Evet, diken üzerinde oturuyor gibiyim ama bu çok normal değil mi? Hani az önce boynuma bıçak dayamıştın ya?! Tabi bunları yüzüne söyleyemezdim.

Derin bir nefes almış ve sesimin titrememesine dikkat ederek ona cevap vermiştim.

"Gizlice girdiğim için tekrar tekrar özür diliyorum. Amacım eve gizlice girmek değildi, kapı açık olduğu için girmiştim. Sizden Sadece yardım istiyorum."

Jungkook, yüzünde hiç bir mimik oynamadan konuşmamı dinlemiş en sonunda da yine sinir bozucu bir şekilde sırıtmıştı. Komik bir şey olmamasına rağmen bu adam niye sürekli gülüyordu? Ayrıca gülüşü de çok sinir bozucuydu!

"Her açık bulduğun kapıdan girer misin sen? Bir prense yakıştıramadım."

Benimle alay eder gibi konuşması - ki benimle zaten alay ediyor- cidden sinir bozucuydu. Daha kaç defa belirtmem gerekiyordu, kötü bir amacım olmadığını. Bozulan sinirlerim ile kaşlarımda istemsizce çatılmıştı. Onunla daha fazla muhattap olmak istemiyordum çünkü hiç ciddiye almadığı gibi çok ukala biriydi. Ama hala onun evinde olduğum ve ondan yardım istediğim gerçeği de maalesef değişmemişti.

Sertçe arkama yaslandığımda kafamı da başka bir tarafa çevirmiştim. O sırada yerde sütünü içip olduğu yere kıvrılan ufaklığı görmem ile kaşlarım kendiliğinden düzelmiş ve istemsizce tebessüm etmiştim. Bu ufaklık bana cidden iyi geliyordu.

"Buradan kalkıpta seni saraya bırakamam çocuk bakıcılığı yapmıyorum. Gece burada kalırsan kal sabah hava aydınlanınca gidersin."

Jungkook'un sert sesi ile istemeden de olsa kafamı ona doğru çevirmiştim. çocuk mu? Omega olduğum için çok yapılı bir vücudum yoktu ama bu çocuk olduğumu göstermiyor ki? Aramızda en fazla ne kadar yaş farkı olabilirdi ki? En fazla beştir. Delta diye beni bu şekilde ezemez, kendini ne sanıyor bu adam? Hah! Çocukmuş. Ukala!

"Çocuk değilim! Benimle düzgün bir üslupla konuş. Ayrıca bu gece saraya dönmezsem babam beni aratır."

Oturduğu yerde dikleşmiş ve dirseklerini dizlerine yaslamış, bedeninide hafifçe eğmişti. Saygısız ve ukala biri olabilirdi ama cidden yakışıklı bir yüzü vardı.

"Bu beni ilgilendirmiyor? Hem iyi işte ararsa bulur sende kral olan babanla saraya gidersin. Evime aldım işte seni daha ne istiyorsun?"

Tamam, bu konuda haklıydı sonuçta beni saraya bırakmak zorunda değildi, yardım etmek zorunda da değildi. Bu konuda onu suçlama gibi bir hakka sahip değildim ki benim burada kalabileceğimi bile söylemişti. Gerçi tanımadığım bir delta ile bir gece geçirmek beni ürkütse de karanlık bir orman daha korkunç geliyordu. Hem bana neden zarar versin ki? Bir şey yapacak olsa şimdiye kadar yapardı.

"Pekala, haklısın. Geceyi burada geçirmeme izin verdiğin için teşekkür ederim."

Hiç bir şey söylememiş ve bakışlarını benden çekerek yerde öylece yatan kediye çevirmişti. Koltuktan kalkmadan hafifçe yana eğilerek tek eliyle kediyi yavaşça kaldırmış ve kucağına koyarak tekrar arkasına yaslanmıştı. Bu sırada ben çıtımı bile çıkarmadan sadece bakışlarım ile haraketlerini takip etmiştim. Konuşacak hiç bir şeyimiz olmadığı için sadece öyle oturmak zorundaydım ve bu çok sıkıcıydı.

Kediyi ellerinin arasına almış ve tek parmağının arkası ile kafasını okşamaya başlamıştı. Tabi bunları yaparken yüzünden bir saniye bile ayrılmayan bir gülümsemesi vardı. Gülümsemesinin güzel olduğunu şu dakikalarda anlamıştım çünkü bana gıcık bir şekilde gülümsüyordu.

Aslında kötü biri olmayabilirdi. Sadece bizim tanışmamız biraz kötü olmuştu yoksa kendisini tanımıyordum, Sadece ismini öğrenmiştim. Hem belki bana olan tavrı evine bu şekilde girmem olabilirdi?

A lost omega ~ 𝑇𝐾Where stories live. Discover now