Kendisini ailesine adamış, her yaptığını sadece onlar için, onların iyiliğine göre ayarlamış ve gerisini de hiç düşünmemişti. Bir Omega olarak onları yüzüstü bırakmamak için korumuştu kendisini. Bütün tedbirler, bütün emekler hepsi onların iyi olması içinken ve annesiyle birlikte bunu başarabiliyorlarken ailesinin iyi olmasının onu tatmin etmeye yeterli geldiğini düşünmüştü.

Tatmin olduğunu zannederek hayatını bir rutine bağlarken tüm arzularından ve kendisinden ödün verdiğini farketmemişti.

Kendisiyle eşleşmek isteyen, bunun için çabalayan veya öylesine takılanları çok görmüştü. Lisede onları püskürtmek çok kolaydı, üniversitede gelen olgunlaşma zorunluluğu onu biraz zorlamıştı. Öğretmenliğe başladığındaysa oluşturduğu ağırbaşlı imaj dikkatleri üzerinden çektiği kadar ilgi çekici bir hale de getirmişti onu.

Tüm bunların artık boğucu gelmeye başladığı zamanlarda yalnız kalıp huzur bulma isteğiyle kendisini ormana atmaya başlamıştı. Sessizlik içinde yürüyor ve biraz olsun nefes aldığını hissediyordu.

Evet, Harry'nin ona ilk laf attığı zamanı dikkate almamış olabilirdi. Anca Alfanın tarafında bu öyle olmadığı gibi kendisini Louis'yi kazanmak için çabalayanlar grubuna sokmuş ve her şeyini bırakıp onu takip etmeye başlamıştı.

Diğerlerinin aksine onu gerçekten rahatsız etmiyordu, takip edilme hissi sinir bozucuydu ama onu görmezden gelmeyi başarıyordu. Ne çeşit bir kurt olduğunu anlayana kadar ona dikkat kesilse bile baş ağrısı çektiği bir gün dayanamamış onun karşısına geçip tek kelime etmesine izin vermeden, "Peşimi bırak." demişti.

Eh, tabii şuan Alfayı çözmek daha kolay, onun duymak veya kâle almak istemediği cümleleri dinliyormuş gibi yapıp anlamını istediği yere çekiyor ya da hiç duymamış gibi yaptığına devam ettiğini biliyordu.

O zaman ise Louis'nin kafasını karıştırmasına yetmişti. Onu anlamamış olduğunu veya farklı bir dil mi kullandığını düşünüp durmuştu. Çünkü Harry durmak bilmemişti. Farkedilmenin rahatlığıyla kendisini daha çok göstermeye ve konuşmaya çalışmaya başlamıştı.

Her şeye rağmen onu da bir şekilde püskürttüğü bir zamandan sonra çıktığı bir orman yürüyüşünde onu kurtarmak için tekrar karşısına çıkmıştı. O günden sonra Louis'nin rüyalarında ortaya çıkmaya başlamıştı ve işte;

Sonuç olarak mühürlenmiş ve birlikte uyuyorlardı.

Daldığı düşünceler arasında Harry'nin ufak horultuları ve baskın kokusuyla gözleri kapanmaya başlamıştı. Yorganı üzerlerine iyice çektikten sonra yüzünü Alfanın göğsü ve omzu arasına gömüp kendisini huzurlu bir uykuya hazırlamıştı.

Sonunda kendisi için yaptığı ilk şeyin tüm hayatını değiştireceğini ve güzelleştireceğini bilemezdi.

×××

Ertesi sabah gözlerini araladığında nerede olduğunu kavrayamadı Louis. Kaşlarını çatarak kafasını çevirip etrafı süzerken kıpırdandı. Gözlerini pencereden çekip kafasını diğer tarafa çevirince ise nerede olduğunu anlatmaya yetecek bir manzarayla karşılaştı.

Harry yanağını eline yaslamış, yan bir yatışla gözlerini ona dikmiş ve küçük bir tebessümle onu izliyordu.

"Günaydın..? Neden öyle bakıyorsun?"

"Bir rüya mı? Yoksa gerçek mi, diye anlamaya çalışıyordum."

Louis uykulu suratıyla gözlerini yarım açık bir vaziyette, sessizce ona dikti. Harry gülümsemesini büyültüp devam etti. "Ve hangisi olduğu önemli değil. Tek istediğim kalan hayatımda tüm günlerime böyle uyanmak."

Raunchy Alpha // larryWhere stories live. Discover now