|14| Yıldızların Vahşi Ürpertileri

Start from the beginning
                                    

Hasta oluşumun üzerinden geçen üç gün gayet sakin geçmişti. Ben çoğunlukla Taehyung'un yatağında yatıp dizi izlemiştim, Taehyung çoğunlukla benimle ilgilenip günün kısa bir vaktini çalışma odasına geçirmişti. Ev de çok sessiz sakindi. Şu üç gündür Kwang'ın ismini bir kez bile duymamıştım, bir kez bile Taehyung adamlarıyla oturup uzun konuşmalarından yapmamıştı. Ev gerçekten sakindi ve ne yalan söyleyeyim, hasta olmasam bu sakinliğe isyan edip dururdum.

Eskiden sessizliği ve sakinliği seven Jeongguk gitmiş; yerine ağzı kapalı durmayan, enerjisi sürekli birikip duran Devante Jungkook gelmişti ve ben bundan hiç şikayetçi değildim. Şimdiki halimi seviyordum. Bir şeyleri kafama sürekli dert etmiyordum, aklımı dağıtabilecek kadar enerjiktim ve insanlarla iletişimim iyiydi.  En azından Taehyung'un adamlarıyla iyi anlaşıyordum. Evin bahçesinde neredeyse yirmiye yakın güvenlik-koruma vardı ve en az onuyla iletişimim vardı. Onlar da beni seviyordu sanırım biraz, sevmeseler benimle oturup boks maçları izlemezlerdi. Ama her yemek aralarında benimle oturup boks maçı izliyorlardı. Taehyung biraz kızıyordu ama sorun değildi, azıcık kızıyordu çünkü.

Aşağı indiğimde bakışlarım koltukta oturan Taehyung ve yine karşısına kurulmuş olan Agust D'de gezindi. Adımlarım Taehyung'un yanına vardığında yanına oturdum ve üç gün önceki gerginliğin yine salonu sardığını farkettiğimde rahatsızlık hissi bütün bedenimi kapladı.

"Gidecek misin?" Diye sordum Taehyung'a dönerken. Kafasıyla onayladı beni, gergin görünüyordu. Onu gergin görmeye cidden alışık değildim. Her zaman katı ve bir o kadar rahat oluyordu. Duygularını her yerde, hatta benim dışımda hiçbir yerde hiç kimseye belli etmezdi ama şimdi bizim arkamızda kalan korumalar bile onun gerginliğinin farkında olmalılar ki oldukça stresli görünüyorlardı.

"Yukarıda konuşalım mı? Sonra hazırlanıp dışarı çıkacağız." Dediğinde kaşlarımı çattım.

"Burada söyle, V. Bu kadar tereddüte düşeceğin bir yere mi gideceksin? Birkaç gün gelmeyecek misin? Çok mu tehlikeli?"

Normalde sadece gece beni bekleme, geç gelebilirim deyip rahat rahat evden çıkan adam şimdi neden böyle davranıyordu?

"Yaklaşık bir ay, Jungkook."

Kalakaldım. Gerçekten, tam anlamıyla koyu harelerine bakarken oturduğum yerde öylece kalakaldım. Söylediği şeyin olma ihtimali aklıma sızarken sadece dudaklarım aralık bir şekilde ona bakıyordum. Bir ay diyordu, koskoca bir ay başka bir yerde olacağını söylüyordu bana. Saatlerce eve gelmese güvensiz hissetmekten uyuyamayan beni bir ay evde yalnız tutacağını, her an başına bir şey gelebilecek olan kendisini benden bir ay uzak tutacağını söylüyordu. Bir ay boyunca bu evde o olmadan durmam gerektiğini söylüyordu.

V'nin hayatı benden önce de böyleydi. Benden önce de hayatı neredeyse her dakika tehlikedeydi, benden önce de yeraltının zirvesindeydi ve benden önce de neredeyse herkes düşmandı ona. Ama o gözlerimin önünde koluna bir kurşun yarası aldığında bile deliye dönmüştüm. O doktor bana daha önceki yaralarına göre fazla hafif bir yara olduğunu söylemişti. V daha önce kaç kez ölümün kıyısından dönmüştü? Her öldürdüğü bedenin acısı kaç kez çıkmıştı bedeninden?

Ben şimdi nasıl bir ay boyunca onu bensiz bir yere gönderebilirdim ki? Birçok koruması vardı ama yanında olmam gerekiyordu. Birbirimizin her daim yanında olmamız gerekiyordu. Gerekirse Taehyung ile ölmem gerekiyordu ama tek başına ölme ihtimalinin olduğu herhangi bir yere onu göndermek istemiyordum ben. Bunu ne için yapıyor olursa olsun, benden uzaklaşıp yüzüme bakmayacak olsa bile yeter ki bu evde olsun istiyordum. Geri döndüğünde başka bir yerinde ciddi bir yarayla karşılaşmaktan korkuyordum, orada başına bir şey gelirse ne yapardım bilmiyordum.

Revolution Where stories live. Discover now