BÖLÜM 3

25.9K 1.2K 70
                                    



Halil, dün gece yazdığım hiçbir mesaja dönmemişti. En azından bir teşekkür mesajı atar, oradan yürürüm diye düşünmüştüm ama olmamıştı. Şimdi yine sınıftaydık. Bu denli asosyal birisiyle nasıl arkadaşlık kurabilirim bilmiyorum ama ilk iş olarak, onunla beraber oturmakta fayda vardı. Sırasına baktığımda daha gelmediğini gördüm. Çantamı da alıp oturduğum yerden onun yanına geçerken sınıftaki öğrencilerin de bana baktığını fark ettim. Köşe tarafında o oturduğu için yan tarafına geçtim ben de. İnsanlar değişik bakışlar atıp önüne dönerken, yanından kalktığım kız hala bana bakıyordu. Kaş göz yaparak "Hayırdır?" diye sordum.

Kız iyice bana doğru döndü. Ufak boylu, pembe eşarplı, güzel bir kızdı.
"Orada mı oturacaksın artık?"

Yanından kalkmamı kendisine bağlamaması adına biraz kafamı yana yatırarak konuştum. "Pek sevmiyorum ön sıraları ya. Arka taraf daha rahat."

"O çocukla otururken rahat olacağını pek sanmıyorum." dedi beni şaşırtarak.

"Niyeymiş o?" diye sordum.

"Çok soğuk birisi, ne konuşur ne dinler. Geçen gün silgin var mı diye sordum, cevap bile vermedi. Ukala bir şey bence."

Duyduklarımla kaşlarım havalandı. Düşündüğümden de zordu demek bu iş. Bu sıraya oturmam iyi olmuştu o zaman. Yakından tanıyıp öyle karşılık verecektim.

Okula biraz erken geldiğimden, boş boş oturarak zilin çalmasını bekledim. On beş dakika sonra çalan zil eşliğinde öğrenciler sınıfa doluşurken ben de Halil'i beklemeye başlamıştım. Biraz sonra kapının önünde, yine dağınık saçlarıyla o belirmişti. Aşağı baktığı için sırasına gelene kadar beni göremedi. Benim gözlerim ise ondaydı. Yanıma geldiğinde fark etmiş olacak ki kafasını kaldırıp bana baktı.

Hiçbir şey olmamış gibi gibi gülümseyip, baş selamı verdim. Hiçbir ifadeye bürünmeden yanımdan geçip onun için ayırdığım yere oturdu. Çantasını sıranın altındaki bölmeye koyup kafasını da sırasına gömdü.

Evet. Uyku pozisyonu alınmıştı. Cidden bu çocuğun uyumadığı bir yer var mıydı da onunla konuşacaktım. Sinirle, anlamadan masaya vurdum. Bir anda başını kaldırıp bana baktı. Gözleri pörtlemiş, yüzüne korku hakimdi. Elimi kaldırarak "Pardon." dedim. Ağır ağır kafasını çevirerek tekrar uyku pozisyonunu aldı. O kadar korkacak bir şey de yoktu diye düşünürken birden aklıma gelen şeyle Halil'e döndüm. Demek gürültüden hoşlanmıyordu. Ağzından tek kelime almayı geçtim, parmaklarını yorup bir mesaj bile atmayan çocuğu, gürültü yaparak pekala konuşturabilirdim. Oradan da devamı gelirdi herhalde. Parmak uçlarıma iki öpücük kondurup başıma koydum. Bu akıllı kafamı tebrik etme şeklimdi. Başka yol yoktu. Halil konuşana kadar, kıracaktık sırayı mecbur.

Anlaşmalı Arkadaş - Yarı TextingHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin