4/?

630 127 18
                                    

Louis, arayan kişiyi bekletmeme amacıyla daha fazla oyalanmadan yatağa oturdu ve telefonu açtı. Arkasına yaslanıp telefonu kulağına götürdü ve belkide aylar sonra ilk defa heyecanlandığını hissetti.

"Alo?" İnce sesinin dudakları arasından dökülmesine izin verdi ve derin bir nefes aldı.

"Nasılsın Lou?"

İşte yine oldu. Louis yine ağlamak istedi. O sesi duyduğu an vücudu tekrardan ağlama isteğiyle doldu. Belkide sadece benzetmişti.

"Affedersiniz. Kimsiniz acaba?"

"Kim olduğumu biliyorsun, böyle davranman komik."

"Harry? Bu bir şaka mı? Yoksa Tanrı'nın bana bir oyunu falan mı?"

"Ben buradayım. Yanındayım ve sen bana bunları soruyorsun...sadece biraz daha anlayışlı olsan?"

"Aman tanrım! Harry. Deliriyorum. Kendi kendime konuşuyorum. Lütfen git."

Louis bacaklarını kendine çekip kollarını etrafına doladı ve gözlerini sildikten sonra burnunu çekti. Elinde tuttuğu hayalet telefonla hayalet Harry ile konuşuyordu. Her şeyin farkındaydı ama beynine bir türlü hükmedemiyordu. Harry'nin geri dönmesini isterken bundan bahsetmemişti ki.

"Git, kafamdan git. Git, git..." Dakikalarca aynı şeyi tekrarlayıp durdu. Harry ise susuyordu. Louis bu sinir bozucu sessizlikten sıkılıp sonunda çenesini kapattı. "Gittin mi?"

"Sen istediğin için gelmedim. Sen istediğin için gitmeyeceğim."

Ve telefonu kapattı.

Red Phone || Larry StylinsonWhere stories live. Discover now