29. BÖLÜM

7.3K 464 84
                                    

"Sana adam sağında diyorum sola gidiyorsun. Mal mısın?" oyunda olduğumuz adama sinirle kızdım. "Oyun bile korkak mı oynanır ya?"

"Tamam kanka sakin." dedi Yusuf. "Her türlü yendik."

"Anlık yükseliyorum, sinirli değilim." dedim ve oyundaki kamerayı yollayıp etrafa bakındım. Tam da o sırada zil çaldı.

"Zil çaldı, ananı sikim."

"Git aç kanka, oyun bizde zaten."

"Hadi sonra görüşürüz, o zaman. Geri girmem." Zil ikinci kez tekrar çaldığında oyunu kapatıp kendimi sessize aldıktan sonra odadan çıkıp aşağı indim.

"Geldim!" dedim onuncu kez çalınan zille.

"Beş saat sonra açsaydın." Ferhat sinirle mırıldandığında içeri girmesi için kenara çekildim.

"Gel hadi, açtım. Mızmızlanma." Ayakkabılarını çıkarıp içeri girdi. Elindeki poşeti alıp salona ilerledim.

Arkamdan geliyordu. Bugün günlerden cumaydı. Annem dün İstanbul'a gitmişti. Sabah okuldayken de Ferhat'ı bizim eve çağırmıştım.

"Kola mı bira mı?"

"Kola." diyerek koltuğa oturduğunda hızlıca iki bardak kola alıp salona geçtim. Orta sehpanın üstünde iki büyük boy pizzayı ayarladım ve yere oturdum.

"Açlıktan öldüm bu arada." dedim kendi pizzamdan bir dilim alırken.

"Ölmemişsin abartma."

"Ölse miydim yani bunu mu istiyorsun?"

"Hayır. Yemek yemek istiyorum." Pizzasını önüne çekti.

Ona aldırmadan kumandaya uzanıp televizyondan YouTube'u açtım. "Ne izliyorsun genelde?" diye sordum videoları sırayla geçerken.

Yemek yerken izleyecek bir şey bulmak ekstra efor gerekiyordu her seferinde. "Araba videoları falan izliyorum genelde."

Bir şey bulamayınca kumandayı kenara bıraktım. Sohbet etmek daha iyiydi. "Senin bu Tofaş sevdan nereden geliyor?"

"Babamın aldığı ilk araba Tofaş'tı. Ben altı-yedi yaşında falandım. Babam da hep oğlumun arabası falan derdi. Çok bağlanmıştım arabaya. Sonra bir gün nasıl olduysa alev almış motor, araba kül olmuş. Çok üzülmüştüm o zamanlar. İlk alacağım araba Tofaş olacak diye söz vermiştim kendime."

"Anlamı varmış. Olduğunu düşünmemiştim."

"Olmak zorunda da değildi."

"Evet." Pizzamdan bir ısırık aldım. "Yıl sonu gösterisi var çarşamba günü. Gidecek misin?"

"Babam bu hafta okula gitmene gerek yok, dükkana gel dedi. Gelemem büyük ihtimal."

"Bundan sonra hep çalışacak mısın?"

"Evet." Kafasını salladı.

"İzin günün var mı?"

"Cumartesi yarım, pazar günü tam var."

"İyi, Allah'tan o varmış."

"Niye öyle rahatladın?"

"Arkadaşımla vakit geçirmek istiyorum da ondan. Gerçi bakalım bana vakit ayırabilecek misin diğerlerinden."

"Ayarlarız." dedi sadece. Sehpanın üstündeki telefonum çalmaya başladığında uzanıp arayana baktım.

"Efendim?" diyerek kulağıma götürdüm telefonu.

"Canım, ne yapıyorsun?"

"Ferhat'la yemek yiyorum, sen?"

"Evdeyim, oturuyorum. Yarın arkadaşlar bowlinge gitmeyi düşünüyor. Sen de gelsene."

"Saat kaç gibi?"

"İki-üç gibi."

"Olur canım." dedim ve göz ucuyla Ferhat'a baktım. Dik dik bana bakıyordu. "Öptüm seni, görüşürüz yarın."

"Görüşürüz." Telefonu kapatıp sehpanın üstüne bıraktım tekrar.

"Sevgili olmuş muydunuz siz?" dedi tek kaşını kaldırarak.

"Tam sevgiliyiz diye isim koymadık ama olduk gibi." dedim umursamaz bir tavırla. "Noldu ki?"

"Bir şey yok. Arkadaşımın ilişki durumunu merak ettim sadece."

Gülümsedim.

Kuduruyordu ama benden hoşlandığını kendine itiraf etmeye götü yemiyordu. O bana söyleyene kadar da Suna'yla yürüttüğüm bu evciliği sonuna kadar sürdürecektim.

Yemeğimizi yediğimizde hızlıca etrafı toparladım. "Odama çıkalım mı?" dedim. "Bilgisayara falan bakarız. Hem sen odamı hiç görmedin daha."

Önden yürümeye başladığımda arkamdan geliyordu. Odamın girişinde durup önden onun girmesini bekledim.

Girdiğinde ben de arkasından girip yatağıma oturdum.

"Bu kitapları okumamışsındır." dedi kitaplığı işaret ederek.

"Babamın. Yer olmadığı için buradalar."  Oturduğum yerden kalkıp pencereye yaklaştım. "Gel bi." diyerek elimle onu çağırdım. Yanıma geldiğinde aşağıdaki demirli pencereyi gösterdim.

"Buna basarak odama tırmanabiliyorum." diye mırıldandım. "Misafir odası olduğu için de kullanılmıyor, evden kimsenin görmesi pek mümkün değil."

"Napim?" dedi anlamamış bir şekilde.

"Kalsın aklında." diyerek geri çekildim. "Gel otur da oyun oynayalım biraz." Sandalyeyi işaret ettim.

"Ben de aşağıdan sandalye alıp geliyorum." diyerek odadan çıktım.

ODUN (GAY)Where stories live. Discover now