3

159 27 12
                                    

Bugün başarısızlıkla sonuçlanan 2

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Bugün başarısızlıkla sonuçlanan 2. Haftamı geride bırakıyordum. Gerçek manada artık umudum kalmamıştı çünkü bakabileceğim çok az yer kalmıştı.

Ayrıca evde de durumlar çok iyi değildi. Annem artık evden çıkamıyordu, böylece çevrede dolaşıp yardıma ihtiyacı olan ruhlara da ulaşamıyordu. Sadece yanlışlıkla evimizin duvarından geçmiş ya da peşime takılarak eve girmiş olan ruhlarla ilgilenebiliyordu.
Eğer bir dilekleri varsa, bir şey bir yere götürülecekse ben hallediyordum.

Yaklaşık yarım saattir içinde olduğum otobüs evimizin önünde durduğunda inip evin kapısına ilerledim. Kapımızın önünde Taehyung'un ve yanlış bilmiyorsam bayan Kim'in terlikleri duruyordu.

İçeriye girdiğim gibi önce onları selamlamış sonra sorar gibi ellerinde tuttukları piknik sepetlerine bakmıştım. Annem hemen cevap vermişti "Bayan Kim durumumdan haberdar olunca hem geçmiş olsuna gelmiş hem de kendileri pikniğe gidiyorlarmış bizi de almaya gelmişler, seni bekliyorduk."

Anladım gibisinden kafa sallayıp hafif konuşmalar eşliğinde taşınması gereken eşyaları Taehyungların arabaya yüklemeye başlamıştık. Taehyung'un annesi, annemin şaman olduğunu bilmiyordu sadece gün geçtikçe görüşünü kaybettiğini biliyordu ama Taehyung, annemin asıl işini biliyordu.

Hepimiz evden çıkarken ben annemin koluna girmiş, bayan Kim'de evden çıkması için eşini aramıştı. Böylece bay Kim de geldiğinde o ve eşi öne; ben, annem ve Taehyung ise arkaya oturmuştuk.

Uzun ve sohbetli geçen bir yolculuktan sonra devlet tarafından korunan ama pikniğe açık olan büyük orman parkına gelmiştik. Araba park edildikten hemen sonra annemi bir koluma takmış diğer elime de piknik sepetini almış Kim ailesinin arkasından yürüyorduk.

Çok uzun sayılmayacak bir süre yürüdükten sonra yavaş yavaş etraf üzerime geliyor gibi hissetmeye başlamıştım, sanki biz ilerledikçe ağaçlar soluyor ve bastığım çimen yeşilden siyaha doğru evriliyor gibiydi. "Anne." Dedim endişeyle.

Boğazıma yine o boktan tat yerleşmişti ve üzerimde yoğun bir baskı hissediyordum. "Evet, o buralarda." Dedi, karşılığında ise "Nefes almam zorlaşmış gibi hissediyorum, bu garipliği sadece biz mi yaşıyoruz." Diye sordum.

"Evet, onun ne kadar güçlü olduğunu görüyor musun Jungkook? Etrafında olan tüm akış birden değişmiş gibi değil mi?" Annem her şey çok normalmış gibi bahsediyordu. Muhtemelen bunlara alıştığı içindi ama ben endişelenmeden edemiyordum. Zaman benim için biraz bile olsa yavaşlamış gibiydi ve inanır mısınız etrafımdaki ağaçlar, gökyüzü, çimen... sanki bir kağıt parçası dalgalanıyormuşçasına dalgalanıyordu. "O kadar güçlü ki körelmeme rağmen onu hissediyorum. Etrafta çok fazla olumsuz duygu var Jungkook ve bu insanları da etkileyebilir. Beni Kim ailesinin yanına bırak ve şu yöne doğru ilerle." Dedi solu göstererek.

Annem, benim hissettiklerimden daha fazlasını hissediyordu emindim ama asla şikayet etmiyor, yanımda dimdik duruyordu.

Onun dediği gibi yapıp onu Kim ailesinin oturduğu piknik masasına bıraktıktan sonra tuvalete gitme bahanesiyle yanlarından ayrıldım ve annemin işaret ettiği yöne ilerledim.

Litost / Liskook³ (Askıda)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin