Süren sessizliğin üzerine iyice gerildiğini hisseden Hyunjin elini sertçe kilitli kapıya vurup yüksek sesin küçük lavaboda yankılanmasına neden oldu. "Yemin ederim biraz daha senin açmanı beklemeyeceğim, kıracağım kapıyı. Bunu yapabileceğimi biliyorsun, o yüzden aç artık şu lanet olası kapıyı. Lütfen." Dudaklarından yüksek sesle dökülen kelimelerin aksine son söz çok güçsüz çıkmıştı.

Saniyeler sonra kilit çevirilme sesini işitince sırtını yasladığu duvardan çekip hemen kapının önünde bitti.

"Meraktan öldüm şurada." Sevgilisini anında kolları arasına alırken endişeli ses tonuyla konuştu bir yandan da. "İyisin, değil mi?"

Minho'nun kendi göğüsüne yasladığı başını kaldırıp yüzünü avuçları arasına aldı ve dikkatlice inceledi. Yüzü ve burnu fena kızarmıştı, her ağladığında olduğu gibi.

Başını olumsuz anlamda salladı diğeri, konuşacak hâli dahi yoktu. Bunların, duyduklarının bir kabus olmasını umuyordu içten içe. Korku duygusunu yıllar sonra ilk kez bu kadar şiddetli hissetmişti.

"Gi-gidelim."

"Peki sevgilim." Hyunjin onu onayladıktan sonra bakışlarını odadaki diğer endişeli bedenlere döndürüp devam etti. "Şu an bu okuldan olabildiğince uzaklaşmamız daha iyi olur. Ama söz en yakın zamanda her şeyi size anlatacağız, tamam mı?"

Diğerleri itiraz etmeden siyah saçlıyı onayladılar ve ikilinin lavabodan sessiz adımlarla çıkmasını göz bebekleriyle takip ettiler.

(...)

Şelaleden akan suyun huzur verici sesi, rüzgarla birlikte kibarca hareket eden yeşil çimler, masmavi gökyüzü ve insanı kolayca rahatlatacak onca şey etrafındayken bile dakikalardır diken üzerinde oturuyormuş gibi hissediyordu Hyunjin.

Elma bahçesinde onca anı biriktirdiği biricik sevgilisi şu anda ağaçlardan birine sırtını yaslamış yüzündeki nötr ifadeye nazaran çaresizlik barındıran bakışlarla önündeki nehri izliyordu.

Derin bir iç çekip birkaç metre ötesindeki kahverengi saçlıya yaklaştı ve hemen yanına oturduktan sonra kollarını etrafına sardı nazikçe. Başta şoku atlatması için ona biraz zaman tanısa bile şu anda bu durumu atlatamasında ona yardımcı olacak tek kişinin kendisi olduğunu biliyordu.

Minho usulca başını Hyunjin'in omzuna düşürdükten sonra sessizlik bir müddet daha sürmüştü.

Ta ki bundan rahatsızlık duyan Hyunjin dudaklarını aralayana dek. "Özür dilerim."

"Niçin?" Anlamadığını belli eden bir ses tonuyla sordu Minho.

"Her şey benim yüzümden oldu, benim dikkatsizliğim yüzünden."

Minho, yaslandığı yerden yavaşça kalkıp çatık kaşlarıyla sevgilisine döndü. "Saçmalıyorsun şu an. İkimiz de farketmemiştik bunu, tüm suçu üstlenemezsin."

Biraz duraksayıp devam etti. "Hem... hem uzunca düşündüm de bu şekilde öğrenmeleri iyi olmadı evet ama bir gün elbette farkedeceklerdi zaten. Biliyorsun, son günlerde herkesin gözü ikimizin üzerindeydi, şüphelenmeye başlamışlardı bile. Açıkçası artık okuldakilerin ne düşündüğünü falan pek umursamıyorum. Sadece... tek bir konuda biraz endişeliyim, hatta dürüst olmam gerekirse fazlasıyla korkuyorum."

blue neighbourhoodWhere stories live. Discover now