Teach Me To Fight.

17 3 19
                                    

Avucunu yukarı bakacak şekilde kaldırdığı elini önündeki askerlere tutmuş; işaret ve orta parmağı ile küçük bir daire çizmişti. Herkesin kendisine bakan gözleri üstündeyken, elini sertçe sola çekmişti. Askerlerin naçizane silüetleri, bir anda yollarından çekildiğinde arkadaki boya dumanı yavaş yavaş dağılmaya başlıyordu; gitmelilerdi, hızlıca.

Esmer kızın kolunu hızlıca tutup, siyahi çoçuğa da işaret yaptığında üçlü yeniden koşmaya başladı, caddenin sağ tarafından yollarını bulmaya çalıştı. Fakat buraların yabancısı olduğunun bilincinde Theo'ya baktı, o ise daha da hızlanarak kentin sokaklarından birisine girdi. Kentin düzeni oldukça karmaşık fakat bir yandan da güzel bir hâldeydi; caddeler oldukça geniş, büyükçe ağaçlar ve dükkân, kafeler, kütüphaneler ve parklardaki insanların sesleri ile doluydu çoğu zaman.

Sokaklar geçtikçe, askerlerin izleri tükenmeye başladı, bu rahatlamak yerine daha çok gerilmelerine sebep oldu bir anda. Bütün sesler kesilmeye başlamıştı zîrâ. İçlerindeki adrealin gittikçe sakinliğe ve tedbirliliğe kalırken düşüncelerinde, Afrika örgüleri sallanan genç, gözlerini arkasındakilere değdirdi; onları hızlı bir el hareketi ile bilmedikleri ara sokaklardan birine yöneltti. Girdikleri yollar, darlaşmaya başlarken Zack ikisine seslendi.

"2 sokak sonrasındaki mavi dükkâna giriyoruz."

Ne Ciga, Ne Theo bunu sorgulamadı ve gördükleri tuğlaları maviye boyanmış, oldukça yeni olan dükkânın arka kapısından giriş yaptılar küçük bir koridora. Kapı kapatıldı ve herkes kaybettiği nefesleri geri aldı bir süre.

"Ee? Şimdi?"

Theo sorduğu soru ile Zack'in değişik bir yüz ifadesi takınarak kendisine dönmesine neden oldu. Siyah gözleri zaten büyükken, biraz daha açtığında oldukça tuhaf duruyordu; tamam şu an asıl konuları bu olmamalıydı fakat Ciga'nın düşünceleriydi bunlar yine de.

"Yaniiii-"

"Hiçbir şey düşünmüyordun değil mi..?"

"Burası arkadaşımın fakat bilirsin..."

Cümlenin sonunu anladığını belli edercesine, elini kaldırıp "tamam tamam" gibisinden salladı kız.

"Anladım."

Zack, arkadaşı ile konuşmak adına koridorun sonundaki kapıya yürüdü. Theo ise, bir açıklama yapmaya ihtiyaç duyarak Ciga'nın yanına geldi ve onun gibi duvara yaslandı.

"Şey, Zack ile biz yasalara aykırı işler yaptığımızdan genelde etrafımızdakileri buna dahil etmemeye çalışıyoruz efendim. O yüzden, böyle şeyler çok spontane oluyor."

"Anlıyorum."

"Pekâlâ, yorgun musunuz?"

Ciga gülerek, az önce açtığı kumral saçlarını karıştırdı ve başını salladı.

"Ah hayır hayır, ben yorulmam. Siz?"

Theo ise küçük bir gülümseme sundu kendisine ve başını iki yana salladı. Sonra ikisine karşılarındaki duvara döndü. Biraz suskunluk çöktü ikisine de; nedeni bilinmeden.

"Melek?"

Artık kendisine "melek" denmesini sorun etmiyordu kız; hatta biraz gururunu bile okşamıştı düşününce.

"Ciga?"

"Zack'in bir sürü arkadaşı var, peki sizin?"

Kahve saçlarını omzunun arkasına attı ve kafasını duvara yaslayarak kendisine bakan açık kahve gözlere, sakin ve hoş çehreye döndü.

"İnsanlar ile konuşmayı çok sevmem. Sizin yakınlarınız yok mu?"

"Ben hiçlikten gelmeyim efendim, hiçim."

God Complex is a Bitch.Where stories live. Discover now