3- güven

384 51 47
                                    

Bolum 3 👍 İyi okumalarr

Alarm çalmaya başladı, Steve, askeri alt etmişti.

Robin: Ne oluyor?

Dustin: Bilmiyorum.

Bana döndüler. Ellerimi kaldırdım.

Darcy: Bende bir şey yok. Ruslar hareketlenme olduğunu farketmiş olmalı.

Steve: Lanet olsun koşun.

Koşmaya başladık.  Kaçamayacaklardı, eğer planım işe yaramazsa.

Darcy: Buraya doğru geliyorlar, ayakkabı sesleri geliyor.

Steve: Ben önden gideceğim, önümüze gelenleri durduracağım. Arkamda kalın.

Koşarken Ruslar'ın beni farkettiğini gördüm. Ellerimdeki ipleri görmüşlerdi.

Darcy: Koşun, şu oda boş.

Boş odaya girdiğimizde Steve ile kapıyı tutuyorduk çünkü karşı taraftaki askerler kapıyı zorluyordu.

Darcy: Daha fazla tutamıyorum.

Steve: Robin, çocuklara sahip çık ve yardım getirin.

Dustin: Dikkat et dostum.

Robin ve çocuklar odadan çıkmayı başarınca kapıdan çekildik ve Ruslar içeri girdi. Steve'i bir odaya, beni de generalin yanına götürdüler.

General: Neler oldu? Anlat.

Darcy: Asansörde onları sıkıştıracaktım ama silahımı aldıkları için kurtulana kadar onlara uymam gerekiyordu.

General: Bunca yolu yakalanmadan kendileri mi geldiler yani, hiç yardım etmedin mi onlara?

Beni suçluyor olması sinirimi bozmuştu.

Darcy: Şifrenizin bu kadar uyduruk olması benim suçum mu?

Generalin attığı tokatla yere düştüm.

General: Seni yaşattığımıza şükret. Kaldırın onu.

İki askerin kolumdan çekiştirmesi ile yerden kalktım.

Darcy: Üzgünüm. ...Ona ne yapacaksınız?

General: Amacının ne olduğunu söylemesi için biraz hırpalıyorlar.

Endişelendim.

Darcy: Hırpalıyorlar mı?

General: Neden endişelendin, oğlan çok mu yakışıklıydı? Seni sürtük.

General gülmeye başladı, onunla birlikte diğer askerler de generalin ne dediğini anlamamalarına rağmen güldüler. Aşağılanmaya alışkındım ama bu, bugün bitecekti.

Darcy: Hayır.

General: Güzel.

İçeri 2 asker girdi.

- Bayıldı efendim.

General: Bir şeyler öğrenebildiniz mi?

- Konuşmadı efendim.

General: İşe yaramazlar, onu diğer odaya götürün. Bir de ben konuşayım.

- Emredersiniz.

General: Yürü Wilson.

Başımı salladım. Diğer odaya gittiğimizde gördüğüm ilk şey yüzü kan içindeki, sandalyeye bağlı olan baygın Steve'di.

General: Uyandırın onu.

Askerler Steve'i tokat atarak uyandırdılar.

Steve: Ha? Neler oluyor?

Göz göze geldik, yüzümü eğdim.

General: Kimin için çalışıyorsun?

Steve: Dostum, bunu demin adamların da sordu. Dondurmacıyım ben, Scoops Ahoy'da çalışıyorum.

General: Bizi nasıl buldunuz?

Steve: Bir kargom gelmedi ve depo odasında kalmış olabileceğini düşünerek oraya gittik.

General: Wilson öyle demiyor ama, değil mi Wilson?

Steve hayal kırıklığıyla bana baktı.

Darcy: Evet.

İçeri bir asker girdi.

- Bakmanız gereken bir şey var efendim.

General emin olamayarak Steve ve bana baktı.

Darcy: Onunla ben ilgilenirim.

General askerlerden birini odada bizimle bırakıp çıktı. Steve'in sandalyesinin önüne geçip eğildim.

Steve: Darcy. Sana güvenmiştim, güvenmiştik. Onlar gibi olmadığına inanmıştım.

İyiki general dışında kimse Rusça dışında anlamıyorlardı.

Darcy: Denizci, bak sadece tek bir şey diyeceğim. Koşmaya hazırlan.

Steve: Ne-

Ayağa kalkıp odadaki diğer askerin yanına gittim. Artık dönüşü yoktu.

- ?

Masadaki sert bir şeyi alıp askerin kafasına indirdim ve bayıldı. Askerin anahtar kartını ve silahını aldım.

Steve: Sen, ..ne?

Steve'in yanına geri dönüp onu sandalyeye bağlayan kemerleri çözmeye koyuldum.

Darcy: Koşabilecek misin?

Steve: Evet.

Steve'i çözdüm ve odadan çıkıp koşmaya başladık.

Bolum sonu. Okudugunuz icin tesekkurler, oylarsaniz sevinirim.

Steve Harrington حيث تعيش القصص. اكتشف الآن