Bir ayağımı savurup parmaklığın alt betonuna yerleştirdim.

"Ya hak!" diyerek kendime güç verip balkona çıktım. Boyum allahtan bir altmış sekiz civarıydı. Parmaklıkların ardındanda geçtikten sonra odanın kapısının camına yapıştım. Tam bakarken Cihan 'da beni fark etmişti. Beni gördüğü an yüzü belli etmesede gözlerinden anlıyordum şaşgınlığını.

"Kapıyı aç" der gibi el işareti yaptım. Yüz mimikleri hiç değişmiyordu ama gözleri hala şaşkındı. Yatakta uzanmış oyun konsolu oynuyordu, kulağında da büyük kulaklık vardı. Kulaklığı boynuna indirdi ve yataktan hızla doğruldu. Ne zaman görsem dar sporcu atleti vardı üstünde.

Kalktı ve hızlıca kapıyı açtı. Saçım başım ıslanmış, burnumdan damlalar akıyordu. Somurtarak bir iki saniye baktım kapıyı açınca.

"Hele şükür!" diyerek içeriye girdim. O ise donup kalmıştı olduğu yerde. Kapıyı kapatıp yanıma geldi.

"Sen... Balkondanmı tırmandın?" dedi kaşlarını hafif çatarak.

"Yok bacada-... Neyse konumuz bu değil, neler olduğundan haberin varmı?"

"Hayır" der gibi kafasını salladı.

"Dün çocuğun biri yerdeki kanları görmüş. Sonra gitmiş sarhoş kafayla polisi aramış, bir kaç bişe zırvalamış, kan man demiş polislere, bak cihan, eğer o çocuğu öldürdüysen, eğer benim yüzümden başın yandıysa, ben suçu üstlenmeye hazırım yani-"

Gülümseyerek bana baktığını fark ettim, özellikle sondaki cümlemle.

" Niye gülüyosun? Bu çok ciddi bişe eğer çocuğu öldürdüysen bu benim-"

" Öldürmedim"

...

"Ne? " 

Mutlulukla karışık bir 'ne' nidası verdim.

"Duydun işte... Öldürmedim... Bu sefer yapmadım" diyerek oyun konsolunu tekrar eline aldı ve yatağın başına oturdu. Sondaki cümlesini fısıldayarak demişti ama ben duymuştum.

"Eee polisler?"

"Sabah geldiler, konuştuk, gittiler"

"Nasıl ya, hiç bişe anlayamıyorum, Tugay'a ne dedin?"

"Şu dün ki pislik mi? Onada eğer polise bir şey derse önce onu daha güzel döveceğimi, sonrada kendinen yaşça küçük bir kızı taciz ettiğini polislere ihbar edeceğimi söyledim"

Öncelikle şu taciz meselesi yüzünden utanmıyor değildim, biliyorum çok aptalca benim utanmam ama nedense o söyleyince utanıyordum, çekiniyordum. İlk defa bu kadar uzun konuşmuştu.

"İki saattir kapıyı çalıyorum?"

Birden alakasız bir şey söyleyince bende şaşırmıştım. Oda bir iki saniye bana bakıp kalmıştı. Kimseye hesap veren bir tipi yoktu.

"Kulaklıktan, duymamışım" dedi tekrar oyununa dönerek. Yarıya kadar kısık gözleri uzun kalın elleri, saçları, oyun oynarken dalıp gitmiştim resmen ona. Çok garipti. İnsanı kendine çekiyordu. Yada sadece beni. Onu uzunca izlediğimi fark edince dönüp bana baktı. Panikle oyun televizyonuna döndüm.

"Hangi oyun bu, çok güzelmiş" dedim endişeyle oyun hakkında hiç bir şey bilmeyen ben.

"Kaç tane konsol oyunu biliyosun?" dedi.

Eveet benim rezil oluşu iyi izleyin.

"Eee bir kaç tane biliyorum, galiba ama şuan adları pek aklımda değil."

"Hmm, nasıl oyunlardı?"

"Eeee, dövüş... Sonra maç-"

"Ooo pes'çisin ha? Gel bi kaç tur atalım" dedi konsolun birini yatağın ucuna, önüme atarak.

"Ee ben biraz unutmuş-"

"Yok yok iyisindir, baksana bu yağmurda balkondan tırmandığına göre... Elimden her iş gelir" diyerek dediği oyunu açtı.

Dediği komiğime gittiği için kafamı döndürerek sırıttım ve yanına oturdum.

"Tamam madem sen istedin, izlede gör" dedim konsolu hırsla elime alarak.

"Hıı hııı" diyerek sırıttı.

Oyun başladığından beri ikimizde gülüp bağırıyorduk. Oyunun başından sonuna kadar onun hakkındaki düşüncelerimi çok değiştirmişti. Çok güzel bir gülümsemesi, çok güzel bir kahkahası vardı. Dişleri birer inciydi sanki. Yıllar sonra ilk defa gülmüş gibi arada bir şaşırıyordu kendine.

"Hazırmısın geliyor!"

"Hazırım, hazırım gel bakalım"

"Yaklaştım kaleye... "

"Ve gool!" diyerek sevincimden ne yapacağımı şaşırmış olmalıyımki cihanın boynuna sarıldım. Sarılmış öyle bekliyordum.

Bir kaç saniye bekledi, sonra oda kollarını hafifçe deydirdi sırtımın üüst bölgesine. Dünki parti geldi aklıma, odaya girip beni kurtarışı, ona o kadar borçlu hissediyordumki kendimi. Bunları düşünürken burnumu çekerek ağladığımı fark edememişim.

"Ağlama" dedi güçlü ses tonuyla, gayet ciddiydi bunu söylerken, sanırım ağlamamı istemiyordu.

"Teşekkür ederim... Cihan"

____________________________________


 Ç𝗂𝖿𝗍𝗅𝗂𝗄 [+18] Where stories live. Discover now