XV - çıkmaz ayın çarşambası

Începe de la început
                                    

"hey... kafanı görebiliyorum gguk." dedi ruh eşine gülerken.

"of! şu an uyuyor olman gerekiyordu. sahi, neden bu saatte uyanık benim ruh eşim?" diye sordu sahte bir sinirle jeongguk, aynı zamanda kendini odaya atmış, yatağın ucuna oturmuştu.

"kabus gördüm.. ve sen de gördün?" dedi sorarcasına taehyung. ruhunun yarısınında bu rüyayı gördüğünü tahmin ediyordu. "evet! evet, ben de kabus gördüm." derken kendini taehyung'un dizlerine bıraktı peri olan. ölüm meleğinin elleri, hemen bacaklarına dağılan mor saçları buldu.

jeongguk, saçlarında yavaşca gezen uzun parmak sayesinde mayışırken aklına gelen planı ile kapalı gözlerini açmak zorunda kaldı, ve ruh eşinin kusursuz ve normalden daha parıltılı gözleriyle karşılaştı.

"sana bir yer göstereceğim!" taehyung itiraz edecekken jeongguk hızla yataktan kalktı, birkaç saniye öncesinden eser yoktu.

"hayır taehyung!! pijamalarımız ile gidebiliriz." ölüm meleğinin elini kavradı ve ayağa kalkmasını sağladı, onu gerçekten önemli bir yere getirecekti!

"çabuk olmamız lazım ruh eşim." taehyung itirazlarının kabul görmeyeceğini anladığı zaman jeongguk'un bir kanatının arasına aldı.

nereye gideceklerini, güzel eşinin aklından neler geçtiğini merak ediyordu.

"gidelim bakalım, ruhumun yarısı."

──────────

jeongguk, taehyung'u elinden tutmuş bir yerlere götürüyordu

Oops! Această imagine nu respectă Ghidul de Conținut. Pentru a continua publicarea, te rugăm să înlături imaginea sau să încarci o altă imagine.

jeongguk, taehyung'u elinden tutmuş bir yerlere götürüyordu. bir ara oturup gün doğumunu izledikleri için gidecekleri yere gerçekten geç kalacak gibilerdi.

camdan bir asansöre yaklaştıklarını fark ettiğinde, artık jeongguk'a nereye gideceklerini sorma gereği duydu.

"jeongguk, nereye gidiyoruz?"

"rüya kalesine!"

"rüya kalesi? orası neresi?" diye sordu taehyung, bir şey anladığı söylenemezdi.

"aslında rüya kısmına gitmeyeceğiz, bilinçaltı kalesine gideceğiz! emin ol orası daha güzel, eğer vaktimiz kalırsa ya da yakalanmazsak- rüya kısmına da gideceğiz eşim."

eşim, eşim, eşim... taehyung'un aklında dönüp duran tek kelime buydu, cam asansöre binerken, bulutların arasından uçarken ve uyuyan trollerin koruduğu saraya girerken de aklında tekrarlanan kelime aynıydı.

"jeongguk... buraya girmenin doğru olduğuna emin miyiz, balım?"

"eminiz, eminiz! benim içeride ajanlarım var hem, boş ver sen o kısımları." dedi jeongguk bir yandan kıkır kıkır gülerken bir yandan da sus işareti yapıyordu. heyecanını gizlemeyip ses yapan tek kişi oydu oysa ki.

ruh eşi güldüğünde kendini tutamıyordu taehyung, birden içi ısınıyor, suratında belli belirsiz bir gülümseme oluşuyordu.

jeongguk onu bir yerlere sürüklerken durum yine aynıydı, sıcak bir gülümseme ve birbirinden ayrılamayan elleri. jeongguk, sanki kocaman saray ona aitmiş gibi hareket ediyor, yemek salonlarından büyük koridorlara atlıyordu. en sonunda vardıkları uzun merdiven onları durdurdu. bir kat, üç kat, yedi kat.. derken on dört kat çıktılar ve on iki kapıdan ilkine girdiler.

tip of my tongue, taekookUnde poveștirile trăiesc. Descoperă acum