Seo Changbin Loves

933 71 81
                                    

Seo Changbin arkadaşlarını seviyordu.

Changbin Felix'in masumiyetle parlayan ışıl ışıl gözlerini ve çocuksu heyecanını seviyordu. Hyunjin'in yakışıklı yüzünü ve dramatikliğini, Jeongin'in tatlı gülümsemesi ve gülünce kısılan gözlerini, Chan'ın arkadaşları için her şeyi, her an feda etmeye hazır oluşunu ve güzel gamzelerini, Seungmin'in ipek gibi yumuşak sesini ve olgunluğunu seviyordu.

Ama Changbin en çok Minho'nun Jisung'ı sevişini, Jisung'ın da Minho'yu sevişini seviyordu.

İki arkadaşı ne zaman bir araya gelse Changbin gözlerini çiftin -eh henüz çift sayılmazlardı ama Changbin'e kalırsa bu duruma bir son vermeye hazırdı, hem de bir an önce- üzerinden ayıramıyordu. Minho'nun her an Jisung'la ilgilenmeye çalışması ve Jisung'ın Minho'nun dudaklarından dökülen her kelime sanki bir vahiymişçesine davranması Changbin'in midesindeki kelebeklerin deliler gibi kanat çırpmaya başlamasına neden oluyordu.

Changbin ikiliyi uzun süredir izliyordu. Öyle ki hem diğer grup arkadaşları hem de hayranları bunu fark etmişlerdi ama önemli değildi, Changbin kimse için kendine dur diyecek biri değildi. Gözlerini bu kadar güzel bir şeyden ayıramaz, onları izlemeden edemezdi.

Jisung ne zaman heyecanlansa Minho daha genç olan çocuğun elini tutuyor, onu sakinleştirmeye çalışıyordu ve Minho ne zaman bir şey söylemek isteyip fırsat bulamasa Jisung herkesin dikkatini hyungına çekiyordu. O kadar tatlılardı ki Changbin hala neden sevgili olmadıklarına bir türlü anlam veremiyordu. Resmen birbirlerinin ruh eşleriydiler, ki bunu kendileri bile kabul ediyor ama çıkmayı reddediyorlardı.

Eh, Changbin o gün bekleme odasında Minho'nun omzuna başını koymuş dalgın dalgın bakınan Jisung'ı izlerken kararını vermişti. O ikisinin çıkmasını sağlayacaktı, iki en yakın arkadaşına bunu borçluydu.

Minho ve Jisung'ı sevgili yapma görevi başlıyor.

----------

Jisung, Minho'nun kucağına yatmış baygın gözlerle telefonuna bakarken Minho ise sevgi dolu gözlerle küçüğünü izliyor, bir yandan da minik parmalarını sanki kediciklerinden birini seviyormuş gibi, incitmekten korka korka saçları arasında gezdiriyordu.

"Çığlık atacağım."

"Ne?"

Changbin, aniden yanında duyduğu Seungmin'in sesiyle irkilerek çocuğa baktı. Pratik odasının diğer ucunda oturan ikiliyi izlerken sesli konuştuğunu fark etmemişti bile.

"Ne?"

Changbin çaktırmamaya çalışarak sordu ancak Seungmin'i kolayca başından savamayacağının farkındaydı. Derin bir iç çekti. Sadece oturup favori çiftini izlemek istiyordu ama aptallığı yüzünden Seungmin'in dikkatini üstüne çekmişti. 'Kendi düşen kendi kalkar,' diye mırıldandı.

"Hyung kendi kendine konuşuyordun."

Seungmin yüzündeki aptal, kocaman sırıtışıyla konuştuğunda Changbin aktivitesinin peşini bırakması gerektiğini anlamıştı. Dönüp yavru köpeğe benzeyen arkadaşına baktığında içindeki, çocuğun yanaklarını sıkıştırma isteğini bastırmamaya karar vererek dilediği gibi yapmaya başladı. Planının işe yaramasını beklemiyordu ama Seungmin yüzünü asıp söylene söylene kalkmış ve Changbin'den kaçmıştı.

Changbin bakışlarını hevesle tekrar eski odağına çevirdiğinde çifti bulamamanın verdiği hayal kırıklığıyla dudaklarını büzdü. Jisung eski yerinde değildi artık. Changbin pofurdanarak ayağa kalktı ve sert adımlarla hyungının yanına gitti, omzuna başını vurdu ve minik bir 'Ah!' sesinin Minho'nun dudaklarından dökülmesine neden oldu.

Seo Changbin Loves/MinBinSungWhere stories live. Discover now