Yirmi Bir

241 19 14
                                    

Partinin üzerinden bir hafta geçmişti. Twister'dan sonra pek bir şey olmadı. Atsumu uyuyakaldığı için Kiyoomi onu eve bıraktı ve gece orada sona erdi.

Atsumu'nun telefonu çalar ama numarayı tanımaz. Cevap verip vermemekte kararsız ama sonunda cevaplar.

"Merhaba?"

"Atsumu? Sen misin?"

"Kimsiniz?"

"Udai Tenma. Partiden. Beni hatırladın mı?"

"Ah evet hatırlıyorum. Ama numaramı nasıl buldun?"

"Ah. Saeko'ya sordum. Rahatsız ettiysem özür dilerim."

"Hm. Merak etme sorun yok. Sadece şaşırdım."

"Merak ediyordum, yarın boş musun? Seni dışarı çıkarabilir miyim?"

"Oh. Bu ani oldu."

"Umarım olumludur." Kıkırdadı.

"Hahah. Eh, boşum evet."

"Güzel. *** kafeyi biliyor musun?"

"Biliyorum."

"17:00. Olur mu? Gelip seni alabilirim aslında-"

"Hayır hayır. Kendim gelebilirim. Yine de teşekkürler."

"Tamam o zaman. Yarın görüşürüz."

"Görüşürüz."

Atsumu telefonu kapatır kapatmaz, Oikawa tarafından soru yağmuruna tutulur.

"Arayan kimdi?"

"Udai Tenma."

"Oha. Numaranı nerden bulmuş?"

"Saeko."

"Ne dedi? Buluşacak mısınız?"

"Evet."

"Emin misin? Hiç düşündün mü?"

"Lan yeter, bırak nefes alayım."

"Afedersin."

"Sadece kahve içeceğiz. Çok önemli değil. Belki benim için yaratılan odur, kim bilir. Tanıdık birinin olması güzel değil mi? Zararsız olacağına eminim."

"Fiziksel olarak evet. Ama duygusal? Nereden bilebilirsin?"

"Denemeden bilemeyeceğim."

"Bence acele etme. Etrafına iyi bak. Belki senin için mükemmel insan çok daha yakındadır."

"Bir şeyler biliyor gibisin."

"Hiç de bile." Kanepeden kalkar ve mutfağa gider.

"Tooru."

"Aç mısın? Açım. Ne zaman geleceklerini Iwa'ya sorayım. Ne yaptıklarını bilmiyorum."

"Tooru. Geçiştiriyorsun."

"Ben bir şey yapmıyorum."

"Orospu."

"Noodle?"

Oikawa suyu kaynatmaya başlar. Atsumu içini çeker ve oturur.

*

Iwaizumi, Oikawa'ya Sevgililer Günü hediyesi almak istedi, bu yüzden Kiyoomi ile dışardadır.

"Beni değil, Atsumu'yu aramalıydın."

"Haklısın. Hiçbir boka yaramadın, Kiyoomi."

"Ne yapabilirdim?"

"Tamam, bu süveteri beğendim. Mavi mi pembe mi?

"Biraz basit değil mi? İkiniz yıllardır çıkıyorsunuz. Yaratıcı düşünün. Bu birinci yıl dönümü hediyesi gibi."

"Öyle mi düşünüyorsun? O zaman başka bir şey düşünelim."

"Yine başa döndük, Iwa."

"Sikicem."

*

Ertesi gün, Iwaizumi ve Oikawa yemeğe çıkar. Oikawa çok heyecanlanır ve hediyesini hemen verir. Çektikleri tüm fotoğrafları ve birbirlerine gönderdikleri güzel mesajları bir araya getirip hatıralarla dolu bir albüme dönüştürmüştür. Iwaizumi şaşırır ve gözlerinden mutluluk gözyaşları akar. Utançtan başını kaldıramaz. Oikawa'nın önünde asla ağlamak istemez.

"Iwa. Çok tatlısın, seni çok seviyorum." Ayağa kalkar ve ona arkadan sarılır. Iwaizumi albümü masaya koyar. Oikawa'nın ellerini tutar ve öper.

"Beni ağlattığına inanamıyorum."

"Bunu herkese anlatacağım."

"Seni döveceğim."

"Beni seviyorsun."

"Belki."

"Belki de ne demek? Seni döverim."

"Geri zekalı." Ayağa kalkar ve onu tutkuyla öper.

"Benim hediyem seninki kadar mükemmel değil."

"Senden gelen her şey mükemmel."

Iwaizumi hediyeyi cebinden çıkarır.

"Evlilik için daha erken olduğunu biliyorum. Bu yüzden evlenme teklif etmiyorum. Ama bu söz yüzüğünü almama engel değil. Sonsuza kadar benimle kal Tooru. Çünkü sensiz bir hayatım yok."

Şimdi ağlama sırası Oikawa'da. Yüzünü elleriyle kapatıyor ve hıçkıra hıçkıra ağlıyor. "Sana inanamıyorum."

"Ne oldu aşkım?"

"Bir de hediyenin mükemmel olmadığını söylüyorsun. Aptal." Yavaşça yaklaşır ve kollarını boynuna sarar. Başını omzuna gömer ve ağlamaya devam eder.

"Şşş. Hadi. Bugün gülmeni istiyorum. Bu gece ağlayacağın tek yer yatak odası." Fısıldayarak sırtını sıvazlıyor.

"Iwa chan sen bir sapıksın."

*

Atsumu ve Tenma kafede oturmuş kahve içiyorlar. Kiyoomi, durumu Oikawa'dan öğrendiğinden beri kalbi kırık. Ne yapacağını düşünürken peşinden gitmeye karar verir.

Uzaktaki bir masada elinde menüyle oturmuş, onları izler ve duymaya çalışır.

"Bir gün sana yemek yapmayı çok isterim, eğer bu kadar seviyorsan benim elimden yemelisin."

"Gerçekten mi? Çok mutlu olurum."

"Gorçokton mo çok motlo olorom." Kiyoomi sessizce Atsumu'yu taklit eder. Çok gergin olur. İşlerin bu noktaya geleceğini düşünmemişti.

"Karar verdiniz mi efendim?" Garson gelir ve Kiyoomi'ye sorar.

"Acı kahve. Çok çok acı."

"Tamam. Menüyü alabilir miyim?"

"Alamazsın?"

"Efendim menülerimiz sınırlı ve bekleyenler var."

"Bu ne saçma bir kafe." Sesi istemsizce yükseldi, en azından Atsumu'nun duyabileceği kadar.

"Omi?"

Kiyoomi, garsonun ve menünün arkasına saklanır.

"Omi. Seni görebiliyorum. Neden saklanıyorsun? Burda ne yapıyorsun?"

"Ben saklanmıyorum. Biriyle buluşacaktım. Ama servis berbat. Gidiyorum."

"Omi bekle!"

mine | sakuatsu | türkçe Where stories live. Discover now