MAHİ - Altıncı Bölüm

Start from the beginning
                                    

İkisi için mutlu olsam da Asuman teyze hâlâ ödümü patlatıyordu. Bu konuya nasıl tepki vereceğini kestiremiyorduk. Ayşe annesiyle konuşacağını söylemişti ama bundan da çok emin olamıyordum.

Sanırım kızı direkt kaçırsak daha kolay olurdu.

Salonun ortasında bir ileri bir geri yürüyüp duruyordum. Elimdeki telefon bir anda titreyince heyecana karışan ufak bir korkuyla yerimde sıçradım. Telefonun ekranına hızla baktığımda Bahar'ın aradığını gördüm.

Telefonu açar açmaz, "Haber var mı?" diye sordu. Tuttuğumun farkında bile olmadığım nefesimi sesli bir şekilde bıraktım.

"Yok," dedim ve sordum. "Seni de aramadı değil mi?" Belki ona haber gelir umuduyla heyecanlandım. Bahar da tıpkı benim gibi sesli bir nefes aldığında, cevap vermesine gerek yoktu. Belli ki onu da aramamıştı. Yine de Bahar anladığım şeyi onayladı.

"Hayır," deyip biraz bekledi. "Bu böyle olmaz, ben sana geleceğim," dediğinde hevesle karşılık verdim.

"Bence de gel, burada tek başıma heyecandan gebereceğim." Yerimde zor duruyordum ve eminim Bahar da benim gibiydi.

"Benim de evde delirmeme az kaldı. Bir yandan Ayşe'yi merak ediyorum, diğer yandan Ali Asaf abim bir garip."

Söylediği şeyden sonra ilgimin yön değiştirmesi sadece birkaç saniye sürdü. "Bir şey mi oldu?" diye sordum merakıma yenik düşerek.

"Valla görünürde bir şey yok, soruyorum bir şey yok diyor ama tersliği üzerinde. Bana garip garip bakıyor, sanki bir şey söyleyecek de söyleyemiyor gibi... Arada sanki bir suç işlemişim gibi sinirli sinirli yüzüme bakıp ağzının içinde söyleniyor. Anlamadım ki nesi var!"

Anlattıklarına baktığımda farklı hiçbir şey görmüyordum. Gözümde canlanan Ali Asaf görüntüsüyle telefonda hafifçe kıkırdadım. "Bu anlattıklarının her zaman ki huysuz Ali Asaf'tan ne farkı var, Bahar?"

Söylediğim şeyden sonra Bahar'da güldü. Sonra sesini kısık tutarak konuştu. "Köprüden önce son çıkış arkadaşım," dedi gülmemeye çalışarak. "Bu adamla yoluna devam etme konusunda emin misin?"

Bahar, kimse duymasın diye sesini kısık tutuyordu ama ben öyle yapmadım. Bahar'ın söylediği şeyden sonra kocaman bir kahkaha attım.

Bahar da benim gibi kahkaha atarak karşılık verdi ama aniden gülmesi yarı da kesilince arkasından gelen –ne zaman duysam kalbimi sekteye uğratan- o kalın sesi duydum.

"Bahar," dedi huysuz huysuz. Telefonun diğer tarafında olmama rağmen sesinin tonundan gerginliğini algılayabiliyordum.

Bahar, "Efendim abi," derken muhtemelen telefonu kulağından uzaklaştırmıştı çünkü sesi artık daha uzaktan geliyordu. Yine de ikisinin konuşmalarını net olarak duyabiliyordum.

"Nereye gidiyorsun?" diye sordu Ali Asaf.

Bahar da, "Mahi'ye gideceğim," dedi. Bir iki saniye sessizlik oldu ama sonra bir kapının çarpma sesini ardından da Bahar'ın şaşkın sesini yeniden net duymaya başladım.

"Kızım var bunda bir şey..."

"Ne oldu?" dedim merakla.

"Tek kelime etmeden arkasını dönüp gitti."

"İşiyle alakalıdır belki Bahar, gitme adamın üzerine. Biliyorsun bazen çok kafaya takıyor," dedim Bahar'a.

"Haklısın, geliyorum ben," dediğinde telefonu kapatmadan kapı çaldı.

"Ay," dedim heyecanla.

Aynı anda telefonun diğer ucundan, "Kim geldi?" diye bağırdı, Bahar.

"Bilmiyorum! Hadi kapat gel hemen, belki Ayşe'dir."

MAHİ (Mahalle Hikâyesi)Where stories live. Discover now