"Nedenmiş?"

"Aniden. Sen- Neyse. Yemek güzel kokuyor."

"Senin için yapıyordum. Tadına bak."

Kiyoomi kaşığı Atsumu'nun ağzına doğru tutar ve Atsumu ağzına alır almaz zevkle gözlerini kapatır.

"Çok lezzetli!"

"Sevindim."

Atsumu'nun zihni yemek yerken biraz dağınıktı, ama şimdi sessizce oturdukları için tekrar sorularla dolmaya başlıyor.

"Atsumu. Tenma'yı seviyor musun?"

"Ha?"

"Ona aşık mısın, değil misin?"

"Ben, bilmiyorum."

"Nasıl bilmiyorsun?"

"SİKİCEM ŞİMDİ! Bir yanda o, diğer yanda sen. Sürekli nasıl hissettiğimi soruyorsunuz. Bilmiyorum. Hiçbir şey bilmiyorum, delirmek üzereyim."

"Sakin ol, tamam, üzgünüm. Sormam gerekiyordu. Bilmem gerek."

"Neden bilmen gerek?"

"Çünkü. Söyleyecek bir şeyim var."

"Neymiş?"

"Bekle. O kadar kolay değil."

Atsumu başını yana yatırır. Kafası karışık.

"Omi."

Kanepede karşılıklı otururlar. Atsumu yüzüne bakarken Kiyoomi başını kaldıramaz.

"Omi?"

"Atsumu." İmkansız. Bunu yapamam.

Kiyoomi hiçbir şey söyleyemez. Elini yanağına götürür ve okşar. Gözlerinin içine bakar ve anlaması için adeta yalvarır.

"Omi. Sen. Ç-çok yakınsın." Fısıldar, yutkunur ve tekrar konuşur. "İyi misin?"

"Değilim."

"Neden?"

Kiyoomi iç çeker. Atsumu tekrar konuşmaya çalışırsa dudakları birbirine değecektir. Nedenini bilmiyor ama midesinde kramplar hissetmeye başlar. Tıpkı partideki gibi.

"Omi. Bir şey deneyebilir miyim?"

"Ne deneyeceksin?"

Atsumu bunu bir evet olarak kabul edip ve aralarındaki minik boşluğu kapatır. Kiyoomi şaşkına dönmüştür. Atsumu yavaşça ve nazikçe dudaklarını hareket ettiriyor. Dudakları yanıyormuş gibi hissetse de bu hissin bitmesini istemiyor. Kiyoomi'nin alt dudağını yalayıp ısırır.

Kiyoomi sonunda dünyaya döner. Boynunu iki eliyle kavrayıp kendine doğru çekiyor. Öpüşme aniden hızlanır ve dilleri devreye girer. Atsumu'nun başı döndüğünden ve Kiyoomi'nin kollarına tutunur.

Dudakları iki yapboz parçası gibi, diğer yarısını bulmuş gibi coşkuyla hareket eder ama sonunda nefes almak için dururlar.

"Atsumu ben-"

"Üzgünüm Omi. Üzgünüm. Gitmeliyim."

Atsumu eşyalarını alır ve evden adeta kaçar. Kiyoomi donakalır. Ağlamamak için kendini tutar. Ne yapacağını bilmez bir halde, sadece oturur.

Atsumu panikler ve caddede koşarak Oikawa'yı arar.

"Evde misin? Acil bir durum. Gerçekten çok acil. İşleri batırdım."

"Sakin ol Atsumu. Evdeyim, seni bekliyorum tamam mı?"

Yaklaşık yirmi dakika sonra Atsumu, Oikawa'nın evine gelir.

"Onu öptüm. Ve kaçtım. Mahvoldum. Neden yaptım ki?"

"Kim?"

"Onu öptüm."

"Kimi Atsumu?"

"Omi."

"NE NE?"

"BAĞIRMA."

"NASIL BAĞIRMA? NE DEMEK ÖPTÜM?"

"ÖPÜŞTÜM. ÇOK YAKINDIK. ANİDEN OLDU."

"AMA NEDEN KAÇTIN?"

"PANİKLEDİM."

"Siktir. Siktir. Siktir. Siktir."

"Beni sakinleştirmen gerekiyor, ama beni daha çok strese sokuyorsun."

"AMA BENİ KİM SAKİNLEŞTİRECEK?" Oikawa derin bir nefes alır. "Tamam. Sakin olalım. Nefes al."

"Tooru. Ne yapacağım?" Gözleri doluyor ve ağlamaya başlıyor.

*

Kiyoomi transtan çıktıktan sonra ve Iwaizumi'yi aramak için telefonunu alır. Atsumu'nun Oikawa'ya gittiğinden emindir.

"Naber Kiyo?"

"Iwa. Neredesin?"

"Ailemi ziyarete geldim. Üç gün orada olmayacağım. İyi misin, sesin biraz kötü mü?"

"Evet, evet. Sorun değil. Sonra görüşürüz."

Kiyoomi cevap veremeden telefonu kapatır. Daha fazla yalnız kalırsa çıldıracak, bu yüzden arabanın anahtarlarını alıp evden çıkar.

"Sen benim son çaremsin."

mine | sakuatsu | türkçe Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin