Daphne'nin dedikleri doğruydu. Kalenin içi oldukça ilgi çekiciydi büyük merdivenler, işleme ve oymalı sütunlar bakanların gözlerini üstünde tutuyordu.
Ayrıca duvarlarda asılı olan irili ufaklı pek çok farklı tablonun hareketli olması bam başka bir gizemdi. Bazıları yeni gelen öğrencilerle bile konuşuyordu.
Birinci sınıf öğrencileri gruplar halinde geniş merdivenlerden çıkarken, Audrey diğer öğrencilerin yüzündeki merak ve heyecanı okuyabiliyordu.
Uzun merdivenin bitiminde herkes sıralanmış bir şekilde bekliyordu. Merdivenin başında zümrüt yeşili cübbeli yaşlı bir kadın tüm yeni gelen öğrencileri teker teker süzdükten sonra konuşmaya başladı.
"Hogwarts'a hoşgeldiniz. Şimdi birkaç dakika sonra bu kapılardan geçip sınıf arkadaşlarınıza katılacaksınız. Ama önce hepiniz özelliklerinize göre değerlendirilirlip dört binaya ayrılacaksınız. Bunlar; Gryffindor, Ravenclaw, Hufflepuff ve Slytherin."
Audrey, Slytherin binasını duyduğunda dikkatini yaşlı kadının konuşmasına daha çok verdi. Nedeni bilinmez bir şekilde küçük kız bu binayı oldukça çok istiyordu.
"Burada kaldığınız sürece binanız aileniz gibi olacak ve başarılarınız size puan kazandıracak. Kurallara uymazsanız puan kaybedeceksiniz. Yıl sonunda en çok puan kazanan bölüm, bina kupası almaya hak kazanır."
"Trevor!"
Kahverengi saçlı tombul oğlanın, yaşlı kadının konuşmasını aniden bölmesi öğrencileri güldürsede kadın kaşlarını çatarak elinde kurbağa tutan oğlana baktı. Kadın, büyük kapılı salonun içine girdiğinde oğlan korkudan derin bir nefes verdi.
Audrey bu sırada kardeşi ve kendisine doğru gelen sarışın çocuğu gördü. Bu daha önce Madam Malkin'in dükkanında onlarla konuşan çocuktu.
"Trende anlatılanlar demek gerçekten doğruymuş. Harry Potter ve ikizi Hogwarts'a gelmiş."
Sarışın çocuğun yüksek sesle söylediği bu konuşmasının ardından tüm gözler ikizlerin üzerine çevrilmişti. Hatta pek çok kişi fısıldaşmaya bile başlamıştı.
"Ben Malfoy, Draco Malfoy."
"Audrey Potter. Yeniden karşılaşmak güzel."
Draco'nun kendini Potter kardeşlere tanıtırken Ron'un kıkırdaşması hem sarışın oğlanın hemde Audrey'nin sinirini bozmuştu.
