladım değil mi?" Oldukça kabul edilebilir bir durumdu. Benim yerime dersleri seçmesinde herhangi bir sorun görmüyordum.

"Her yerde seni arıyordum demek buradaymışsın." İkili konuşmamıza başka biri dahil olduğunda birbirimizle bakışmaya ara verdik. Hemen hemen benim fiziğimde, belki benden biraz büyük bir çocuk elindeki dondurma paketini Baekhyun'a uzatıyordu.

"Ah, selam." Baekhyun kendisine uzatılan paketi alıp masaya koydu. "Beni mi arıyordun?"

Ellerini cebine sokarak bize tepeden bakmaya devam etti. "Kulüp etkinliğine katılacak mısın diye soracaktım." Baekhyun şaşırdığı zaman yaptığı gibi göz kapaklarını hızlıca hareket ettirip alt dudağını yaladı.

"Mesaj atsaydın keşke fakültenden buraya gelmeye niye uğraştın?"

"Bahaneyle seni görürüm dedim." Gözleriyle dondurmayı işaret etti. "En sevdiğin dondurmadan aldım. Erimeden ye." Buraya kadardı.

Durumu gözlemleyip sakince beklemiştim. Artık bana müdahale etme hakkı doğduğunu düşünerek sırtımı dikleştirdim ve karşımdaki kişinin daha fazla beni görmezden gelmesine izin vermedim. "Arkadaşın mı?" Burada olduğumu belli edecek kadar dik bir oturuş sergilediğimde nihayet benimle konuşması gerektiğini fark etmişti.

Temel iletişim becerilerinden biri arkadaşınızın yanında yabancı biri varsa öncelikle ona selam vermekti. Bu çocuk her kimse temel iletişim becerilerinden yoksundu.

Before AllHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin