| 11 | bize dokunmayan yılan bin yaşasındı

En başından başla
                                    

"kıpırdanmaya devam edersen sabah okula geç kalacağımız konular olabilir."

Gülmemek için dudaklarımı birbirine bastırdım. Birkaç saniye sonra ise ses tonumu dizginleyerek, hayıflanır gibi konuştum.

"Ne saçmalıyorsun Jongin ya?"

Tch'ladım ve yine kıpırdanırken üzerimdeki yorganı düzeltiyor gibi yaptım. Resmen içimde salağa yatma yeteneği varmış, ortaya çıkıyordu şu an.

"Ah, cidden, kıpırdanıp durma civciv."

Civcivin daha çok kıpırdanıp durmak istiyor esmer çikolatam. Ama içinden yeni ortaya çıkmaya başlayan yeteneğini konuşturuyor.

"Yat uyu Jongin."

"Pek mümkün değil."

Omzum üzerinden ona baktım, koyu bakışlarıyla karşılaşmam bir oldu. Yerinde yükseldi bu sırada, bedenlerimiz küçük bir ahenk yakaladı; ufak bir hareketiyle sırt üstü dönerken bacaklarımı aralayarak onu üzerime kabul ettim ve ellerimi sırtına koydum. Göğsüm düzensiz aralıklarla tümsekleşiyordu. Gözlerine bakmaktan çekiniyor ama ne kaçabiliyor ne saklanabiliyordum. Yeniden kapanına sıkışmış, yeniden istediğim pozisyona girmiştim. Çeneme ufak bir öpücük kondurup aşağı doğru kaydı yavaşça. Fısıltıyla konuştuğu kelimeleri zoraki yakaladım. Algılarımın birleştirici gücü ise beynimi pelteleştirdi.

"Ne zamandır ödeşelim istiyordum," dedi.

Ne zamandır ödeşelim istiyordum, demişti. Dudaklarım arasından titrekçe çıkan nefesim karanlık odaya karıştı. Cümlesini sindirişim beynimi pelteleştirdi. Bacaklarıma kramp girmediği için kısa bir şükür geçti aklımın kalan kısmından, öyle ki bacaklarımı olabildiğince kasıyordum. Aşağı kaydıkça ellerim üzerinden sıyrılıp iki yanıma düştü. Parmaklarını şortumun beline sarıp aşağı doğru indirdi. İtaatkâr davrandım. Gözlerimi bir an olsun tavandan çekmezken ve zaman zaman görüş açım kararırken ona sadece itaat ettim. Terliyordum. Alt dudağım ısırmaktan kanayacaktı. Damalı şortum ayak bileklerimden çıkmıştı! Kendimi bunun ilk olmadığıyla ilgili yatıştırmaya çalışsam da boşaydı. Bu sefer ne kayganlaştırıcı olacaktı ne eli, bu sefer...

Öldürüp öldürüp diriltecekti sadece beni.

"A-ahhm!-"

Yatak çarşafını sıkan parmaklarımı dudaklarıma bastırdım anında. Uzvumun başını ağzına aldı ve ağzının ıslaklığı biraz daha şeyime yayıldı. Ayak parmaklarımdan başlayan elektrik akımı kirpiklerimin ucunda son buldu. Sırtım bir yay gibi gerildi. Bu çok fazlaydı. Tanrı kahretmesin ki bu çok fazlaydı. Kanım hiç olmadığı kadar yoğun ve sıcaktı. Vücut ısım gittikçe artıyordu ama endişelenecek bir şey olmadığına emindim. Saç diplerimde oluşmaya başlayan teri hissediyordum. Zevk duyuyordum. Zevkimden yataklara düşebilirdim, bana yaptığı şeylerin bağımlısı olabilirdim. Bu öyle bir duyguydu ki, onunla böyle şeyler yaşayana kadar dünyada böyle hislerin var olduğunu bilmiyordum bile. Hazzın ne demek olduğunu, şehvetin ne demek olduğunu, arzunun ne demek olduğunu bilmiyordum.

"I-ıhhğğm"

Dudaklarımı kapatmış olsam dahi ses tellerim bir şekilde firar etti boğazımdan. Başım yastığa sürtün de sürtündü, ona birçok saç telimi armağan ettim. Eğer şansım olsaydı biraz daha armağan ederdim, çünkü kıvranmalarım çok yetersiz kalıyordu. İçimde gezinen elektriklenmeyi dışarı atamıyordum ve üstüme ne kadar toprak atılırsa atılsın yine de atamayacağıma emindim.

"Jongin-ah!"

Dilini şeyimin ucuna sürttüğü an reflekssel olarak elim ağzımdan çekildi ve parmaklarım saçlarına yapıştı. Dudaklarımın önünden kalkan engelle seslice nefes alıp vermeye başladım. Nefes alış verişlerim arasından kesik kesik inildemeye devam ediyordum. Kendimi tutacak, durduracak ya da frenleyecek mecalim yoktu. Her şey kontrolüm altından çıkmış ve onun kontrolü altına girmişti. Müthiş bir dürtüyle beni kontrolü altına alan esmere bakmak istedim. Bakabildiğim o kısa anda siyah saçlarını ve saçlarını çeken parmaklarımı görebildim. İnlemelerimin duyulur olması onu gaza getirmiş gibi daha şevkli ve hızlı bir şekilde yalamaya devam etti şeyimi. Bedeninin iki yanında olan bacaklarım yılan gibi kıvrılıp durdu. Parmak uçlarını baldırımda gezdirdi. Tek eli oradan kalça yanağıma çıkıp sıktı. Gözlerim kayarak kapanırken ağzını çekti. Erkekliğime değen serinlik tüylerimi diken diken ederken, dilini tekrar hissetmekle serinlikten değil etkilenmenin binbir halini tatmaktan tüylerimin dikeldiğini anladım. Şeyimi ağzına almadan, dilinin tabanıyla kökünden başına kadar yalayışını, hissetmekle kalmadım; zirveye tırmandığım o yerden hayalimde canlandı çehresi. Titredim.

Titrerken gerçekleşti ödeşmemiz.

Üzerime yükseldiğinde dudağının kenarında kalan beyaz sıvıyla anladım bunu. Bana aynı şeyi yaptığı o gün ona ne çok kızdığımı anımsayınca gülmek geldi içimden. Konuşurken ki ses tonuyla ise bir kez daha titredim.

"Ödeştik."

Belirgin tebessümüyle bir kez daha üstüme oynadı. Baş parmağıyla dudağının kenarını silerken bir kez daha... Yanıma uzanırken bir kez daha...

Arzuhâl |KaiHun| Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin