Final

15.2K 830 394
                                    

Final için bol yorum....iyi okumalar!!!

Selda Bağcan- ayrılık
Teoman-çoban yıldızı

2 ay sonra

Ben çocukken, öğretmenlerimden biri ölen kaplumbağamın ardından hiç durmadan ağladığımı gördüğünde,eğer birini seviyorsan,bırakmayı öğrenmelisin demişti.
Tamamen saçmalık olduğunu düşünmüştüm, birini seviyorsan ve hala yapabiliyorsan dört kolla sarılmalıydın ona,uzun bir süre zihninde tutmaya yetecek kadar izlemeliydin o kişiyi, o giderse unutmamak için, gitmesine rağmen içinde onu bırakmamak için.

Yaşıyor muydum?

yaşam denilebilir miydi buna emin değilim.

Ölümle yaşam arasındaki o ince çizgide titrek adımlarla yürüyordum da ellerimden ailem tutuyordu sanki,ama artık adım atacak halim yoktu bırakmak istiyordum adım atmayı.

'Birini seviyorsan onu bırakmayı bilmelisin.'

Saçmalık değildi.

Bir şeyi seviyorsan,bırakmayı bilmeliydin.

Hayatın bir numaralı kuralıdır bu, sevdiğin her şey kayar gider bir gün avuçlarından.

Bir hayat,bir aile,bir sevgili,bir dost,bir hayal gibi...

Giden ne hisseder bilmiyorum ama kalmak kalbin kıyametiydi.

Ama giden ne hissederdi?

Uzun zamandır, hastane odasında ve bu ağrılara rağmen acıdan titreyerek uyumaya çalışırken bunu düşünüp durdum.

Gittiğimde ne hissedecektim?

Bu yaşadığım acıdan daha mı acıydı ölüm?Yoksa acılarının dinmesi miydi?

Peki benim dinen acım geride kalanlara nasıl bir acı verecekti?

Soramamıştım bunu hiç birine, bazı acıların tarifi yoktur çünkü.

Merdiven boşluğunda tek başıma oturuyordum bir kaç saattir, kimseye söylememiştim buraya geleceğimi ne zaman ağrılarım artsa bir yere saklanır kimse görmeden ağlar olmuştum, insanlara verdiğim acıdan nefret etmeye başlamıştım artık çünkü Asrın her yüzüme baktığında acımı arıyordu sanki artık gözlerimde, sevgimi aramayı unutur olmuştu.

"Her gün başka bir delikten buluyorum seni Jerry bilmiyorum farkında mısın?"başımı yasladığım dizimden kaldırıp karşımdaki merdiven basmaklarına oturmuş Poyraz abime çevirdim.

"Arama o zaman abi."dediğimde kaşları hafifçe yukarı kalktı.

"Neden böyle davrandığını biliyorum Güneş,"merdivenin kalan bir kaç basamağını indirirken üzerindeki hırkayı çıkarıyordu.

"Bizi yaralamamak için çirkefleşiyorsun ki kızalım sana  ve bizi yaralamak zorunda kalma, öyle değil mi abim?"derken ceketi dizlerimin üzerine bıraktı ve benden bir kaç metre uzağa oturdu çünkü artık hastalığım oldukça ilerlemişti ve ondan geçecek bir mikrobu vücudum kaldırabilecek durumda değildi.

Abimin bana bulaştırabileceği bir virüs hayatımın sonuna daha hızlı yaklaştırabilirdi beni anlayacağınız.

"Alakası yok."dedim omuz silkerek o ise yalanıma güldü.

"Biz senin aileniz."dedi bacaklarını kendine doğru çekip kollarını bacaklarına sararken.
"Yaralanacaksak ve bunu sen yapacaksan biz o yarayı da severiz."vücuduma saplanan ağrı dişlerimi sıkmama neden olurken birkaç saniyeliğine gözlerimi kapattım ve derin bir nefes almaya çalıştım.

Güneş| TAMAMLANDIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin