Otuz Üç

185 18 11
                                    

Şarkılara bağıra bağıra eşlik ederlerken Kiyoomi bilmediği yollarda sürmeye devam eder. Etrafta çok fazla araba yoktur, ara sıra bir iki tane geçenler dışında. Atsumu arabanın üstünü açtırmış, ayağa kalkmış ve kollarını açarak temiz havayı içine çekerken, Kiyoomi ara sıra gözlerini yoldan çekip aşık olduğu gülüşü izler.

Sözleri birbirlerine bakarak, serenat yapar gibi söylerler ara sıra. İkisinin de yanakları al al, tatlı ve heyecan verici bir utançla yolun onları götürdüğü yere doğru ilerlerler.

"Omi. Yoruldun mu? Kullanmaya devam edeyim dinlen istersen."

"İyiyim ben bebeğim."

"Nereye gidiyoruz?"

"Hiç bir fikrim yok."

"Harika!"

Atsumu yerine oturur ve gülüşürler. Yolun bir tarafında deniz görününce Atsumu oraya doğru bakar ve gözleri parlar.

"Deniz kenarında oturalım mı biraz?"

"Nasıl istersen."

Arabayı uygun bir yere çeker ve dışarı çıkarlar. Kiyoomi, Atsumu'nun elini kendininkine kenetlediktem sonra yürümeye başlarlar. Denizin önünde, kumsal değil beton bir alan, ayaklarını sarkıtarak otururlar. Atsumu gözleri parlayarak batmak üzere olan güneşin denizle birleşmesini izler. Kiyoomi ise günbatımının ışığında bir gerçekliğinden şüphe ettiği, melekleri kıskandıracak güzellikteki sevgilisinin bal gözlerinde kaybolmuştur çoktan.

"Manzara çok güzel değil mi Omi?"

"Çok."

Atsumu kafasını sağa çevirince göz göze gelirler ve yanakları pembelerle süslenir. Utanmış bir şekilde gülümser ve gözlerini kaçırır.

"Öpeyim mi?"

"Sorman hata."

Kiyoomi elini yanağına koyup birazcık yüzünü ve saçlarını okşar, yavaşça aralarındaki boşluğu kapatır. Turuncu ışıkların altında, tutku dolu bir tablo çizerler. Dudakları slow dans edercesine bir aşağı bir yukarı yer değiştirirken, dalgaların sesi ve denizin kokusu ortamı daha da büyülü yapar. O an. İşte o an zamanın durmasını dilerler aynı anda.

Nefeslerinin birbirine karıştığı şehvetli öpücük yavaş yavaş yerini minik sevgi dolu olanlara bırakır. Kiyoomi dudaklarıyla işini bitirdikten sonra çenesine, burnuna, yanaklarına, alnına ve son olarak, kişisel favorisi, gözlerinin altına öpücükler kondurur. Atsumu bu sevgi şöleni karşısında kıkırdar ve Kiyoomi'nin yanağına kocaman sulu öpücükler bırakır.

"Dans edelim mi Omi?"

"Hadi."

Araba arkalarında park halinde olduğundan radyodan açmaya karar verirler. Kiyoomi listelerinden slow bir müzik seçtikten sonra kapıyı açık bırakarak Atsumu'ya elini uzatır, dansa davet için.

İki elini tutup öptükten sonra boynuna yerleştirir, kendi ellerini de beline dolar ve göz temasını kesmeden sağa sola, yavaş yavaş salınırlar. Etrafta onlar dışında hiç kimse yoktur. Biraz ilerideki geldikleri anayol da bomboştur. Sanki dünyada sadece ikisi varmışçasına.

Alınlarını birleştirip gözlerini kapatarak devam ederler. Atsumu, bir eliyle Kiyoomi'nin ensesindeki lüleleri parmaklarına dolar ve bırakır. Diğer eli ise boynunun yanında yer edinmiş ve başparmağı nazik bir şekilde ileri geri hareket eder.

Kiyoomi yavaşça, Atsumu'yu kendine daha da çeker. Alınlarını ayırır ve kendininkini Atsumu'nun omzuna yerleştirir. Atsumu ise yanağını Kiyoomi'nin omzuna koyup boynuna doğru döner ve birbirlerinin kokularını, sarhoş edici kokularını, hayatta kalmak için oksijene değil de o kokuya ihtiyaçları varmışçasına içlerine çekerler.

"Çok aşığım." Kiyoomi mırıldanır.

"Ben daha çok aşığım."

Birbirleri etrafındaki kolları daha da sıkılaşır. Çok mümkünmüş gibi bedenlerini daha da yakınlaştırırlar. Hem sağ, hem sol taraflarında kalp atışı hissederler, o kadar güçlüdür ki sanki bedenlerinde iki kalp taşıyormuş gibi hissederler.

"Omi... şey.."

"Hmm?"

"Şey... Normalde kullanmayı pek sevmem ama ortalık batar şimdi, yanında şey var mı?"

"Ney?"

"Anla işte."

"Anlamadım bebeğim. Söylesene?"

"Ya prezervatif işte salak mısın sen neyini anlamadın?"

"Burda da mı Atsumu? Senin bu azgınlığınla nasıl başa çıkacağız?"

"VAR MI YOK MU?"

"Var..."

"Neyse bu laflarından sonra hayatta yapmam seninle bir şey. Olsa da farketmez."

Kiyoomi homurdanarak başını kaldırır ve yüzünü görmek için biraz uzaklaşır.

"Ne demek yapmam?"

"Anlama özürlü müsün?"

"Aşkım... yapma böyle. Şaka yapmıştım sadece."

"Bana azgın diyene bak ya. Kaç tane getirdin?"

"Bir kaç tane."

Atsumu'nun tek kaşını kaldırması üzerine Kiyoomi oflayarak cevap verir.

"Bütün kutuyu."

"BÜTÜN KUTUYU MU?"

"Ne kadar süre uzaklaşırız bilemedim ki. Ve ne kadar yaparız."

"Senin beynin sikinde mi acaba en fazla ne kadar yapabiliriz?"

"Bir günlüğüne burdaysak bütün gece?"

"Offffffff. Şanslısın ki ben de azgın bir insanım Omi." Gülüşürler.

"Arabaya girelim." Kiyoomi ciddileşmiştir. Atsumu'yu elinden tutarak arabanın arka koltuğuna sokar.

mine | sakuatsu | türkçe Where stories live. Discover now