"Peki." Kaan dibimden biraz uzaklaşıp elini beline koydu. "Dün yatmadan önce Selin bana yazmıştı. Mesajını gördüm ama cevap vermedim, şimdi vereyim bari ayıp olmasın."

Duyduğum şeyle birlikte kulaklarım yandı.

Bunu gülerek söylemişti. Beni sinir etmek istediği çok belliydi, çünkü böyle bir şey yapmayacağını biliyordum. Umursamazca omuz silkip kaşarı rendelemeye başladım. "İyi."

"İyi mi? Yazmama izin veriyor musun?"

"Git yaz bana ne."

Eğer yazarsan seni öldürürüm.

"Tamam." Kaan telefonunu çıkarana kadar ciddi olmadığı için bir şey demiyordum ama telefonunu çıkarıp Instagram'a girdiğini gördüğüm an elimdeki kaşarı ve rendeyi sertçe tezgaha bırakıp elindeki telefonu hızla aldım.

"Ne yapıyorsun sen?"

"Kıskanmış gibisin." Dişlerimi sıkıp telefonu sertçe tezgaha bıraktım. O kadar sert bırakmıştım ki belki de şu an o telefonun ekranı bin parçaya ayrılmıştı.

Kaan umursamadı. Bana sırıtarak bakıyordu.

"Seni." Yavaşça ona yaklaşıp gözümü kıstım. "Öldürürüm." Biraz daha ona yaklaşıp resmen gözlerine doğru fısıldamıştım. "Tamam mı?"

Sadece bir anda.

Bir anda Kaan bir elini belime dolayıp beni kendine çekti ve dudaklarını hızlıca dudaklarıma bastırıp sırtımı tezgaha yasladı. İlk başta direnmek istedim, o beni resmen içine çekerken ben sesimi bile çıkarmadan onun öpüşünü hissettim.

Ama sonra dayanamadım.

Kollarımı boynuna doladığım sırada Kaan ellerini belime koyup beni havaya kaldırdı. Bacaklarımı istemsizce beline doladıktan hemen sonra yüz seksen derece dönüp beni ön tezgaha oturttu. Bunların hepsini yaparken dudakları alt dudağımın arasındaydı.

En başından beri belki de yapmak istediğini yaptı. Elini tişörtümün eteklerine koyup karnıma kadar çıkardı ve hızlıca ellerini çıplak bacağıma koydu.

Nefesim kesildiğini hissettiğim an yüzümü geri çekip dudaklarımızı ayırdım. Kaan boşluğa düşmüş gibi bana doğru yaklaştı ama kendine gelince durup bana baktı. Dudakları kızarmıştı öyle ki morarmaya yaklaşacaktı.

"Ne oldu?" Kaan'ın elleri çıplak bacağımda oyalanırken başımı olumsuz anlamda salladım. Bir şey olduğu yoktu sadece hayatımın en nefes kesici anını yaşamıştım. Nefesimi alıp kendime gelince de ellerimi boynuna koyup dudaklarımızı tekrardan birleştirdim.

Uzun süre, çok uzun süre dudaklarımızı birbirine bastırıp ezerken Kaan ağır ağır dudaklarımdan taşıp boynuma doğru ilerledi.

"Kaan..." elimi göğsüne koyup tavana baktım. Ağzım açıktı ve nefes almaya çalışıyordum. "Hım?"

"Birbirini seven iki insan birlikte olurlar." Kaan'ın dudakları boynumda durdu. Başını kaldırmadı, benimle göz teması kurmadı ama beni pür dikkat dinledi. "O birliktelik çok acıtır mı?"

Kaan'ın nefesi kesildi.

Birkaç yıldır okuduğum kitaplarda kızlar ile erkekler hep evlendikten sonra birlikte olurlardı. Çok tuhaftı benim için evlenmeden önce birlikte olan çift. Okuduğum bir kitapta birbirini çok seven iki başrol evlenmeden çok önce birlikte olmuşlardı. O roman beni büyülemişti.

