"Annem kaç gündür hastanelerde dönüp duruyor benim için o kadar çok ağladı ki benim için o gün bağıran kadınla bu kadın aynı kişi olamaz dedim kendi kendime. Babam bir an olsun yanımdan ayrılmıyor en sevdiğim çiçekleri abur cuburları alıp geliyor her gün. Özlediğim o sıcak aile ortamına kavuştum senin sayende."

Adinin kolyesi yeniden yanınca Aslıya döndü.

"Birinin bana ihtiyacı var şimdi gitmem gerekiyor yine geleceğim ve unutma sen çok özel ve değerli birisin."

Adin camdan dışarı çıktı kolyenin gösterdiği yöne doğru hızla uçtu yine ölüm görmek istemiyordu daha yeni kendine gelmeye başlamıştı. Bir yandan da dua ediyordu silahla intihar eden olmasın diye. Adin eve yaklaşınca içine bir korku düştü başına ne geleceğini bilmiyordu açık cam göremeyince kolyesine dokundu ve duvardan içeri girdi karşı odada hareketlilik görünce acele ile içeri girdi. Karşısında gördüğü manzara şuydu genç adam tavana bir ip asmıştı ayağının altında bir tabure vardı ve adam ipi boynuna geçirmişti ve saniyeler içinde adamın ayağının altındaki tabure kaydı ve genç adam sallanmaya başladı. Adin hızla adama yaklaştı kolyesini ipe doğru tuttu ve ip saniyesinde koptu. Genç adam yere düşer düşmez Adin boynundaki ipi çıkardı genç adam şiddetle öksürürken melek acele ile camları açtı. Arkasını döndü ve hala yerde öksüren adama baktı.

Genç adam kopan ipe baktı ters ters sonra ağzından bir küfür firar etti. O öleceğinden emindi ipin kopmaması gerekiyordu o bunları düşünürken karşısında beliren melek ile yerinden sıçradı. Ve yine küfür etti.

"Siktir sen nesin böyle?"

Adin afalladı ondan korkanlar oluyordu evet ama ilk defa bir küfür duymuştu.

"Sakin ol ben seni kurtaran meleğim amacım senin gibi ölmek isteyen insanları kurtarmak."

Genç adamın öfke dolu bakışları Adine döndü bu kez.

"Başka derdin yok muydu geldin beni kurtardın?"

"Bu benim görevim."

"Tamam, şimdi geldiğin gibi geri git ben ölmek istiyorum."

"Neden savaşmak yerine vazgeçmeyi kolay yoldan kaçmayı seçiyorsun?"

"Yaşamak için sebebin kalmayınca gitmeyi seçersin git şimdi."

"Adın ne senin?"

"Gece."

"Anlat bana hikâyeni seni dinlemek ve anlamak istiyorum Gece."

"Beni kimler kimler anlamadı sen mi beni anlayacaksın?"

"Sen anlat o zaman görürsün anlayıp anlamadığımı?"

"Senin bir adın yok mu?"

"Adin."

"Bak Adin geldiğin gibi geri git sana bir bok anlatmayacağım."

Gece yanında duran ipi eline aldı kopan yere baktı bir süre ve geri bağlamaya çalıştı.

"Gece ne yapıyorsun?"

"Mahvettiğin şeyi düzeltmeye çalışıyorum."

"Daha yeni ölümden döndün yeniden deneyecek misin?"

"Sen mahvettin diye yaptığım işten vaz geçeğimi mi sandın?"

"Her denediğinde benim kurtaracağımı anlayamadın galiba?"

"Bela mısın başıma gitsene."

Gece bağladığı kolmuş ip ile ayağı kalktı az önce yere düşen tabureyi düzeltti ve tabureye çıkıp ipi yeniden tavana bağladı ipi boynuna geçirdi Adine son kez baktı ve ayağının altındaki tabureyi itti.

Üç Perdede ÖlümWhere stories live. Discover now