BÖLÜM 97

7.5K 681 54
                                    





Oy ve yorumlarınızı beklerim 🌸❤️



🌼🌼🌼



Yemekten sonra masa da tatlı ve çay ikramı olmuştu. Gül abla da güzel bir kurabiye getirmişti. İlk başta onun yaptığını bilmeden atmıştım ağzıma ama bilsem de yerdim. Yemek aşkıma kimse mani olamazdı. 

"Feride beğendin herhalde kurabiyeleri." 

Gül ablanın sorusuyla ağzım dolu olduğundan sadece kafamı salladım. Halil de seviyordu bunları. Bir tane yerken belki biter de ona kalmaz diye diğer eline de sıkıştırmıştı birkaç tane. Gül abla benden sonra Halil'e baktı. "Ye oğlum ye afiyet olsun, üniversitelere gidince bulamazsın bunları." diye gaz verdi. 

"Bir sürü yer var, bulur illa ki." dedi Mihre Hanım çayını tazelerken. Her fırsatta kadını bozmak istiyordu. 

Gül abla göz devirdi çaktırmadan ama ben görmüştüm. Bu ikilinin kavgalarını izlemek istemiştim bir an. Mihre Hanım tek atardı. 

"Ee Feride kızım, sen hangi bölümü kazandın?" Konuşan Halil'in amcasıydı. Göbekli, hafif kel sevimli bir adamdı. "İşletme." diye yanıtlayınca iyiymiş der gibi kafasını salladı. 

"Çok iyi bir yer kazanmışsın tebrik ederim. Ailen seninle gurur duyuyordur." 

Gülümseyerek başımı salladım. "Tabii öyle. Onları her zaman gururlandırmak istemişimdir." dedim. 

"Aferin Feride, hep kendim gibi bir gelinim olsun istemişimdir." diye birden parladı Mihre Hanım. 

Gözlerimi büyütüp ona döndüm. Utanmıştım biraz. Kolumda hissettiğim baskıyla yana baktığımda Halil gülerek kolumu dürtüyordu. "Gelin hanım" diye fısıldadı. 

Halil'in gülüşü bana da bulaşınca ben de güldüm. Ortamda gülmeyen tek bir kişi vardı. "Ne gelini canım, daha iki çocuk bunlar dur bakalım Mihre sen de." diye söylendi Gül abla. 

Halil'i alnından öpüp helalim desem ne yapabilirdi ki. Kendi kendime gülmüştüm düşündüklerime. Mihre Hanım biraz kızmışa benziyordu. "Oradan bakınca öylesine yan yana duran iki genç mi görüyorsun Gül abla? Feride de benim kızım gibidir." 

Gül abla memnuniyetsizce "E daha genç bunlar, yarın ne olacağı belli olmaz." diye konuşunca Halil birden araya girdi. "Feride benim hem sevgilim hem de en yakın arkadaşım gül abla. Yarın da beraberiz bugün de. Onu çok seviyorum ve ayrılmak aklımızın ucundan bile geçmez." 

"Ben de bir şey demedim ki oğlum, daha yaşın kaç? Bu yaşlarda kan hızlı akar öyle aşık oldum sanırsın yarın bir başkası çıkar hooop bitmiş gitmiş o aşk dediğin şey. Senin için demiyorum illa, senin yaşındakiler için." 

Halil gergince nefes verdi. "Ne hissettiğimi anlayabileceğim bir yaştayım." dedi yüzü düşerken. 

"Halil'in hislerini görmedin sen, o yüzden böyle düşünüyorsun." diyerek araya girdi Talip amca. 

Gül abla burun kıvırdı. "Benim de onun yaşında kızım var. Bilirim bu yaştaki çocukları." deyip Halil ve benim üzerimde göz gezdirdi. 

"Demek ki Halil'i tanımıyormuşsun, ayrıca kendi kızına bakıp benim oğlumu nasıl çözümlüyorsun. Halil yaşıtların benzemez." 

Mihre Hanım da konuşunca ortam iyice gerilirken Gül abla ağzını açamadan kardeşi araya girdi. "Abla tamam çayın soğudu." deyip konuyu kapatmaya çalıştı. 

Oturduğum yerde tatlımı yerken çıkan kaosu seyrediyordum ben de. Gül ablanın yüzünün solmasını izlemek zevkliydi. Sırf onları izlemek için araya bile girmemiştim. Çok güzel bir ortamdı. Hiçbir şey söylemesem bile beni savunacak insanlar olduğu için haklı çıkabiliyordum. Ekibim harikaydı. 

İlerleyen saatlerde Halil'in amcasının uykusu gelince ailecek kalmışlardı. Ev de ise sadece biz kalmıştık. Saat dokuzda  ve babam beni dokuz buçuk gibi almaya geleceğini söylemişti. Kalan kısa zamanımızda Halil ve ben onun odasına çıkarken, Mihre Hanım ve Talip amca da aşağıda televizyon izliyorlardı. İlk geldiğimde odayı fazla inceleme fırsatım olmamıştı ama şimdi bakınca güzel detaylar görmüştüm. Mesela masasında ailesi ile olan fotoğrafları vardı. Kenarda küçüklük resmi duruyordu.  Elime alıp küçük Halil'in şirin yüzüne baktım.

"Küçükken de çok tatlıymışsın civciv gibi." 

Oturduğumuz yatağın üzerinde Halil bana doğru döndü. "Burada giydiğim tişört Şule'nindi aslında. Üstünde görüp ağlamışım. Bana vermişler."

Duyduklarımla sesli bir kahkaha attım. Üzerinde araba resimleri olan bir tişörttü. "Sonra büyüyünce doğum gününde benzerini aldım ona." deyince "Yaa." diye mırıldandım.

"Çok tatlısın lan, nereden geldi aklına?" diye sordum. 

Omuz  silkti Halil. "Geldi işte ne bileyim." 

Dudaklarını büzüp konuşması çok tatlı gelince uzanıp yanağına bir öpücük kondurdum. Yanağına dokunup gülümsedi. "Ne oldu biliyor musun?" dedi birden. 

"Ne oldu?" deyip ona odaklandım. 

"Hani eve geldiğinde bir hikaye paylaşmıştım ya seninle. Altına da çiçeğimle yazmıştım. O hikayeme İrem kalpler atmış, Zehra çok tatlısınız yazmış. Emir de oğlum çok iyisiniz yazmış bana. Galiba romantik buldular, bazıları da beğenmiş hikayeyi." 

Halil'in heyecanı beni gülümsemişti. Gayet güzel mesajları bunlar ama ona göre şaşırtıcıydı ilk defa yaşadığı için. Elimi yanağına koyup okşadım. "Çok güzeliz be Halil'im." diye mırıldandım.

Kollarımı iki yana açıp onu çağırınca hızla göğsüme yasladı başını. Kolları belime sımsıkı dolanırken omuzlarından sardım ben de onu. "Keşke burada kalsan." dedi Halil. 

Çalan telefonum ise Halil'in bu isteğinin olmayacağını söylüyordu. Telefonu açıp kulağıma koyduğumda Halil hala göğsüme yaslı duruyordu. Başını okşarken "Geliyorum baba." deyip kapadım telefonu. 

"Babam gelmiş aşağıda." deyince Halil kalkıp yanağımı öptü. 

"Seni çok seviyorum." dedi birden. Her yerde söylüyordu bunu. 

Yanağından bir makas alıp ayağa kalktım. Babam daha fazla beklemeden aşağı inmeliydim. Bu güzel gece hiç bitsin istemezdim,   ama yarın daha güzel günleri Halil sayesinde göreceğimin de bilincindeyim. 











Anlaşmalı arkadaş panodamda da yazdığım gibi 100. Bölümde final verecek arkadaşlar. Üç bölümümüz kaldı. Sizleri seviyorum iyi geceler. 🐥🐥

Anlaşmalı Arkadaş - Yarı TextingHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin