"Ne yapsaydım? Baksana yanaklarıma, kızardılar."

Yanıma gelip elinin tersiyle okşadı yanaklarımı. Dudak büzerek avcuna yasladım başımı. Sebepsizce çok strese giriyordum,kafamda bin bir türlü ses dolanıp hepsi farklı şeyler söylüyordu.

"Babam ilk defa tanıştığı insanlarla hep böyledir. Tanısan çok seversin merak etme. Biraz fazla hiperaktif sadece."

"Biraz mı?  Jungkook beni boğmaya çalıştı."

Ciddi ciddi konuşurken kahkaha atmaya başladı. Olanı söylemiştim? Gülünecek bir şey de yoktu ayrıca. Bana destek olması gerekiyordu! Hamileydim ben.

"Taehyung... Babam ilk tanıştığında bazılarından hiç haz etmez ve konuşmaz. Ama seni çok sevdi. Bu iyi bir şey değil mi?"

"Beni boğmaya çalıştı."

"Peki... Seni boğmaya çalıştı. Ama şimdi gitmeliyiz."

Belimden tutup lavabodan çıkardı. Korka korka adımlar atarak salona kadar Jungkook'un arkasından gittim. Salona girdiğimizde tüm gözler bize dönünce yutkundum. Az önce beni öldürmeye çalışan adam kalkıp yanıma geldiğinde,elimi Jungkook'un tişörtüne atıp çekiştirdim. Ama o?!

Beni bırakıp gitti ve oturdu!

"Taehyung, değil mi?"

"Evet efendim."

"Öncelikle özür dilerim Taehyung. Jungkook bizi ilk defa erkek arkadaşıyla tanıştırdığı için heyecanlandım. Kaba davrandım biraz."

Başımı sağa sola sallayarak reddetmeye çalıştım fakat beni umursamadan tekrar konuştu.

"Rahatsız olduğunu söylemek yerine bu tür numaralar yapma lütfen."

"B-ben..."

Fark edilmenin verdiği rahatsızlık ile kendimi açıklama çabasına girdim. Onlar nasıl fark etmişti ki? Güzel oynayamamış mıydım? Rezil olmuştum işte!

"Ama bu benim umurumda değil!"

Ne olduğunu anlamadan kendimi onun kolları arasında buldum. Beni peşinden sürükleyip kanepeye oturttuktan sonra yanıma oturdu. Şaşkınlıkla ona bakıyordum. Jimin kendi halinde telefonuyla uğraşıyor, Jungkook babasıyla konuşuyor,ben de bu adamla cebelleşiyordum.

"Kaç yaşındasın? Jimin'e sordum ama doğru dürüst cevap vermedi."

"19 yaşına gireceğim yakında."

Gülen yüzü anında soldu. Burnundan nefes verdikten sonra ayağa kalkıp karşısında,her şeyden habersiz babasıyla konuşan Jungkook'un çıplak bacağına vurdu. Gülmemek için dudaklarımı ısırırken, Jungkook bağırarak bacağını tutmuştu.

"Baba napıyorsun yaa!"

"Bu çocuk 18 yaşında mı Jungkook?"

Jungkook ağlayacak gibi görünen suratıyla bana döndü.

"18 yaşında mısın Taehyung?"

Gülerek başımı salladım. Bakışlarını benden çekerek SeJun babasına baktı.

"18 yaşındaymış baba."

Jungkook konuşur konuşmaz, Bay SeJun ona vurmaya başladı. Jimin ve ben kahkaha atarken, Jungkook babasından kurtulmaya çalışıyordu. Anladığım kadarıyla beni küçük bulduğu için yapıyordu. Çok mutluydum devam etmeliydi!

Jungkook, çığlık atarak diğer babasının arkasına geçtiğinde ben de dahil herkes sustu. Diğer babasının onu koruyacağını düşünüyordum. Çünkü Jungkook, babasının kıyafetine tutunarak arkasında gizlenmeye çalışıyordu. Uzaktan bile baktığımda giydiği şort yüzünden çıplak bacaklarının kıpkırmızı olduğunu görebiliyordum.

My fault | TaekookWhere stories live. Discover now