Çanlar Çalarken

2 0 0
                                    

                                                                                     BÖLÜM 3

Sınıfta tek başıma oturmuş, camdan dışarıyı seyrediyordum. Diğer herkes evlerine gitmişti bense Sude'nin antrenmanının bitmesini bekliyordum. Ege ile olanlar yüzünden canım oldukça sıkkındı. Sude'yi beklemekten vazgeçerek ona ,önden eve gittiğime dair bir not yazdım ve ardından eşyalarımı toplamaya başladım. Kitaplarımı çantama yerleştirirken bir anda garip bir çan sesi çalmaya başladı. Etrafta ve duvarlarda yankılanan , sanki eski bir saatin çanıymış gibi ritmik bir şekilde çalmaya başlayan ses içimi ürpertti .Duyduğum sesi anlamlandırmaya çalışırken çalan üçüncü çan sesiyle birlikte aniden etraf sallanmaya başladı. sıram sanki deprem oluyormuş gibi sallanıyor, eşyalarım yere saçılıyordu. Oldukça korkarak ve panikleyerek sıramın altına saklandım. Çan sesinin volümü  giderek yükselmeye başladı. Artan her çan sesinde sarsıntı giderek artıyor nefes alış verişimin hızını da arttırıyordu. Sarsıntı o kadar arttı ki pencere camları çatlamaya ; sıralar ve sandalyeler devrilmeye başladı. Giderek artan çan sesi artık kafamın içinde yankılanıyor, kulaklarım uğulduyordu. Ses artık dayanılmaz hale geldiğinde ellerimi başımın etrafına sararak gözlerimi ve kulaklarımı sımsıkı kapadım. Tam camların patlayacağını ve çan sesinin beynimi parçalayacağını düşünmeye başlamıştım ki çan sesleri ve sarsıntı aniden durdu. Ellerim kafamın etrafında ,eğilmiş haldeyken kalbimin çok hızlı bir şekilde attığını hissediyordum. Daha sonra yavaşça kollarımı indirip kafamı kaldırdım ve gözlerimi açtığımda hala sıramda oturur halde olduğumu fark ettim. Eşyalarımın hepsi aynı bıraktığım gibiydi, camlar çatlamamış sıralar devrilmemişti. ne sarsıntı ne de çan sesi gerçek değildi . Uyuyakalmış ve rüya görmüştüm, hepsi benim hayal gücümdü. Bunu fark edince gerilmiş olan vücudum gevşedi ve istemeden tuttuğum nefesimi bıraktım. Rahatlayarak kendi aptallığıma kıkırdadım, derin nefesler alarak çarpan kalbimi düzene sokmaya çalıştım. Bugün olanların beni böyle bir rüya görecek kadar germiş olduğunu düşündüm. Yeterince sakinleşip soluklandıktan, kendime geldikten sonra etrafın ürpertici derecede sessiz olduğunu fark ettim; dışarda ne bir kuş sesi ne de antrenman yapan öğrencilerden gelen sesler vardı; duyduğum tek ses nefes alış verişlerimdi .Sanki şu anda burada bulunan tek canlı benmişim gibi hissettiriyordu. Bu sessizlik beni tekrar germeye başlamıştı. Eve gitme konusunda aceleci davranmaya karar vererek hızla eşyalarımı toplamaya başladım. Defter ve ders kitaplarını çantama doldurdum ardından favori romantik kitabımı almak için elimi sıranın altına soktum . Sıranın altında Baharda Aşk romanının tanıdık kağıt dokusu yerine pürüzlü ve mukavva gibi doku hissettim. Beklemediğim hissiyattan dolayı şaşırarak kitabı sıranın altından çıkardım. Karşımda rengarenk desenlerin üzerinde bulunan kadın ve erkek silüet resimlerinden ziyade kahverengi kalın cildin üstünde altın rengi işlemeli sarmaşık desenleri bulunan ,eskimiş bir kitap çıktı. Elimdeki kitaba inanamayarak bakıyor, nasıl böyle bir kitabın benim sıramın altından çıktığını anlamaya çalışıyordum. Kitabı yavaşça sıramın üzerine bıraktıktan sonra sıranın altına eğildim ve sıra altının boş olduğunu gördüm. Baharda aşk kitabı gitmiş yerine üstünde isim yazmayan bu kahverengi kitap gelmişti. Bu nasıl olabilir ki diye düşünürken az önce yaşanan deprem ve çan seslerinin rüya olmama ihtimali tüylerimi diken diken etti. Tekrardan paniklemeye başlamadan önce derin bir nefes alıp sıranın üstündeki kitaba uzandım ve yavaşça kapağını açtım. Sayfanın üst kısmında yazan yazıyı okumaya başladım.

Hayatını şimdiye kadar tek renk yaşamış olan,

Nedir ruhunun açlığını çektiği renk?

Neden dolmaz içindeki o koca boşluk?

Gözle görünenin altında, rüyalarında özlemini çektiğin duygudur eksik olan

Ne renktir aynaya baktığında gördüğün yansıman?

Bu dizelerin altında ise etrafı altın sarmaşık desenleriyle çevrili bir ayna vardı. Aynaya baktığımda gördüğüm kendi yansımamdı: siyah saçlar , göz kapaklarına kadar uzanan kakül ve kakülün ardındaki yeşil gözler... Ama yansımada gariplik vardı sanki bütün renkler emilmişti. Gözlerim, ten rengim hepsi solmuştu; baktığım bir yansımadan ziyade siyah beyaz bir fotoğraf gibi duruyordu. Aynanın altında ise tek bir dize yer alıyordu:

Yansıman renklendiğinde döneceksin geldiğin yere

Az önce okuduğum sayfaya tekrar göz gezdirdikten sonra aklıma ilk gelen hala rüya gördüğüm düşüncesiydi. Şu an yaşamış olduğum olaylar gerçek olamayacak kadar saçmaydı. Bu yüzden ilk yaptığım elimle yanağımı çimdiklemek oldu. Acıyı hissettikten sonra ise rüya görmediğim gerçeği suratıma çarptı ve bu beni alarma geçirdi. Hızla sayfada yazanları tekrar okumaya başladım ancak beynim okuduğunu anlama yeteneğini kapatmıştı. Algılayabildiğim tek şey boğazımdan yükselen ve içimi kaplayan panik duygusuydu. yüksek doz kafein almış gibi hızla çarpan kalbime ciğerlerim yetişemiyor ve nefes almam giderek zorlaşıyordu. ellerim zangır zangır titremeye başlamış, Kitabı düzgün tutamayacak hale gelmiştim. Kafam boşalmıştı, gözlerim kitaptaki satırlardan defalarca geçse de sanki okuma yeteneğimi kaybetmiştim. Baktığım halde, okuduğum halde anlayamıyordum. Elimdeki kitabı sıraya fırlatır gibi koyduktan aceleyle geriye adımlar atarak sıradan uzaklaştım, sanki kitaptan uzaklaşırsam her şey düzelecekti ve az önce yaşananlar yaşanmamış olacaktı. Kaçar gibi sıradan uzaklaşırken sırtımı arkadaki sıraya çarparak durdum. Sırtımı çarpmanın etkisiyle beni terk eden mantığım geri gelir gibi oldu. Bu gerçek olamazdı ve rüyada da değildim o zaman neler oluyordu? Düşünebildiğim tek şey birilerinin benimle dalga geçtiği oldu. Bütün o sarsıntı ve çan sesleri rüyadan ibaretti ve bu kitapta saçma bir eşek şakasıydı . Sınıftaki eşyaların hepsi yerli yerindeyken sarsıntıların gerçek olma ihtimali yoktu .Birileri ben uyuklarken gelip sıra altındaki romanı bu ciltli kitapla değiştirmiş olmalıydı. Mantıklı gelen bu çıkarım beni azıcıkta olsa rahatlatmıştı ve aklımın başıma gelmesini sağlamıştı. Şakayı kim yapmış olabilir diye düşünmeme gerek bile yoktu. Etrafımda bunun gibi salakça şakaları yapacak tek bir insan vardı: Sude. Daha önce, kolayca korktuğumu bildiği için bir sürü saçma ve korkutucu şaka yapmıştı. Bu da onun saçma oyunlarından biriydi. Beynim az önce yürüttüğüm mantık tarafından ikna edilmiş olsa da içimden bir türlü gitmeyen kaygı hissiyatı rahatlamamı engelliyordu. Aklıma Sude'nin benimle dalga geçiyor olma ihtimali gelince hemen onun yanına gitmeye karar verdim. Sonuçta onu görmek içimi bir nebze rahatlatabilir ve az önceki saçmalığın gerçek olmadığını kanıtlayabilirdi. Eşyalarımın hepsini sınıfta bırakarak dışarı fırladım ve hızla koridorda ilerledim. Yürürken ilk fark ettiğim, seslerin geri gelmiş olduğuydu. Kuş seslerini ve tek tük de olsa insan seslerini duyabiliyordum. Sanki birileri kapattığı sesi geri açmıştı. Her ne kadar sesleri duyuyor olmak beni mutlu etse de aklımda Sude'yi görme fikri ,hızımı arttırarak koşarcasına futbol takımının antrenman yaptığı çimlik alana doğru ilerlemeye başladım. Çimlik alan görüş alanıma girdiğinde koşmaya başlamıştım. Tek istediğim olabildiğince çabuk Sude'yi görmekti. ona kızmayacaktım bile sadece bana bu yaşananların bir şaka olduğunu söylemesine ihtiyacım vardı. Tedirgin bir şekilde olabildiğince hızlı koşarak sahaya vardım. Sahaya vardığımda beynimin boşaldığını hissettim . Okulun tek çim sahasında kız futbol takımını yerine erkek beyzbol takımı antrenman yapıyordu. Koştuğum için hızlanmış olan nefesim daha da hızlandı. Panikle yakınımdaki en yakın beyzbol oyuncusuna koştum ve onu kolundan dürttüm. Sanki içimde aklımı mantığa bağlayan son ipte kopmuştu ve iç güdülerimle hareket ediyordum. Çocuk bana döndü ve gözleri şaşkınlıkla açıldı. Bana uzaylı görmüş gibi bakıyordu ama artık hiçbir şey umurumda değildi. Nefes nefese çocuğa" kız futbol takımı nerede antrenman yapıyor? "diye sordum. Çocuk, sorduğum sorunun çok saçma olduğunu düşünen bir surat ifadesiyle  bana bakarak " Ne, kız futbol takımı mı?" diye sordu. Ona" evet, neredeler? Onları hemen bulmam gerek." Diye  sordum. Çocuk, endişeyle beni inceleyerek " Bildiğim kadarıyla okulumuzun kız futbol takımı yok. Sen iyi misin?" diye yanıtladı.

You've reached the end of published parts.

⏰ Last updated: Aug 22, 2022 ⏰

Add this story to your Library to get notified about new parts!

Gökkuşağının AltındaWhere stories live. Discover now