5- canın için koş

354 50 11
                                    

Bolum bess. Iyi okumalarr.

Steve: Neden durduk?

Dustin: Araba gitmiyor.

Steve: Nasıl gitmiyor, açın kafesi bir de ben deneyeyim.

Dustin: Zaten yeterince denedim. Gitmiyor işte.

Robin: Yürüyerek devam edeceğiz o zaman. Ben sizi çıkarayım.

Robin'in kafesi açmasıyla dışarı çıktık ve tesisin koridorlarında beraber yürümeye başladık.

Erica: Daha ne kadar yürüyeceğiz inekler?

Dustin: Bilmiyoruz Erica, asansörü bulana kadar yürüyeceğiz işte.

Steve: Asansörün yerini bilmiyor musunuz?

Robin: Öyle değil de hatırlamıyoruz diyelim. Burası fazla karışık.

Dustin: Ya da tam tersine, her şey birbirinin aynısı.

Steve: Tanrım.

Darcy: İlerdeki kavşaktan döndüğümüzde asansöre ulaşıyoruz.

Dustin: Ee.. teşekkürler.

Robin: Sağol.

Başımı sallayarak karşılık verdim. Koridorda yürümeye devam ederken sesler duyduk.

Darcy: Benim duyduğumu siz de duyuyor musunuz?

Robin: Evet.

Dustin: Geliyorlar.

Steve: Tamam, daha hızlı yürüyoruz. Hadi.

Dustin: Ya asansörün önünde de varlarsa?

Darcy: Aynı şekilde olmayabilirler de. Riske atamayız, olmamalarını umalım.

Biz durmuş konuşurken 3 Rus görüş alanımıza girmişler ve üstümüze koşuyorlardı.

Robin: Tanrım.

Steve: Koşun, koşun. Hadi!

Koşmaya başladık ama Ruslar fazla hızlıydı. Ama Ruslar tarafından kovalanmayı daha korkunç yapan şey ise yüzüstü bıraktığın Ruslar'dan kaçıyor olmaktı.

- Bu o, Wilson.

Steve: Seni farkettiler.

Darcy: Evet.

Arkama bakmak istediğimde bize iyice yaklaştıklarını gördüm ve Dustin'in ayağı takılarak yere düştü.

Dustin: Siktir, bacağım.

Steve: Dustin!

Arkamızı döndüğümüzde, Dustin'in yakalandığını gördük.

Dustin: Bırak beni orospu çocuğu.

Robin: Lanet olsun.

Öne atıldım, eğer çocuğa bir şey olursa kendimi affedemezdim. Cebimdeki silahı çıkarıp Dustin'i tutan Rus'a ve diğer ikisine sıktım. Steve hemen Dustin'i aldı ve koşmaya devam ettik.

Steve: Ne yaptın sen?

Darcy: Ölüm fermanımı yazdım diyelim.

Erica: Bitmişler gibi durmuyor.

Dustin: Asansöre az kaldı.

Bir süre koştuktan sonra asansöre vardık.

Dustin: Lanet olsun.

Robin: Ne var?

Dustin: Anahtar kart.

Steve: Şaka yapıyor olmalısın Henderson.

Darcy: Bu sefer bende var.

Robin: Şükürler olsun.

Asansöre bindiğimizde hepimiz korku içindeydik.

Steve: Asansörden çıkınca evlerimize dağılacağız değil mi?

Erica: Öyle olsa iyi olur, yoksa annem hepinizi gebertir.

Dustin: Evet.

Darcy: Pek sanmıyorum.

Robin: Neden?

Erica: "Pek sanmıyorum" da ne demek inek?

Darcy: Çünkü muhtemelen bizi AVM'de de arıyor olacaklar. Yeterince dikkatli olursak evlerimize dönebiliriz.

Steve: Tamam da senin evini bulmazlar mı?

Darcy: Ben icabına bakarım.

Steve: Eğer istersen benim ev-

Dustin: Geldik, çıkalım hadi.

Asansörden indik ve AVM'ye girdik.

Dustin: Hep kalabalıkta yürüyün ve birbirinizi kaybetmeyin.

Steve: Darcy, etrafta hiç o Rus tipliler var mı?

Darcy: Göremiyorum.

Robin: Şunlar olabilir mi?

Darcy: Siktir.

Steve: Ne oldu?

Darcy: Bunlar onlar, etraftaki insanlara bir şeyler soruyorlar.

Ben Steve'e laf anlatmaya çalışırken Ruslar bizi gördü ve yanımıza doğru yürümeye başladılar.

Dustin: İptal, plan iptal. Dönün dönün!

Ruslar'dan zıt yöne koşmaya başladık.

Dustin: Biri arkaya baksın, ne kadar yakınlar diye.

Robin: Steve baksın.

Steve: Neden ben bakıyorum, sen bak.

Darcy: Ben bakarı- aman tanrım, koşun.

Steve: O kadar mı yakınlar?

Darcy: Çok çok yakınlar.

Dustin: Nefesim kesiliyor.

Arkama bir kez daha baktım. Hızlı oldukları kadar sinirliydiler de.

Darcy: Canın için koş Dustin, canınız için koşun!

Benim de panikletişlerim üzerine bacaklarımızı kıçımıza vura vura koşmaya devam ederek aşağı kata indik.

Steve: Hadi, şu dükkan tezgahının arkasına geçin.

Hepimiz tezgahın arkasına geçip saklandık. Duyduğumuz seslere göre Ruslar da aşağı inmişlerdi. Aklıma, o gün geldi. Yoksa yine tüm sevdiklerim gözlerimin önünde ölecek ve ben onlara yardımcı olamadan sadece izleyecek miydim? Beni en çok korkutan buydu. O bok çukuruna tekrar düşmek ya da sevdiklerimden olmak istemiyordum.

- Sanırım onları buldum, bu tarafa.

Hepimiz sırayla birbirimizin korku dolu yüzlerine belki de son kez bakıyorduk. Ruslar'ın bot sesleri yaklaştıkça gözlerimizi daha çok kısıyorduk. Yüksek bir ses ile irkildik.

Bolum sonu. Okudugunuz icin tesekkurler. Oylarsaniz sevinirim.

Steve Harrington Waar verhalen tot leven komen. Ontdek het nu