Ansızın Gelen Sen / 8. Bölüm

32.1K 1.3K 144
                                    

●• 8. BÖLÜM •●

"Bugün doğum günüm güya. Ama şu yaptığına bak. Bu özel günde bile kızabiliyorsun ya bana, pes."

"Duygu sömürüsü yapma kızım. Kızasım geliyorsa kızarım. Özel gün falan umurumda olmaz."

"Allah Allah! Bak sen şuna!" dedim kızgınca. Ama ifadesindeki yumuşamayı gördüğümde dayanamayıp güldüm. O da beni sıkıca sarmaladığında, gözlerimi huzurla yumuverdim. Hep böyle olmuyor muydu zaten? O bana ceviz kabuğunu bile doldurmayan bir şeyden kızıyor, bense onu süründürmem gerekirken, affetmeye balıklama dalıyordum.

"İyi ki doğmuşsun be kızım. İyi ki kardeşimsin. İyi ki hayatımdasın."

Duyduklarıma karşılık neşeyle gülümseyiverdim. "Sen de iyi ki benim hayatımdasın. İyi ki süt abimsin."

Homurtuya benzer bir ses çıkardı. "Süt abi nedir ya? Direkt abi desen ölürsün, değil mi?"

Kıkırdayıp, tekrar omzuna gömüldüm. Bir an sonra arkamızdan gelen gür sesle irkildim. O hayranı olduğum, her anımda duymak istediğim sesle mi demeliydim?

"Sevgilim!"

Dudaklarım sevinçle kıvrılırken yerimde kıpırdandım. Selim'i görebilmek adına Erdem'in kollarından sıyrılmaya çalıştım ancak tabii ki müsaade etmedi beyefendi hazretleri. Kendileri pek bir kıskançtı. Burnumdan soluyarak arkama yaslanırken, Erdem'in de burnundan solurcasına "Göstereceğim ben sana şimdi sevgiliyi..." mırıltısını işitmiştim.

Selim karşımızda belirdiğinde, yanımda Erdem'i gördüğünden gözleri hafifçe büyümüştü. Bu şaşkın haline kahkahalarla gülmek istesem de kendimi tutmasını bilerek küçük bir tebessümle yetindim.

"Sen de mi buradaydın Erdem?" Benim tatlı sevgilim, bu soruyu dillendirirken hafifçe yutkunmuştu. Korkmuş muydu ne?

Erdem'se yavaş hareketlerle doğrulurken ama beni saran kollarını gevşetmezken, "Buradayım gördüğün gibi," demiş ve çatık kaşlarıyla bakmıştı. "Beğenemedin mi Selim Efendi?"

"Olur mu öyle şey?"

İkisini de hayran gözlerim eşliğinde seyre dalmışken, Selim diğer yanıma oturdu. Erdem'e çaktırmaksızın sevgiyle gülümsedim. Erdem de bu esnada biriyle telefon görüşmesi yapmış ve görüşmesi biter bitirmez apar topar ayaklanmıştı. Bahse vardım ki, doğum günümle alakalı bir görüşmeydi. Her yıl olduğu gibi, sürpriz doğum günü partisi hazırlıyordu.

"Eve uğramam gerek." dediğinde fark ettirmeden gülümsedim. Gitmeden önce Selim'e dönüp, tehditlerini savurmayı ihmal etmedi. "Hemen dönerim. Ben gelene kadar uslu uslu oturun, kırdırtmayın kafanızı!"

Cümlenin öznesi çoğul olsa da muhatabı Selim'di. Erdem gözden kaybolunca, Selim derin bir nefes verip arkasına yaslandı. "Bir gün ölürsem, bil ki katilim Erdem olacak."

"Saçma sapan konuşma. Hem Erdem seviyor seni, Selim. Hem de canı gibi, kardeşiymişsin gibi seviyor. Sadece bana karşı fazla korumacı, o kadar."

"Biliyorum güzelim, biliyorum." derken gözlerimiz buluştu. Bakışları yumuşarken, eşsiz gülümseyişiyle baktı. Bunun üzerine kalp atışlarım, dörtnala koşan at misali hız kazandı. "Selim?"

"Efendim?" derken muzipçe sırıtmış ve bir kolunu omzuma atıp kendine çekmişti beni. Selim'le en yakın olabildiğimiz pozisyon bundan ibaretti. İyi ki de öyleydi.

ANSIZIN Serisi (KİTAP)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin