☾YAÇ-12.BÖLÜM☽

114 8 211
                                    

''Küçük sıçan, küçük sıçan'' Ağlamaktan küçülmüş minik gözler o çirkin sesin sahibine döndü. ''Sabahtan beri sana sesleniyorum sen neden hala o kümesinden çıkmıyorsun?'' Küçük kız zorla yerinden kalkarak üzerini ardından da ellerini çırptı. Minicik elleriyle göz yaşlarını silerek karşısında ki çirkin adama baktı. ''Duymamışım'' azıcık çıkan sesiyle konuştuğunda adam hızla yanına geldi ve kolunu sıkı sıkıya kavradı. ''Duymadın öyle mi? Duymadın. Duymamazlıktan geldim demiyor da duymadım diyor. Nereden öğreniyorsun sen böyle lafları acaba?'' Hala sıkıca tuttuğu incecik kolu sürükleyerek kümesten çıkarttı.

Evet o küçücük çocuğu evin bahçesinde bulunan kümeste yaşatıyorlardı.  

Küçük kızı sürükleyerek eve ittirdi. Direkt girişte bulunan salona doğru ilerlediler. Küçük kız dağılmış evi görünce gözleri daha da dolmaya başlamıştı. ''Kahvaltıyı hazırla sonra da etrafı toplarsın''

Küçük kız gözlerini elinin tersiyle silerek baba diye adlandırdığı adamın dediklerini yapmaya başladı. Annesinin tam da ona öğrettiği gibi hareket ediyordu.

Eskimeye yüz tutmuş buzdolabını açtı ve boşluğuna asla şaşırmayarak içinde bulunan kaptaki siyah zeytini ve artık beyazlığını kaybetmiş sarı olmak üzere olan beyaz peyniri çıkarttı.

Eski tahta masalarının üzerine bıraktı ve babasına baktı. ''Odadaki dolapta rakım var getir hemen onu bana'' küçük kız küçük adımlarla evde bulunan tek odaya ilerledi. Kahverengi kapıları düşmüş olan dolabın önüne geldi. Rakı şişesini küçük elleriyle kavrayarak kucağına aldı.

Annesi gideli 3 yıl olmuştu. Artık o korkak 4 yaşındaki küçük kız yoktu. Okula gitmesi gerekirken babasının zindanında ayakta durmaya çalışıyordu. Ayağa kalkıp zorla doğrulduğunda dışarıdan yüksek sesler gelmeye başladı. İçi korkuyla doldu o anda.

Patlama sesleri geliyordu. İnsanların çığlık çığlığa kaçıştığı o sesler kulaklarını dolduruyordu. Elindeki şişeyi bırakıp koşarak salona girdi. Babası çoktan kapıya ulaşmış ve dışarıda ne olduğuna bakıyordu. Babasının onu korumayacağını bile bile dibine kadar geldi ve dışarıya bakmaya başladı.

Kaçmaları gerekiyordu.

Her şeyi arkalarında bırakıp koşarak kaçmaları gerekiyordu.

Evin önüne gelen siyah giyinmiş ve ellerinde kocaman silah olan adamlar küçük kızın kötü babasının önünde durdular.

''Onu almaya geldik''

''İsabet olur'' diyerek pis bir şekilde güldü adam. ''7 sene geçti aradan şimdi mi aklınıza onu almak geliyor. Gerçekten inanılır gibi değ-'' babası sözünü bitiremeden arkadaki adam silahını kaldırdı ve merminin özgür kalmasını sağladı.

Mermi havada süzülürken babasının alnıyla buluşmuş ve kafasının içinden geçerek arkadan  dışarıya doğru çıkmıştı.

Küçük kızın bedeni korkuyla duvara yapıştı. Ağlayamıyordu bile. Korkuyordu.

Babasını öldürenler onu da öldürebilirdi.

Adamların arkasından bir kadın çıktı ve hızla eğilerek minik elleri tuttu. ''Seni kurtarmak için geldik meleğim buraya. Korkma. Sakın korkma'' İçini dolduran güven hissiyle kollarını kadına sardı. O sırada gözleri arkasındaki adama kaymıştı. Güven veren şekilde gülümseyerek kızı kucağına aldı ve ayağa kalktı.

Evden koşar adımlarla çıkarken küçük gözler etrafı tarayarak bakınıyordu. Evlerin üzerinden dumanlar çıkıyor, silah ve patlama sesleri arttıkça artıyor, insanlar telaşla etrafta koşuşturuyorlardı.

YERALTI ÇOCUKLARIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin