9

1.6K 106 59
                                    

chaeyoung:
sen mi yaptın?

lalisa:
neyden bahsediyorsun sevgili?
ben bugün birçok şey yaptım

chaeyoung:
beom'u sen mi dövdürttün?

lalisa:
ben buradayken hiç kimse sana zarar veremez

chaeyoung:
bunu istememiştim senden

lalisa:
izin ver yanına gelmeme
izin ver moraran yerlerini öpmeme
söz veriyorum acıtmayacağım canını
lütfen sevgili

chaeyoung:
öğle arasında
soyunma odasında olacağım

lalisa:
seni seviyorum

chaeyoung:
siktir git
(görüldü)

öğle arası zilinin çalması ile oturduğum sandalyeden hızlıca ayağa kalkıp sınıftan çıkmıştım. jennie arkamdan seslense de umursamamıştım. yapmam gereken daha önemli işlerim vardı. okulun kapısından dışarıya çıkıp spor salonunun yanındaki kızlar için olan kapıdan içeriye girdikten sonra sırayla dizilmiş dolaplarda göz gezdirdim. kimse yoktu. yavaş adımlarla kabinlere doğru ilerlediğim sırada yerinden çıkacakmış gibi atan kalbimi dizginlemeye çalışıyordum. chaeyoung ile ilk defa konuşacakmış gibi hissediyordum. kabinlere vardığımda meleğimin güzel ses tonundan duyduğum ismim ile arkamı dönmüştüm.

"lalisa."

hiçbir şey yapmamıştım, koşup ona sımsıkı sarılmak istesem de o bana izin vermeden dokunmayacaktım ona.

"otur sevgili, ayakta durma."

chaeyoung elimdeki defterde göz gezdirip oturaklardan birine oturduktan sonra hızlıca yanına oturup onu izledim. mutlu değildi, o mutlu olmayınca ben de mutlu olamazdım.

"ne ara yer değiştirdik biz lalisa? ne ara benim yerime sen benim peşimden koşmaya başladın?"

elimi kaldırıp ona dokunacağım sırada irkilmesi ile hızlıca elimi geri çekip bedenimi ona doğru çevirdim.

"sana zarar vermek istemiyorum sevgili."

"başlarda benimle dalga geçtiğini sanıyordum."

başımı olumsuz anlamda hızlıca iki yana sallayıp konuştum.

"seninle asla dalga geçmedim."

chaeyoung elinde tuttuğu defteri oturduğumuz oturakta yan tarafına koyup kapalı olan avuçlarını açtığında avuç içlerindeki morlukları ve izleri görmüştüm.

"özür dilerim, yetişemedim."

"bu ilk yetişemeyişin değil lalisa."

elimi yavaşça eline doğru götürüp izin almak istercesine chaeyoung'un gözlerini izledim. eğik başını kaldırıp bana döndüğünde buluşan gözlerimiz ile kendimi kaybedecek gibi olmuştum. başıyla beni onaylayınca bana yakın olan elini nazikçe kavrayıp eline doğru eğildim ve avuç içlerine nazik ve yumuşak öpücükler bırakmaya başladım.

"özür dilerim, lütfen chaeyoung bizi geri kazanmama izin ver."

chaeyoung hiçbir şey demeden avuç içlerini öpen beni izliyordu. konuşmasını istiyordum, bana kızsa bile konuşsun istiyordum. sesini duymak istiyordum. ona çok fazla ihtiyacım vardı.

"biz yapamayız lalisa, birbirimize zarar veririz."

"izin vermem, zarar görmene izin vermem sevgili."

"istemeden yaparsın zaten."

doğrulup beni izleyen gözlerle gözlerimi buluşturduğum sırada baş parmaklarımla ellerim arasındaki elinin avuç içini okşuyordum. chaeyoung'a doğru yüzümü yaklaştırdığım sırada geri çekilmemesinden ümitlenerek dudaklarına doğru yaklaştım. geri çekilmiyordu.

"söz veriyorum, seni asla üzmeyeceğim sevgili."

chaeyoung da bana bir adım atıp dudaklarıma doğru yaklaşınca büyük bir cesaretle dudaklarımızı buluşturdum. ona karşı nazik davranıyordum sanki kırılacakmış gibi nazik öpüyordum onu. canını yakmak istemeden yavaşça öpüyordum dudaklarını. o da beni aynı şekilde öpüyordu. dudaklarımız birbiriyle dans ederken hiç bitsin istemiyordum. zaman dursun ve sürekli öpeyim sevgilimi istiyordum. chaeyoung ile sonsuza kadar öpüşmek istiyordum. sadece onunla öpüşmek istiyordum. içimden tanrıya öpüşmemizin hiç bitmemesi için yalvarırken çalan zil sesi ile küfürler etmiştim. dudaklarımızı ayıran ilk o olduğunda yavaşça açılan gözlerimle beni izleyen chaeyoung ile göz göze geldim. çok güzeldi ve bütün gün izleyebilirdim onu.

"teşekkür ederim."

"ne? neden teşekkür ediyorsun chaeyoung?"

"beom'u dövdürttüğün için."

derin bir nefes verip vücuduma yayılan rahatlık hissi ile gülümseyerek konuştum.

"sana bir daha kimse zarar veremez sevgili."

sanırım ilk defa gerçekten çok büyük konuşmuştum.

love, chaelisaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin