0.1

40.6K 1.9K 932
                                    

Bilgilendirme: Başrol kızın adını değiştirdim. Derin'di ama Mirza yaptım, bu isim daha çok yakıştı :)

This Love - Taylor Swift

1.BÖLÜM.

Eyes Closed

Hafta sonlarını çok severdim çünkü okuma kitaplarımı alıp iki saatlik de olsa evden kaçardım. Evimizin biraz uzağında olan ormanlık alanda her zaman kitap okurdum hatta çizim çantamı da götürüp resim çizerdim.

Bugün rahat olmak amaçlı günlük elbiselerimden birini değil de siyah bir pantolon soluk renkli bir crop giyip üzerime çizgili bir hırka almıştım. Merdivenlerden hızlıca inip aşağıyı inceledim, babam şirkete gitmiş olsa da annem evde olmalıydı çünkü bugünkü ameliyatı pazartesine alınmıştı yanı bugün boştu.

"Hi, baby." Anneme doğru dönüp gülümsedim. Annem ara sıra evin içinde benimle İngilizce konuşurdu aynı şekilde babam da hatta bana yurt dışından özel bir hoca tutmuştu. İngilizcem ilerlesin diye her hafta onunla online ders yapardık. "Are you going somewhere?" *Bir yere mi gidiyorsun?*

*birçok kişi bu durumla dalga geçmiş ama Mirza'nın annesi Amerikan. Doğuma büyüme Amerikalı bu yüzden evin içinde ingilizce konuşup çocuğunun da bilmesini istiyor. Sizin Almanya'da yaşayan akrabalarınız yok mu? Onların da evde sık sık Türkçe konuşması gibi düşünün. Çocuklar iki dili de unutmasın diye yapılan bir şey. Herkes dalga geçmiş ama bu durum gayet normal bir şey.*

"Yeah." Elimde ki kitapları ona doğru tutunca annem elinde ki dergiyi koltuğa bırakıp öne doğru ilerledi. "Where are you going?" *Nereye gidiyorsun?*

"Into the wooded area standing next to the house." *Evin yanında duran ormanlık alana." Umarım doğru çevirmişimdir yoksa birkaç hatadır online derslere girmediğimi anlarlardı. Bazı zamanlar çok sıkıldığım için hocaya sürekli mail atıyordum, bugün hastayım, bugün denemem var diyerek yalanlar söylüyordum.

"I will some read books." *Biraz kitap okuyacağım.*

"No, you said wrong. Okay? You said, I will read some books." *Hayır, yanlış söyledin, Biraz kitap okuyacağım diyeceksin.*

"Omg, i am so so sorry, mom." Hala gramer olarak çok eksiktim ama bu kimin umurundaydı ki? İngilizce'yi istediğim zaman öğrenmek istiyordum, tamam ailemin bana bu imkanı sunması çok güzel bir şeydi ama her şey üst üste gelince ister istemez soğuyordum. Bütün derslerden özel ders almam yokmuş gibi bir de İngilizce'den özel ders alıyordum.

"Okay, go read some books. I love you." *Tamam, gidip biraz kitap okuyabilirsin.*

"I love u too." Elimde ki kitapları tutup evin kapısına doğru ilerlerken mutfaktan babam çıktı. Elinde ki kahveyi tutup bana bakıyordu. "Bir yere mi gidiyorsun?"

"Kitap okumaya..." Babam elimdeki kitaplara ve sırtımda ki çizim çantama bir bakış atıp gülümsedi. "Bugün matematik dersin var, geç kalma." Unutur muyum hiç? Bütün hafta sonlarım özel derslerimle doluydu. "Tamam, görüşürüz." Kapıyı açıp dışarıya çıktıktan sonra kulaklığımı takıp ilerlemeye başladım.

Kulaklığımdan Halsey- Eyes Closed sızıyordu.

Ormanlık alan bizim eve çok uzak olmadığı için kısa sürede ağaçların birinin dibine oturup çizim çantamı çıkardım. Geçen sefer burada bir tavşan vardı, usulca karşı ağacımın dibinde uyuyordu. Ben geçen hafta onu çizmeye başlamıştım ama babam eve gelmem için beni arayınca çizimim yarıda kalmıştı. Kötü haber ise o tavşan şu an burada değildi, çizimimi tamamlayamayacaktım.

Solitude | TextingHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin