65. BÖLÜM

3.1K 260 87
                                    

2 hafta çabuk geçti, diğer haftalar gibi. Okulum açıldı, derslerime girdim. Arkadaşlar edindim. Her şey o kadar hızlıydı ki zamanın bu kadar çabuk geçiyor olmasına şaşırıyordum.

"Lan Asım, sen en son bana su getirecektin." Mutfağa giderken bana da su getirmesini istemiştim, eli boş gelmişti. Yarım saat sonra yeni aklıma gelmişti. "Kalk getir hadi."

"Oldu paşam." Ayağa kalktığında ne yapacağını dikkatle izledim. Asla kalkıp su getirmezdi zaten. Sevil'in kucağındaki yastığı alıp kafama fırlattı. Yastığı havada kaptım. "Kalk kendin al lan suyunu."

"Sen bir dayağı hak ettin." Yastığı geri ona fırlattım. Asım normalde benden daha zayıftı ama üniversiteye başladığımızda spor salonuna yazılmıştı ve şimdi biraz vücut yapmıştı. Ansızın gelen güreş perilerimizde artık ona karşı zorlanıyordum. "Dua et, bir yerini kırmak istemiyorum."

"Gel lan." Bacağıma bir tekme atıp yumruklarını havaya savurdu. Bacağıma giren ağrıyla inleyerek bacağımı kendime çektim.

"Büyüksün abi, affet abi." dedim hemen R yaparak. 

"Adam ol." diyerek yerine oturduğunda daha o oturmak üzereyken yanımdaki yastığı kafasına fırlattı. Hedefim yerini bulurken bizimkilerden kahkaha sesleri çıkmıştı. Asım gülmemek için kendini tutarken bana baktı.

"Öyle oturturum işte." dediğimde gülerek kafasını iki yana salladı. Sigara paketime uzanıp bir tane yaktım. 

"Hadi, doğruluk mu cesaret mi oynayalım." Mete'nin söylediğini herkes onaylamıştı. Mete, Ertuğrul, Asım, Sevil ve Nurtaç'la birlikteydim. Sevil ve Mete sınıf arkadaşlarımdı. Ertuğrul'la futbol kulübünden tanışmıştık. Nurtaç da onun en yakın arkadaşıydı. Asım zaten liseden arkadaşımdı. Yusuf ve Kaya'nın aksine benim gibi bu şehirde okumayı tercih etmişti.

Benim evimde toplanmış oturuyorduk. Herkes onayladığında bira şişelerinden birini alıp orta sehpanın üzerine koydum. Dudaklarımın arasında sigara varken, "Her şeyi kabul edip giriyoruz, haberiniz olsun." diye mırıldandım. Gözlerimi herkeste gezdirirken Ertuğrul'la göz göze gelmiştik. İkimiz de hızlıca gözlerimizi kaçırdık.

"Herkes yine de sınırını bilsin tabii." Asım uyardığında herkes kafasını sallamıştı. Kimse sınırını bitmeyecekti, buna hepimiz emindik.

"İki kez çeviriyoruz. İlk gelen soracak, ikinci gelen cevaplayacak." diyerek şişeyi çevirdiğimde ucu Mete'ye gelmişti. İkinci çevirmemdeyse Nurtaç'a.

"D mi C mi?"

"D." Hemen itiraz nidalarımız yükseldi. D diyeni dışlıyorduk.

"Kolay başlıyorum." Mete kolay diyorsa her an ibnelik çıkabilirdi işin içinden. "Daha önce hiç fb'n oldu mu?"

Nurtaç birkaç saniye duraksadıktan sonra, "Oldu." diye mırıldandı.

"Ne?" dedi Ertuğrul şok içinde. En yakın arkadaşının bilmediği bir şeyi çıkmıştı. "Ben niye bilmiyorum?"

"Seninle tanışmadan önceydi. Sonra çocuğa aşık oldum, ciddileşmek isteyince de siktir etti beni."

"Üf, üzücüymüş." dedi Asım. Klasik fb sonları...

Mete şişeye uzanıp çevirdi ve kendinde durdu. "Yes baby." diye mırıldanıp tekrar çevirdiğinde bana gelmişti.

"D mi C mi?" dedi sırıtarak.

"C." dediğimde herkes hep bir ağızdan, "Oooo." demişti. Güldüm.

"Yine kolay başlıyorum. Siftah gibi düşünelim. Sonraki tur bitene kadar Ertuğrul'un kucağına otur." Ertuğrul'la gözlerimiz kesiştiğinde utanmıştım.

"Ertuğrul azar şimdi amına koyim." dedi Asım gülerek. Ertuğrul'un gay olduğunu hepimiz biliyorduk. Benim de biseksüel ama çoğunlukla gay olduğum bilgisine herkes hakimdi. Mete her zaman yaptığı gibi bizi birbirimize yamamaya çalışıyordu. Açıkçası ben adım atsam Ertuğrul bana yürürmüş gibiydi ama ona karşı hiçbir şey hissetmediğimden en ufak bir umut bile vermemek için elimden geleni yapıyordum.

Mecburen bir şey demeden Ertuğrul'un benim için hazırladığı kucağına oturdum. Özellikle bacaklarının üstüne oturmuştum. Ertuğrul'sa anında kollarını belime sarmıştı. Bir elini bacağımın üstüne bıraktı. 

Şişe'yi Nurtaç çevirdiğinde ilk önce Sevil'e geldi. Ardından'sa Ertuğrul'a.

"D? C?"

"C." dedi Ertuğrul kendinden emin bir şekilde. Sevil bir an bile düşünmeden, "Siz ikiniz bir öpüşün o zaman bakalım." dediğinde tüm gözler üzerimizdeydi.

"Herkesin amacı Ertuğrul'la beni seviştirmek mi?" diye sordum yakınır bir şekilde.

"Yok ben gay seviyorum." diyen Sevil'e Nurtaç da katılmıştı. Kızların fantezilerini süsleme düşüncesi suratımı buruşturmama sebep oldu.

"Bu arada ikiniz arasında ne sikiş döner heee." dedi Mete gözlerini Ertuğrul ve benim aramda gezdirerek. "Edward gibi yatak kırarsınız."

"Bokunu çıkarma amına koyim." diye mırıldandım. Rahatsız olduğum ses tonumdan belli olmuştu. 

"Tamam, tamam." 

"E hadi?" diye araya girdi Sevil. 

Ertuğrul çenemden tutup beni kendine çevirdiğinde kalbimin hızlandığını hissettim. Uzun zaman sonra ilk kez biriyle öpüşecektim. Benim gibi sürekli birileriyle takılan birisi için cidden uzun bir süreydi.

Ertuğrul dudaklarını dudaklarıma bastırdığında bir iki saniyeliğine bastırmasına izin verip geri çekildim. Dudaklarımı oynaymak içimden gelmemişti. Kucağından kalktım. Kendi yerime otururken kızlar anında, "Çok seksi." yorumlarında bulunmuşlardı. Şişe tekrar döndüğünde soran ben cevaplayan Sevil gelmişti.

"Düşmedin mi şimdi elime?" diye sırıtarak sordum. "Doğruluk mu cesaret mi?"

"Düş man gön der gel sin. C diyorum."

"O zaman Mete bir kucak dansını hak ediyor güzelim."

"Hasiktir!" Mete'nin sesi o kadar heyecanlı gelmişti ki bu hepimizi güldürdü.

Sevil bir an bile çekinmeden ayağa kalktı. Kalçasını Mete'nin kasıklarına dayayıp on-on beş saniye boyunca kucak dansı yaptığında Mete'nin yaptığı salak saçma mimikler bizi kahkahalara boğmuştu.

Oyunu sadece birkaç tur oynadıktan sonra her şeyin giderek çirkinleşmesi sebebiyle bitirme kararı almıştık.

Sıra uyuma kısmına geldiğinde Mete ve Sevil yatak odasında birlikte uyumak istediklerini söylemişlerdi. Biz de sadece uyuyacaklarına gerçekten inanarak onları onaylamıştık.

Ertuğrul'un benimle uyuma teklifi sunmaması için, "Siz Nurtaç'la şu koltukta uyursunuz." diye mırıldandım. "Biz de Asım'la burada."

"Aynen." dedi Ertuğrul sadece. Odamın kapısını tıklatıp içeriye girdim. Mete ve Sevil yan yana uzanmış gülüşüyorlardı. Mete çok komik bir çocuktu ve cidden herkesi güldürmeyi başarıyordu. Mete benim girmemle artık ne dediyse Sevil kahkaha atmıştı. "Dedikodumu yapmayın şerefsizler."

Çarşaf ve yastıkları alıp ikiliye iyi geceler dileyerek odamdan çıktım.

Kanepelere çarşafları serdikten sonra su içmeye mutfağa geçtim. Hemen arkamdan Ertuğrul da gelmişti. "Böyle bir durumda olmamızdan rahatsız mısın?" diye sordu ben suyumu içerken. Son yudumumu da içtikten sonra bardağı tezgahın üstüne bıraktım.

"Olmasak daha iyi." dedim net bir şekilde.

"Neden peki?"

"Aklımda birisi var." dediğimde birkaç saniye tepkisiz kaldı. Belli ki bunu beklemiyordu çünkü bundan kimseye bahsetmemiştim. "Çok olmadı daha, unutamadım. Kimseye umut vermek istemem."

"Anladım. Haklısın." Kafasını salladı. "Arkadaşız zaten."

"Aynen." diye onayladım onu. Bir şey demeden arkasını dönüp gittiğinde tezgaha yaslanıp derin bir nefes verdim. 

ODUN (GAY)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin