✵45✵

912 89 58
                                    

Haneul geri çekilip Jungkook'a baktığında "Aferin" demişti Jungkook Haneul'a hafifçe sarılıp. Ardından da "Tamam, geri dönebilirsin" demişti.

Kaşlarını çatan Haneul "Ne?" dediğinde "Burası tehlikeli sen de biliyorsun. Sadece yardım için çağırmıştım ve geldin, hallettin. Teşekkürler." diyerek karşılık vermişti ona. Ama bu Haneul'ın geri dönmesi için hiç ikna edici olmamıştı.

"Hayır."

Jungkook maskeden belli olmasa da çattığı kaşlarıyla geri çekilip Haneul'ın yüzüne bakmış ve "Ne demek hayır?" diye sormuştu ona. Haneul da "Gitmiyorum işte. Sana yardıma geldim." demişti.

"Sadece adamla konuşacağım. Donanım olarak da eksiksin tecrübe olarak da. Adam saldırsa ne yapacaksın? Arkama mı saklanacaksın?"

Haneul elini Jungkook'un beline atıp silahı çektiğinde "Haneul!" demişti Jungkook sinirli bir ses tonuyla bağırmadan. Haneul ise silahı kemerine sıkıştırmış ve "Hazırım" demişti.

"Silahla oyun olmaz. Bir iki kere atış yaptın diye sana silah teslim etmem." diyen Jungkook elini Haneul'a doğru uzattığında silahı eline koymasını beklemişti ama Haneul Jungkook'un eline vurup "Çak bakalım" demişti sırıtarak.

"Kızım kafan mı güzel? Gelmeden içtin mi? Ciddi bir konu bu, ne oldu sana böyle?"

Haneul derin bir "Of" çekip "Kabullendim. Seni de yalnız bırakmak istemiyorum tamam mı? İçeride yardımım dokunacağına eminim" diyerek Jungkook'a bakmaya devam etmişti.

Birkaç adımla Haneul'a yaklaşan Jungkook maskelerinin birbirlerine değmesini sağlamıştı. Etraf karanlık olmasına rağmen söktükleri pencereden giren ay ışığı etrafı görmeleri için yeterliydi.

Gözlerini Haneul'ın gözlerine sabitlemişti Jungkook. Maskenin göz kısımlarında ince siyah bir tül vardı ve o kadar yakınlardı ki birbirlerinin gözlerini görebiliyorlardı.

Çatık kaşlı Jungkook ona bakarken Haneul'ın korkmuş olduğu belliydi. Korktuğu şey Jungkook değildi tabii ki. İçeride ne olacak bilmiyordu ve onu korkutan da buydu. Gözlerinden belli oluyordu.

"Benim için kendini tehlikeye atmanı istemiyorum. Yapacağım şey çok basit tamam mı. Adamla konuşacağım ve geri geleceğim."

Jungkook Haneul'ın gözlerine bakmaya devam ederken. Geri doğru bir adım atıp gözlerini ondan ayırmıştı Haneul. Ardından da "Gidelim" diyip terk edilmiş fanrikanın merdivenlerine doğru yönelmiş ve yavaş adımlarla ses çıkartmadan inmeye başlamıştı.

Sol tarafındaki silahı hızlıca alıp sağ tarafına geçirmişti Jungkook. Çünkü Haneul sağdaki silahı almıştı.

Jungkook aynı şekilde Haneul'ın peşinden gidince onun omzundan tutmuş ve fısıldayarak "Arkamda kal" demişti. Ardından da Haneul'ın önüne geçip yavaşça merdivenlerden inmeye başlamıştı.

...

"Doğru mu bu dediklerim?" demişti Jungkook sandalyeye bağlı adama bakıp. Adam ise "Sana hesap verecek değilim sokuk tavşan." diyerek ona karşılık vermişti.

Adam her Jungkook'a hakaret ettiğinde Haneul sinirleniyor ve eli birkaç saniyeliğine de olsa beline doğru gidiyordu.

"Anlaşılan kaslarını geliştirirken beynini unutmuşsun."

Adam kıkırdadığında "Sana yardım etmeye çalışıyorum" demişti Jungkook.

"Sesinden daha çocuk olduğun belli oluyor. Sen mi bana yardım edeceksin?" diyen adam kafasını kaldırıp küstahça Jungkook'a baktığında belindeki silahı çıkartıp onun kafasına doğrultmuştu Jungkook. Ardından da "Bu çocuk dediğin kişi kapıdaki alarmı çalıştırmadan içeri girdi, uykudaki seni bayılttı ve sandalyeye bağlayıp kafana silah dayadı. Buna ne diyeceksin?" diyip maskenin altından gülümsemişti.

Bunny ✵ JJK ✓Where stories live. Discover now