15.Bölüm

289 26 26
                                    

Kısa bir aradan sonra tekrar merhaba. Şifremi unuttuğum için bölüm atamadım. Çoğu kişinin de hala okuyacağını düşünmüyorum. Hiç olmazsa kendim için bu kitabı bitirmeye karar verdim.

Eurus'un ağzından:

Yaşanan iç karartıcı olaylardan sonra arabaya binerek ana ev dedikleri binaya doğru yola çıktık. Kendime tamamen gelebilmiş değildim. Ne Hal'in ölümünü ne de birisini öldürmüş olmamı kabul edemiyordum. Chrollo'nun bana karşı olan tavırları değişecek ve benden soğuyacak diye ölümüne korkuyordum.

Bir taraftan da ne olursa olsun böyle bir şey yaşanmayacağını biliyordum. Chrollo öyle birisi değildi. Hep yanımda olacağını biliyordum.

Ana eve doğru giderken İllumi telefonda kocası ile bir şeyler konuşuyordu. Bir süre eve gelemeyeceğim tarzı şeyler söylemişti. Çevremde olan olayları zor idrak ediyordum. Şoktan çıkabilmiş değildim.
Chrollo ise kollarını bana sıkıca dolamıştı ve saçlarıma küçük öpücükler bırakıyordu. Diğer tarafımda oturan Machi de elimi sıkıca tutmuştu ve bırakmıyordu.

Kendimden iğreniyordum. Ne yaparsam yapayım asla bu iğrentim geçmeyecekti. Belki Hal ile kalsaydım bu işte çalışması gerekmezdi. Nasıl olaylar bu hale geldi bilmiyordum. Kendimden ve sebep olduğum şeylerden son derece nefret ediyordum.

Bir süre sonra Phinks arabayı durdurdu ve ahşaptan, büyük iki katlı bir evin önünde durduk. Çevresinde sadece ağaçlar vardı ve şehirden uzaktaydı. Arabadan inerek eve doğru yürümeye başladık. Evin içi bir hayli tozluydu. Salonun iki tarafında da üst kata çıkan ahşap merdivenler vardı. Hem giriş katta hem de üst katta odalar vardı. Her üyenin kendi odası var demek diye düşündüm. Chrollo elimi tutmuştu ve bırakmıyordu. Herkes salona ilerleyip oturmuştu. Salonda Chrollo'ya ait olduğu belli olan bir koltuk vardı. Tek kişilik olsa da geniş bir koltuktu. Yanına rahatlıkla oturabilirdim.

Chrollo'nun aklında da aynı şey olmalıydı ki elimden beni yönlendirerek oraya oturttu. Salonun odak noktası burası gibiydi ve herkes bana bakıyordu. Benim hakkımda ne düşüneceklerini bilmiyordum ama beni sevsinler istiyordum. Benim hakkımda fikirleri değişsin istemiyordum.

Bana olan bakışlarını incelediğimdeyse şefkatli bakışlarını gördüm. Kim olduklarını ve ne yaptıklarını biliyordum ama yine de beni kötü biri olarak görsünler istemiyordum. Onlarsa bana baktıklarında kendilerini görüyorlarmış gibi bakıyorlardı. Endişemde ne kadar haksız olduğumu anladım.

Salonda uzun süren bir sessizlik vardı ki Chrollo bu sessizliği bozdu.

Chrollo:"Umrumda değil, Eurus. Sen bana böyle demiştin. Kimi öldürdüğün, insanlara ne kadar kötülük yaptığın umrumda değil. Yapacağın en kötü şeyin bile bizimkilerin yanında ölçülebilir bir değeri olacağını düşünmüyorum. Değersiz ve seni üzen bir insanı öldürmen biraz bile umrumda değil. Sen yapmasaydın zaten ben yapacaktım. Buradaki kimse seni böyle bir şey için yargılamayacak emin olabilirsin. Ne yaparsan yap seni hep seveceğim."

Rahatlamış bir nefes vermiştim. Bir şeyler demeye hazırlanıyordum ki konuşmaya devam etti.

Chrollo:"Arkadaşın için özür dilerim. Orada olduğunu bilseydim belki elimden bir şeyler gelebilirdi. Böyle şeylerin ne zaman başımıza geleceğini bilemeyiz. Bu dediklerim senin için de geçerli Machi."

Machi üzüntüyle başını aşağı eğmişti.

Chrollo:"Şalımı almak için gitmeseydim belki onu iyileştirebilirdim diye düşündüğünü biliyorum. Olan şeyleri değiştiremeyiz. Ölenleri ne yazık ki geriye de getiremeyiz."

Söyledikleri ben de dahil herkesi rahatlatıyordu. Sakin ve rahatlatıcı bir şekilde konuşuyordu. Neden bir sürü üye varken onun kaptan seçildiği belliydi. Ben ise söyledikleriyle ağlamaya başlamıştım.

PEN (Chrollo x Reader)Where stories live. Discover now