Eğer yapacaksam bunu evlenmeden önce bir kere yapmak istiyordum.

Ama şimdi değil, kesinlikle hazır değildim buna. İlk önce kendimi hazırlamam gerekti. "Acır." Dedi Kaan ardından başını kaldırıp bana baktı. "İki türlüsü var. Ya hep acır ya da o acı hissini anında kaybedersin."

"Bunu nasıl ayırt edeceğiz?"

"Bir insan sevdiği ile birlikte olursa Mirza acıyı neredeyse çok az hisseder, bir yandan sonra zevk verir ama eğer bir insan zorla başka biriyle birlikte oluyorsa ömür boyu acısını hissetirir."

"Tecavüz gibi mi?

"Maalesef." Kaan yüzüme gelen saçları kulağımın arkasına itip bana hayran hayran baktı. "Tanıdığım kızlardan çok farklı ve çok özelsin."

"Biliyorum." Gülümseyip derin bir nefes aldım. "Tost yapmamız lazım." İkimiz de birbirimizin dudaklarına bakıyorduk. "Evet."

"Kalk o zaman." Onun dudaklarına bakıp derin bir nefes aldım. "Geri çekil o zaman." Kaan bir adım geri çekildi ama ben tezgahtan kalkamadım. "Tost yemesek mi?"

"Ne yiyeceğiz?" Sonunda bakışlarımı dudaklarından çekip gözlerine baktım. O ise hala dudaklarıma bakıyordu. "Bilmiyorum."

"Tamam."

"İyi."

"Peki."

"Güzel." Dudaklarımızı tekrardan birleştirecekken Kaan'ın bir anda çalan telefonu bizi durdurdu. İlk başta birbirimize baktık ardından Kaan telefonunu alıp gelen aramayı onayladı ve hoparlöre alıp tezgaha koydu. Tekrardan ellerini iki yanıma koyup bana bakmaya devam etti. "Alo?"

"Ne var?" Kaan'ın bakışları yüzümü taradıktan sonra boynumu buldu ve boynumu incelemeye başladı. "Nerdesiniz oğlum? Aramasak aramıyorsunuz."

Telefona baktım, arayan Ateş'ti.

"Bilmiyorum neredeyiz?" Dedi Kaan bana bakarak. "Gidiyoruz bir yere ama..." derin bir nefes alınca gülümsedim. Resmen hipnotize olmuş gibiydi. "Bu yol, yol değil."

Elimi boynuna koyup yanağına yumuşak bir öpücük kondurdum. Ardından ağır ağır boynuna öpücük kondurup bacaklarımı beline sardım ve onu kendime çektim. "Sen sarhoş musun lan?" Kaan tezgahın kenarını tutarken bir anda sıkmaya başladı. "Evet."

Boynunun her yanına yumuşak öpücükler kondurup çenesine çıktığım sırada dişlerim boynuna değdi, bu işte resmen son damlaydı onun için. Kaan'ın dudaklarının arasından bir inleme koptu.

Benim dudaklarım durdu, Ateş'in sesi, Kaan'ın tüm bedeni.

Aramızda garip bir sessizlik yaşandı, bu sessizliği bozan ilk Ateş oldu. "Allah kahretmesin amına koyayım, benimle sevişirken mi konuşuyorsun?"

Kaan bir şey demedi çünkü hala bedeni kaskatıydı. Gülümseyip yüzümü boynundan yavaşça çektim ve telefonun ekranına dokunup bir şey demeden aramayı sonlandırdım.

Bu sabah ikimiz de deliye dönmüş gibiydik. Sadece bir gece ayrı yatmıştık ve o bir gecelik özlem bile bize mutfak tezgahında bunları yaptırdıysa eğer artık bu saatten sonra ikimizin de işi vardı.

Aşkla.

Özlemle.

Tutkuyla.

29.BÖLÜM SONU.

Solitude | TextingHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin