spark- tododeku

Bölüm 10

aralarda timeskipler olacak mido üni ikinci sınıf todo birinci okulun başından başlayıp sonuna giden olaylar olacak falan filan sonrasında da kaçıracak zaten. kesinlikle açıklamaya üşendiğim için yazmadım ne alakası var amk. olay olarak daha önceden değindiğim şeylere odaklanmaya çalışacam hepsini yazarsam 10 k kelimeye falan ulaşırız tövbe ay ne boş yazdım kurguya odaklansam daha az sürerdi aq

...

eline aldığı kitapları kolunun altına sıkıştırdı kararmaya başlamış havaya bakarak yürürken. zaman öldürmek için etüte kalmıştı melez genç. okulu evine uzak olduğu için otobüs durağında durdu, onca yolu yürümek mantıksız olurdu diye düşündü kendi kendine. kafasını yavaşça kaldırıp gök yüzüne baktı. yağmurun habercisi olan kara bulutlar geliyordu. dalmış bir şekilde kaldırımda dikilirken burnunda hissettiği ıslaklıkla kendine geldi. elindeki kitaplar ile kafasına siper aldı yağmur çiselemeye başlamışken. bir süre sonra hava iyice kararmaya başlamıştı. otobüs ona inat gelmediği için derin bir iç çekti ve yürümeye başladı. sabaha kadar otobüs beklemek istemiyordu. hırkasının kapşonunu kafasına geçirdi adımlarını hızlandırırken.

uzun süren yürüyüşünden sonra evine yaklaşmaya başladı. üniversitede ilk günüydü ve şimdiden okuluna, evine bu kadar uzak olduğu için sövmeye başlamıştı bile. o sırada evine birkaç sokak ötedeki parkın önünden geçerken duyduğu seslerle adımlarını yavaşlattı. buralarda geceleri dolaşmazdı çoğu insan, pek güvenli yerler değildi. yüzüne yapışan kahküllerini geriye ittirdi ve duyduğu sesin sahibini aramaya başladı bakışları. o sırada salıncakta oturup hıçkıra hıçkıra ağlayan genci görmesiyle ifadesiz bakışları bedenini süzmeye başladı. karanlık olduğu için pek belli olmuyordu ancak onunkine kıyasla daha küçük olan bedeni salıncakta kıvrılarak oturmuş hıçkırıkları arasında bir şeyler söylüyordu. ancak dediği şeylerin hiçbiri hıçkırıklarının arasında anlaşılmıyordu. salıncaktaki çocuk titreyen parmaklarıyla zorla zincirleri kavramıştı. yüzü görünmüyordu saçları yüzünden. melez genç uzun bir süre durdu orada. sadece izledi ilerisindeki genci uzun bir süre. ardından kafasını iki tarafa sallayarak derin düşüncelerden kurtulmak için. kapalı olan kapşonunu biraz daha çekmiş ve adım atmaya hazırlanmıştı.

ancak oraya doğru gelen ve sarhoş olduğunu düşündüğü birkaç kişi ile adımlarını evine değil parktaki gence doğru çevirmişti. yanına varana kadar onu fark etmeyen gencin hemen önünde durmuş, hemen ardındansa boğazını temizlemişti. "rahatsızlık vermek istemedim ama şey..." sözünü bölen şey korkuyla kafasını kaldıran genç oldu. bir zümrüt kadar yeşil ve parlayan gözleri onun heterokromi gözleriyle buluşunca istemsizce çarpan kalbi ile şaşkınca yüzünü seyretti. tüm yüzünü kaplayan çilleri yüzünden sanki ona bakınca gökyüzünü seyrediyormuş gibi hissetti. genç çocuk ıslandığı için alnına yapışan saçları gözünün önünden çekip gözyaşlarını sildi bir çırpıda melez onu büyülenmiş bakışlarla seyrederken. hayatı boyunca gördüğü en güzel şey olduğunu düşündüğü bedeni seyretti sanki saatler gibi gelen saniyeler içerisinde. o sırada karşısındaki gencin ne kadar gerildiğini fark etmesiyle kendine gelmek için boğazını temizledi ve fısıldadı. "şey evine gitsen iyi olur. saat bayağı geç, anlarsın ya böyle bir yer takılmak için en mantıklı seçenek olmayabilir."

"ah- anladım teşekkürler." oturduğu salıncaktan kalktı ve hızlı adımlarla oradan uzaklaştı. melez genç korktuğunu anlamıştı. ardındansa hızla ona arkasını döndü. ilk birkaç saniye kıpırdayamadı. eli kafasındaki kapşona rağmen ıslanmış saçlarına gitti ve yüzünün önünden çekti. gözünün önünden ayrılmayan bakışlar ile derin düşüncelere dalmışken evine doğru yürümeye başladı. eve varmasıyla kapşonunu açtı ve üstündeki hırkayı çamaşır makinesine attı. bir tane bile ışığın açık olmadığı koridorda hızlı adımlarla yürüdü uzun bir süre. ardından odasının kapısını açtı ve bir süre etrafa bakındı. hemen ardındansa ışığı açma gereği dahi duymadan yatağına attı kendini ve derin bir iç çekti onun bakışlarını gözünün önünden silinmezken.