8.BÖLÜM: "GÜVEN VE İHANET"

49 9 41
                                    

🕊

Güven problemleri... Haklı bir problem. Bu devirde kimseye güven olmaz arkadaşlar.

Yalın için bir yıldız. Bu bölümde biraz az göreceksiniz onu :( ★
____________________

8.BÖLÜM: "GÜVEN VE İHANET"

Derdini, sorununu, acını hatta sırrını bir yabancıya anlatmak bir tanıdığına anlatmaktan kolaydır derler. Çünkü karşındaki kişi seni yargılasa bile onun hiçbir değeri yoktur gözünde. Bu benim sözlüğümde tam tersiydi. Bir yabancıya kendini anlatmak en tehlikeli şeydir çünkü. Tanımadığın kişiye güvenirsen senin ona verdiğin bilgiyi nasıl kullanacağını bilemezsin. Tanıdığın ve güvendiğin birine verdiğin bilgi ise onunla güvende kalır ve hiç şüphesiz sizi yargılamaz. Eğer yargılıyorsa ozaman aranızdaki bağı sorgulaman gerekir.

Birbirimizi anlıyorduk. Yalını tanımaya başlıyordum. Bu: sinirlenince yumruk yaptığını tahmin ettiğim ellerini ceplerine koyup düz bir ifadeyle baktığını ve çenesini seğirdiğini bilmem gibi değil ya da bana ne zaman yakın dursa nefesini tutması gibi degil. Geçmişinin verdiği yaraları artık azda olsa bilmemden kaynaklıydı. Yalının iyi bir geçmişi olmadığını başından fark etmiştim.

Birbirimizin geçmişini görüyorduk. O beni kapağı kapalı bir kitapken okumayı başaran adamdı. Bense onu kapağı kapalıyken acısını hisseden.

Tek fark o beni anladığını gösteriyordu ama ben bunu göstermek yerine hissettirmeye çalışıyordum. Yalın bir yabancı değildi. Ona karşı açık konuşmuyordum çünkü ona güvenmek konusunda sorun yaşıyordum.

Güven öyle kolay kazanılan birşey değildi. Bu hayatta bir tek Demire güvenen ben, Yalına nasıl bukadar hızlı güvenebilirdim ki? Ne yalan söyleyeyim birine güvenmem için karşımdaki kişinin ne yapması gerektiğini ben bile bilmiyordum.

Güvenin, Yalının huzur için söylediği gibi bir anda içimizden gelmesiyle oluştuğuna inanıyordum. Yanılıyor olabilirdim. Belki Yalına hiç güvenmeyecektim, belki Demirden bile daha çok güveneceğim biri olacaktı. Zaman belirsizliklerle doluydu. Aslında bu da bir kumardı. Ve ilk defa kumardan bu denli nefret etmiştim.

Güven ve ihanet kırmızı çizgimdi. İkisi de birbirine bağlantılı olduğu için kırmızı çizgimdi. Birine güvenmeden ihanet doğmazdı. Evet, anneme güvenmiştim ve evet annem beni doğurup bırakarak bana ihanet etmişti.

Yalının bana ailesinden bahsetmesi beklenmedik olmuştu. Anlattıkları bana güvenerek miydi bilmiyordum. Belki de bunun bir önemi olmadığı için anlatmıştı. Ona görünmez bir ruhmuş gibi davranan ailesi ve zorbalık eden çocuklar fazlasıyla trajikti bir çocuk için. Geçmişi canını yakıyordu. Bunu o gece görmüştüm. Buyüzden anlattıklarının onun için önemsiz olma düşüncesini aklımdan çıkarmıştım. Yüzünde olan maske düşmemek için direniyordu fakat farkında değildi ben yine hile yapmıştım. O maskenin altından bakıp onun hakkında birşeyler öğrenmiştim.

O geceyi, sokağı, yüzümüze vuran renkli tabelaların ışıgını, dudaklarımdan çektiği sigarayı,  sessizliği, huzuru ve o geçmişin verdiği yara izini asla unutmayacaktım. Herşeyi unuturdum fakat o geceyi unutmazdım. Çünkü Yalını ilk defa hissedişim olmuştu o gece. O görünmez bir ruh değildi. Ben onu görüyordum. Hissediyordum. O gerçekti. Nefes alış verişlerimiz boş sokakta duyulmuştu. Önümde bir ayna vardı. Ben o aynaya bakıyordum ve iki tane öldürülmüş ruh görüyordum. 24 Mayıs... O yaralı çocuğu gördüğüm deniz gözlerini unutamazdım. O günü aklıma not etmiştim bi kere artık unutamazdım.

ACIBADEMWhere stories live. Discover now