XV - çıkmaz ayın çarşambası

560 81 29
                                    


[ ✩‧₊˚ 🖼 *・ ]

jeongguk, ayağını koyacak bir yer ararkan tekrar başını kaldırdı.

pencerenin dışına çıkıp savrulan perdeler ve sarı ışıklar, buraya geldiğinden beri hedefinde gördüğü şeylerdi. yerinden oynamış taşlar ve sarmaşıklar yardımıyla yukarı çıkmaya çalışıyordu. bunları yaparken bir de sessiz olması lazımdı tabii, bu bir gece yarısı sürpriziydi!

pijamalarını bile değiştirmemişti, korkunç üç başlı köpeğe ve ne yapacakları belli olmayan hayaletlere rağmen buradaydı, ruh eşinin yanına varmaya çalışıyordu.

aslında, gecenin bir vakti yatağından kalkıp mezarlığa kadar gelmesinin küçük bir nedeni vardı. kabus görmüştü- görmüşlerdi.

oynadıkları oyunun üstünden bir gün geçmişti, bu da neden kabus gördüklerini açıklar nitelikteydi. birbirlerinden uzak iki genç olduklarını, başkaları ile bağlandıklarını ve hayaletlerinden bile uzak kaldıklarını görmüştü jeongguk. belki diğerleri için abartısız bir kabus olabilirdi ama içinde bir yerde kalp atışlarını bile hissettiği ve uzak kalmaya dayanamadığı biricik ruh eşiydi sonuçta kabusun baş karakteri.

uyandıktan hemen sonra da kendini burada bulmuştu, prensinin kalesinde! aslında uyuyalı çok olmamıştı, bugün dört çift eşleştirmişti. bir sürü yeni isim vardı ve yakında soojin'i de eşleştireceğine emindi. çünkü sulli'yi biri ile eşleştirmişti, o çok güzel bir melekti, öldükten sonra onu kasabada hiç görmemişti ama hayaletinin bir gün geri döneceğini biliyordu. belki yanında eşini de getirirdi! taehyung'a hemen anlatmalıydı.

"hey! yakışıklı, neden kapıdan girmek yerine zoru seçtin?" ince bir kadın sesi, arkasına dönmesine neden olmuştu.

bu hayaleti biliyordu! kendi töreninden kaçmıştı, yoongi'nin anlattığına göre aşk ve güzellik iksirlerini çalıyordu, okulda da çok haylaz bir gölgeydi. dolapların arasına saklanır, gölge takliti dersine girmezdi.

"kime diyorum! soru soran birine cevap vermemek kabalıktır, yoongi öğretmedi mi sana?" süzülerek yanına yaklaşan hayalet daha sessiz konuşmaya başlamıştı.

"beni hatırladın mı? ben her gün senin hakkında bir şeyler dinliyorum aslında, sonuçta taehyung'un ruh eşisin! bayan kim mezar kazarken durmadan senden bahsediyor! şanslı biri.."

"soyeon muydu..? pek hatırlamıyorum, üzgünüm- ama seni biliyorum! gölgeydin, değil mi?"

"evet! bence hepinizden üstünüm.. sonuçta hayalet olmadan görünmez olabiliyorum? üstünüm yani- bekle, bekle! yoksa sen taehyung'u görmeye mi geldin? küçük aptal aşıklar.."

"hiç değişmemişsin.. hem, taehyung duyabilir, lütfen sessiz ol. bu bir sürpriz." dedi jeongguk gizleyemediği heyecanı ile.

"küçük kaçamaklar, gizli aşklar! en sevdiğim." dedi gölge olan.

"aslında gizli sayılmazsınız.. bütün kasaba- hatta diğer kasabalar bile biliyor sizi tatlım, bilmem farkında mısınız?" diye yanıtladı kendini.

"farkındayız, farkındayız. ve sessizlik?" diye yineledi kendini yarı yarıya peri.

"tamam! gidiyorum, açık açık kovuyor bir de, aptal aşık."

sonunda kurtulduğu hayalet ile derin bir iç çekti. aslında konuşmaya bayılırdı, ama şu an gizli bir görev içindeydi. ruh eşine güzel bir sürpriz yapmalıydı! tırmandı, tırmanmaya devam etti, pencereden içeriyi izlemeye çalıştı ve taehyung'a yakalandı. bu ufak olay örgüsü sadece dört dakika sürdü.

tip of my tongue, taekookWhere stories live. Discover now