EGGS FLORENTİNE

246 68 100
                                    

YORUM LÜTFEN SAYILAR ÇOK DÜŞTÜ🥺

Yoruldum bir yandan reklam yapıp bir yandan da yazmaktan kaygılanmaktan çok yoruldum çabalarımın hiçbir önemi yok gibi hissediyorum. Beni üzen bir şeyde hiçbir reel arkadaşımın kitabımı okumaması kime söylesem tamam ama gerisi yok. Hangi okuyucumla arkadaş olsam yarıda bırakıyor kitabımı. Yanlız da hissetmeye başladım bu yüzden. Basit dikkat çekmeyen bir kurgu olduğu için belki de bu kadar kişi yarıda bıraktı. Arttık ne yapacağımı ben de şaşırdım. Hâlâ okuyup destek olan okuyucularıma çok teşekkür ederim.

Eve biraz daha adapte olmuştum bu birkaç haftada. Eski evim gibi hissettirmese de Özdirençlerin evine ait gibi hissetmeye başlamıştım. Mesela ikindine doğru evde yükselen seslerden ikizlerin geldiğini anlıyordum hiç bitmiyordu o afacanların enerjileri, evde koşuşturma olunca yemek saatinin yaklaştığı anlıyordum arttık.

Her dakika nenemin iyi misin kuzum demelerine ,Güneş yengem ile Sahra yengemin çekişmelerine ,Eda teyzemin çat kapı gelip halimi hatrımı sormasına, Songül teyzenin canımın bir şey çekip çekmediğini sormasasına, dayılarımın ve babası gibi olan Meriçin nutuklarını dinlemeye alışmıştım evdeki düzene ayak uydurmaya çabalıyordum işte. Nehirle de arada oturup kız kıza konuşuyorduk, Özdirençlerin erkeklerinden yakınıyorduk.

Ayağa arttık çok rahat kalkıyordum yürüyordum, koşmama çok az kalmıştı Serhat aşkımla uzun bir konuşma yaptık telefonda. Beni kontrole bekliyor gelecek hafta. Artık korkumda yok kontrollerden çünkü her şeyime çok dikkat eden ailem sayesinde hiçbir tedavi unsurunu kaçıramıyordum. Her sabah erkenden uyandırıp yürüyüş yapmam için baskı yapıyorlardı ilaç saatim yaklaştığında habire hatırlatıp, yediklerim de sürekli kontrol ediyorlardı kolaya cipse hasret kalmıştım.

Hayalle ise sadece telefonla iletişime geçebiliyordum. Onu 3 haftadır hiç göremedim çok özlemiştim Paralımı. Geceleri uzun uzun görüntülü konuşuyorduk ama yetmiyordu o bana gelemiyordu kapıdaki korumalar Kenan dayımın emri yüzünden izin vermiyorlardı girmesine. Ben onun yanına gitmek istediğimde de 'sen hastasın kendine dikkat etmelisin' deyip tüm ısrarlarımı ve yalvarmalarımı geri püskürtüyorlardı bıktım ben bu hasta işinden ama.

Aleyna ile Aşkım ziyaretime gelmişlerdi geçen pazar. Daha çok niyetleri beni ziyaret etmek değil de hayatı bana zindan etmekmiş gibi geldi bana ama sözde ziyaret işte def edemedim evden bu iki yabaniyi oda da tek kaldım bunlara karşı.

İlk olarak Aşkım nenemin bana getirdiği çorbayı üstüme döktü kazara(!) Yandım hem de ne yanmak göğsüm omuzlarım kıpkırmızı oldu. Aleyna da bana yanık kremi arıyor ayağına tüm odamı dağıtı yine sözde daha fazla çorba beni yakmasın diye beni boydan kıyafetlerimle sırılsıklam etti, su buz gibiydi hem yandım hem dondum bedenim şoka girecekti nerdeyse. Bir de dalga geçiyorlar 'Yankı maymuna benzedin.' diye. İkisini de öldürmemek için kendimi zor tuttum. Sonunda canımdan beni bezdirdikten sonra ikisi de defolup gittiler üşütüm üstüne akşamına onlar yüzünden. Odamı da Songül teyze zar zor o kadar işi arasında topladı.

Kimse o anlarda yanımda olmadığı için yardım da edemediler. Onlar gittikten sonra bana  yanık kremi ve ağrı kesici verdiler biraz olsun onlar etkisi olmuştu ağrısımın dinmesinde.

Konaklarını gezme fırsatım da olmuştu bu süre zarfında evin etrafında ve içinde renk renk çiçekler vardı bazıları çok ender türlerdi, başka ülkelerden getirildikleri anlaşıyordu. Nenemin ilgisi vardı çiçeklere özel olarak ilgileniyordu her bir bitkisiyle. Sabahları Zehra Teyze gibi nenem hep bahçesindeydi. Konağın içerisini de gezdim birçok odası vardı, boş olan odalar kilitliydi koridorlarda bazı eski döneme ait heykellerle karşılaştım Ender dayımın ilgisi vardı heykellere. Duvarlarda da resimler ve bazı tablolar vardı. Çoğunu Güneş yengem çizmiş.

Geçmişin Tatlı Yüzü  (TAMAMLANDI)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin