Bölüm 3

1K 84 109
                                    

yeşilli kollarını oynatmaya ve bedenindeki zincirlerden kurtulmaya çalışırken gözlerini zor açık tutuyor, bedenindeki ağrı yüzünden çok kötü hissediyordu. derin bir nefes almış, elindeki zincirlerden bir kez daha kurtulmak için çalıştıktan sonra kafasını geriye yatırarak gözlerinin üstündeki kumaş parçasını oynatmaya çalışmıştı. yine başarısız olunca zor tuttuğu göz yaşlarını salarken ağzından küçük bir hıçkırık kaçırmış, dudaklarını ısırmaya başlamıştı. uyuya kalmamak için avuç içine bastırdığı tırnaklarından aktığını hissettiği sıvı ile biraz daha başı dönmeye başlamıştı bedeni biraz daha titrerken. uyuyakalmak istemiyordu. korkuyordu. böyle bir yerde uyuyakalmakran korkuyordu. başına gelebilecek şeyleri düşünmek onu korkutuyordu. melez onun uyumadığını fark edince bir süre sonra onun yemeklerinin içine uyumasını sağlamak için bir ilaç bile koymuştu ancak o direniyordu.

bir süre sonra duyduğu ayak sesleri ile korkuyla kıpırdamaya başlamıştı. her bir hareketinde birbirine çarpan zincirlerin çıkardığı ses kulağında çınlanırken derin bir nefes alarak delikte döndürülen anahtarı duymuş ve huzursuz bir şekilde kapının açılmasını beklemişti.

"güzelim, neden bu kadar ses çıkarmak zorundasın. uyumaya çalıştığımı biliyorsun." yeşilli genç titreyerek elindeki zincirleri tekrardan oynatmaya başlayınca melez kapıyı arkasından kapatmış, yanına doğru yürümeye başlamıştı. "bilerek yapıyorsun değil mi?" yeşillinin akan yaşlarını fark edince derin bir nefes almış, hemen önüne eğilip fısıldamıştı. "gözündeki yüzünden mi korktun. o kadar istemiyorsan çıkarırım sadece söylemen yeterdi biliyorsun." yavaş hareketlerle saçının arasındaki ipi çözüp kumaş parçasının yere düşmesini sağlamış, ses tonunu alçaltarak konuşmaya devam etmişti.

"daha iyi mi? artık uyuyabilir miyim lütfen?" midoriya'nın hıçkırıkları artarken melez sinirli bir ifadeyle yüzünü izlemiş, hemen sonrasında hızla ayağı kalkarak söylenmeye başlamıştı yeni uyandığı için kalın olan sesiyle. "senin yüzünden uykumdan veriyorum. İstediğin bir şey varsa söyle ama yeter ki uyuyayım. lütfen." yine bir cevap yerine hıçkırıklarını duymasıyla derin bir nefes almış, yanına yanaşmıştı. midoriya korkmuştu. konuşamıyordu ve canı acıyordu. ne yapması gerektiğine dair en ufak bir fikri yoktu. o sırada todoroki onu izleyen korku dolu bakışları sakinleştirmek için birşeyler düşünmüştü.

"sana kısa bir hikaye anlatmamı ister misin?" cevap duymayınca hızla arkadaki sandalyeyi almış, onunkinin önünde koymuştu. "bu gecelik seni çözeceğim. kıpırdamak yok tamam mı." genç çocuk zaten kıpırtamadığı bedeni ile kafasını tamam anlamıyla sallarken melez yavaşça cebinden çıkardığı anahtar ile sırayla açmaya başlamıştı. "bu zincirler senin de canını acıtıyor değil mi. bende hiç sevmiyorum ama geceleri beni bırakıp kaçma riskini alamam. benim için çok değerlisin." hafifçe güldükten sonra tüm zincirleri açmıştı. "sanırım verdiğim ilaç hala etkisini gösteriyor ha. uyumamak için bu kadar direnmeseydin sorun çıkmazdı. sen uyurken buraya girmeyeceğimi söylemiştim halbuki. ellerin perişan halde." yumuşak bir yüz ifadesiyle bakarken yavaşça yere oturmuş, kucağına gelmesi için işaret vermişti.

"gel hadi sana güzel bir hikaye anlatacağım. ama söz ver, o zaman uyumama izin vereceksin. tamam mı?" tamam anlamıyla kafasını salladıktan sonra kalkmak için izin istercesine yüzüne bakmış, hemen ardından zar zor ayakta tuttuğu bedenini onunkine doğru yöneltmişti. ardından kendini üstüne atmış, kollarını sıkıca boynuna sarmıştı melez onu yüzündeki gülümseme ile izlerken. "tamam sana şimdi bu dünyadaki en güzel kişinin hikayesini anlatacağım." yavaşça elini beline koymuş ve konuşmaya başlamıştı. "bir varmış bir yokmuş. izuku adında çok ama çok güzel bir oğlan varmış. bu oğlanı herkes çok severmiş. ama dünyanın gerçeğinden haberdar değilmiş. etrafında onu kullanmak için bir sürü insan pusuda bekliyormuş."

"senin gibi mi?" melez hafifçe kıkırdamış ve hayır anlamıyla kafasını sallayarak gülümsemişti. "ve İzuku'yu hayatından çok seven birisi varmış. ona zarar gelmesini istemeyen, inciten herkesi yok edecek biri. ve bu kişi bir gün sevdiğini herkesten güvende tutmak için kendi kulesine saklamış. tahmin et kim?"

"kim?"

"tabiki de ben. benden başka kimse seni bu kadar sevemez sevgilim." hafifçe güldükten sonra hiç aralık vermeden konuşmaya başlamıştı. "ama izuku sevgilisinin bu davranışına sinirlenip ona kızmaya, bağırmaya başlamış. ve bu sevgilisini çok üzmüş. o kadar üzmüş ki kendine yemin etmiş. izuku'nun güvenliğini sağlayana ve bunu onun bunu neden yaptığını anlayana kadar onu yanından ayırmayacakmış."

"peki kurtulmayı başarmış mı?"

"izuku'nun sevgilisi bir katil değil. izuku'nun sevgilisi sadece ona ilk defa duygu vermiş birini korumak isteyen biri. izuku'nun sevgilisi kötü biri değil. sadece onu çok seviyor."

"peki ya izuku'nun hayatı? onu özleyen öbür insanlar?"

"peki ya sevgilisi? izuku neden ona böyle davranmış?"

"belki de sadece korkmuştur."

"sevgilisi ona zarar vermeyecek. sevgilisi onu öbür insanlardan koruyacak." yeşilli zor açık tuttuğu gözlerini kısmış, derin bir nefes alarak kafasını daha çok gömmüştü boynuna. "peki sonra ne olmuş izuku'ya?"

"sevgilisini çok sevmiş ve birlikte sonsuza kadar mutlu yaşamışlar." bunu dedikten sonra gülümsemiş, bir süre sevgilisinden ses gelmeyince yüzüne bakmıştı. uyuyakaldığını fark edince yavaşça bedenini kucağına almış, koltuğa oturmuştu. zincirlerle uğraşmak istemediği için sadece ipi bağlayarak sevdiğinin dudağına küçük bir buse bırakmıştı.

"Seni seviyorum izuku."

<3

spark- tododekuWhere stories live. Discover now