BÖLÜM 21

20K 1.4K 181
                                    


Feride Halil loveli bölüm 😄😄


🌼🌼🌼💖🏃‍♂️


Kahvaltı sonrası ikimizde çöplerimizi çöp  konteynerine atıp sahil boyu yürümeye başlamıştık. Ben pek yapmazdım ama sabahları yürüyüş yapmak çok iyi geliyormuş meğer. Usul usul esen rüzgar,  boş yol, doğanın sesi ve yanımdaki beden... 

İyi gelmişti bu kombinasyon. 

Halil'e doğru kafamı çevirdiğimde elleri cebinde gülümsediğini gördüm. Onu izlediğimi fark ettiğinde gözlerini bana çevirdi. Düz yolda yürürken sohbet etmeye başladık. 

"Karnım şişti ya." dedi eliyle kıyafetinin üstünden göbeğini okşarken. 

"Bu dediğine gülerim işte Halil, elli kilo var mısın acaba?" 

Yüzü ciddi bir hal alırken bu tipte komik gözükmüştü. "Altmış iki kiloyum Feride." diye söylendi bozulmuş gibi. 

Şaşkınlıkla baktım Halil'e. " Halil, aynı kilodayız lan." 

Sesli bir şekilde güldü halime. "Oğlum ne gülersin, sen dal gibi dururken bana bak, geçen babam bisiklet sürerken önüne alamadı beni, adam öne bindi bisikleti ben sürdüm amk." 

Halil cümlemle kocaman bir kahkaha atarken yüzümü ekşitip hızlı yürüme başladım. O da arkamdan adımlıyordu. "Feride sen kendine kilolu mu diyorsun gerçekten? " diye sordu. 

"Kilolu demiyorum da fazlam var diyelim, geçen yaz aldığım pantolon bu sene olamayınca koyuyor tabi, öyle bir kilo benimkisi yani." 

"Bence gayet güzel bir fiziğin var, hem olmasa ne olur sağlıklıysan sorun yok bence." 

Dudağımı büzerek kafamı salladım. "Tabii öyledir de zayıf olsam da hayır demem yani." 

"İnsanların kilo takıntısına anlam veremiyorum, bana sürekli kilo al diyorlar, sen de kendine kilolu diyorsun. İnsan sadece sağlığını tehdit ediyorsa, yaşamını zorlaştırıyorsa kilo alma ya da verme işine başlamalı bence. Öbür türlü millete ne ki, ister dünyayı yer yatarım ister bir rüzgarla uçarım. Dert benim derdim kime ne ki. "

Adımlarım iyice yavaşlarken durup yüzüne parlayan gözlerimle baktım. Elim saçlarına gidip okşarken. "Halil sen ne kadar güzel bir çocuksun ya." diye mırıldandım. Yanakları kızarırken dudaklarını ısırıyordu. Ama ilk defa benimle göz temasını bozmamıştı. Aramızda geçen sessiz ama anlamlı bakışmayı duyduğum ayak sesleri bozarken elimi çekerek önüme döndüm. Ayak seslerinin sahibini görünce ise istemsizce modum düştü. Serkan ve yanında sınıftan iki kız bize doğru geliyorlar. Hem de tam da bize bakarak. 

Bakışlarımı Halil'e çevirdiğimde gerilediğini fark ettim. Elimle kolunu dürtüp ilerlemesini söyledim. Yanlarından geçip giderken nedense hala gözleri üzerimizde gibi geliyordu. Neşesi yerine gelsin diye Halil'in omuzuna vurdum. Ama neşesi yerine geleceğine daha çok bozulmuştu galiba. 

"Ahh." diye inledi kolunu tutarak. "Elin de ağırmış ya, gerçi daha önceden de fark etmiştim." 

"İyi misin Halil'im ya yanlışlıkla fazla kaçtı lan." 

Omuzunu tutarak güldü. "Aynı cümle içinde hem Halil'im hem de lan diyorsun. Sanki böyle İstanbul ağzıyla konuşma çalışan şiveli biri gibi." 

Doğru diyordu da ben hiç fark etmiyordum ki bunu. "Oğlum ben hiç fark etmiyorum dediklerimi senden öğreniyorum." 

Kafasını sallayarak "Biliyorum." dedi. "Ama senin aksine söylediğin her kelime benim aklıma kazınıyor." 

Konuşması bitince bana bakmadan önüne dönerek yürümeye devam etti. Ortamda saçma bir sıcaklık oluşmuştu. "İyi o zaman bir ara ders anlatayım sana, aklında kalır geçersin sınavları." dedim yalandan gülerek. Omuzlarını sallandığını fark edince onun da güldüğünü anladım. Biraz hızlanarak tekrar yanına geldiğimde bana döndü. 

"Sen hiç aşık oldun mu Feride?" 

Bu soruyu gerçekten beklemiyordum. Şaşkınlığını fark ettirmemeye çalışarak kafamı  iki yana salladım. 

"Peki, hoşlandığın kimse oldu mu?" 

"Yok oğlum yav ben hiç anlamam öyle işlerden." diyerek yanıtladım onu. Şu yaşıma kadar aşık olmamıştım, hiç kimseden hoşlandığımı bile sanmıyordum. 

"Nasıl yani, sonuçta insansın bunun anlaması mı olurmuş, önüne çıkar birisi bir an da hoşlanırsın." 

"Bakıyorum da pek bir bilgilisiniz Halil bey." dedim gülerek. Bakışlarını benden kaçırdı. 

"Ben ne bileyim duyduklarını dedim sadece." 

"Valla ben hiç bilmem böyle şeyler bana göre aşk meşk işleri yalan. Mantığıyla hareket etmeli insan. Hem ben öyle flört falan da uğraşamam. Önce bir mesleğimi elime alacağım, sonra zengin olacağım amin bismillah inşallah, sonra da çöpçatan anam bulur bana hayırlı bir kısmet zaten. 

Halil söylediklerimle yolun ortasında durup bana baktı. O durunca bende durdum. 

"Gerçekten böyle mi düşünüyorsun Feride, yani seninle olmak için annene mi beğendirmeli insan kendini." 

Anlamsız bir ifade ile baktım yüzüne, sonra da alayla güldüm. "Sanki millet de bana bayılıyordu. Niye insanlar bana kendini beğendirmeye çalışsın be. Ben öyle aşk falan uğraşamam dedim sadece. Annem insanı bir cümlesinden bile anlar. Bir saat konuşur adamın çocukluğuna bile iner. O yüzden annem seçer dedim, çok güvendiğimden yani. 

Halil usulca başını salladı. Yola devam ederken bu sefer konuşmadık. Halil epey düşünceliydi çünkü. 





Beğendiyseniz oy verirseniz bu mutlulukla 100 soru çözebilirim. Tabii yks de rakibinizi desteklemek istemezseniz de anlarım 😆😆😆

Hikayeyi okuyan arkadaşlarım eğer yazım yanlışları görüp rahatsız olduysanız bir açıklama yapmak istedim. Bu hikayeyi çerezlik, öyle kafa dağıtmak amacıyla okuyanlar için yazıyorum. Bu yüzden yazdıklarımı pek kontrol etmiyorum. Çok özenerek ve düşünerek yazdığım kitabım Kırmızı çizgi, yani ilk kitabımdı. Ama sınavım olduğu için bir süreliğine onu yazmayı bıraktım. Sınavdan sonra inşallah devam edeceğim. Bu kitabın bölümleri kısa diye yatmadan önce veya kısa bir aralık bulduğumda yazıyorum. Yani her şeyi ince ince ölçüp biçmiyorum. Bunları söylemek istedim. Hepinize keyifli günler dilerim. 


Anlaşmalı Arkadaş - Yarı TextingHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin